Dünya menfaati için ibâdet etmek

A -
A +

İslâmiyet, semâvî bir dindir. Her semâvî dinde olduğu gibi, İslâm bilgileri de; din bilgileri ve fen bilgileri diye ikiye ayrılmıştır. İslâm âlimi olabilmek için, zamânının fen bilgilerini de, gücü yettiği kadar öğrenmek lâzımdır. Fen bilgileri, zamânla değişir, ilerler. Din bilgileri, hiç değişmez. Bu bilgiler, inanılacak şeyler, emirler ve yasaklardır. Bunlar, Allahü teâlâ tarafından bildirilmiştir. Bu emirlerin ve yasakların hepsine, Dîn-i İslâm denir. İslâmiyete uymaya, ibâdet etmek denir. Müslümânlar, Allahü teâlâ emrettiği, vazîfeleri olduğu için ibâdet eder. İslâmiyetin emirlerinde ve yasaklarında, kulların dünyâları ve âhiretleri için nice faydalar bulunmakla berâber, ibâdet ederken, Allahü teâlânın emri ve kulluk vazîfesi olduğunu niyet etmek, düşünmek lâzımdır. Böyle düşünmeden yapılan iş, ibâdet olmaz. NİYET ÖNEMLİDİR!.. Meselâ bir kimse namâzını, Allahü teâlânın emrini yerine getirmeyi ve kulluk vazîfesini yapmayı niyet etmeyip, namâzın bir spor olduğunu düşünerek kılarsa, namâzı sahîh olmaz, ibâdet yapmış olmaz. Oruç tutanın da, yalnız mideyi dinlendirmeyi, perhîz yapmayı düşünmesi, orucun sahîh ve makbûl olmamasına sebep olur. Harbe giden bir Müslümân da, şân, şeref, mal ve rütbe için dövüşürse, ibâdet yapmış olmaz ve ölürse şehîd olmaz. Bedenine zarar verdiği için alkollü içkileri bırakan kimse, sarhoşluk günâhından kurtulamaz. İslâmiyette ibâdet yapmak için, niyetin büyük önemi vardır. Yapılan her işin İslâmiyete uygun olup olmadığı, niyet ile anlaşılır. Allahü teâlâ, Cehennemden kurtulmayı ve Cennete girmeyi vazîfe olarak bildirmeseydi, yalnız Cenneti ve Cehennemi düşünerek yapılan ibâdetler de makbûl olmazdı. İbâdetleri âdetten ayırmak için, dünyâ menfaatlerini düşünmemek şart olmuştur. Allah için ve âhiret menfâti için yapılanlar, ibâdet olmuştur. Şûrâ sûresinin 20. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Âhireti kazanmak için çalışanların kazançlarını arttırırız. Dünyâ menfaati için çalışanlara da, ondan veririz. Fakat, âhirette bunların eline bir şey geçmeyecektir) buyurulmuştur. İslâmiyetin emrettiği bir şey, dünyâ menfaati için yapılınca sahîh ve makbûl olmuyor, dünyâ işi sayılıyor. Herhangi bir dünyâ işi de, âhiret menfaati için yapılınca, ibâdet hâlini alıyor. Düşüncesini temizleyen, niyetini düzelten bir kimse, yemekte, içmekte ve her türlü dünyâ işlerinde âhiret faydasını gözeterek, sevâb kazanmak fırsatını elden kaçırmaz. Hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlâ, âhiret için yapılan iyiliklere dünyâda da mükâfât verir. Fakat, yalnız dünyâ için yapılan işlere âhirette hiç mükâfât vermez) buyurulmuştur. İnsanlar bütün işlerinde, ibâdetlerinde, dünyâ menfaati, maddî kazanç aramaya alıştırılırsa, egoistlik hâsıl olur. Hâlbuki İslâmiyet, nefislerin böyle kötü isteklerini yatıştırmayı, fedâkârlık etmeyi, menfaati hakîr görmeyi, ahlâkın ve rûhun temizlenmesini, yükselmesini istemektedir. İNANMAMAK HASTALIĞI!.. Yapılan ibâdetlerin âhiretteki faydalarıyla birlikte dünyâdaki faydalarını, sosyal iyiliklerini de düşünmek yasak değildir. Hattâ, bu faydaları, zamânın yeni bilgileri ile açıklayarak anlatmak, din adamlarının vazîfesidir. Müslümânların bunları bilmesi faydalı olur. Ancak, Müslümânların yalnız bilmekte kalması lâzım olup, ibâdetleri dünyâ faydaları üzerine binâ etmek derecesine gelmemelidir. Böyle olursa, ibâdetler bozulur. İslâmiyetin istediği vazîfelerde dünyâ için ne kadar fayda bulunursa bulunsun, bunları yalnız Allahü teâlânın emri olduğu ve âhirette, azâbdan kurtulmak için yapmak lâzımdır. Böyle niyet olunca, dünyâ faydalarının ayrıca düşünülmesi, zarar vermez. Netice olarak ibâdetlerde, Allahü teâlânın rızâsını, âhiret faydalarını bırakarak, yalnız sosyal iyilikler aramak ve bu araştırmayı esâs tutmak, dîne inanmamak hastalığının alâmetlerindendir. İbâdetler, sosyal faydalar üzerine kurulursa, bu hükümlerin, ibâdetlerin zamânla değişmesine, bozulmasına yol açar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.