Yarın bayram...

A -
A +

Bayram, affa uğramaktır. Bayram, günahlardan kurtulma günüdür. Mü'minin bayramı, günahlarının affedildiği gündür. İmânla öldüğü gün bayramdır. Cennette Allahü teâlânın rûyetine kavuştuğu ve Peygamber efendimizi gördüğü gün, mü'minin bayramıdır. Hakiki bayram, Rabbimizin Huzuruna, yüz akıyla çıkabilmektir. Bir bayram günü, insanların neşeyle eğlendiklerini gören hazret-i Ali; "Günah işlemediğimiz gün de, bizim bayramımızdır." buyurmuşlardır. Sırrî-yi Sekâtî hazretleri anlatır: "Bir bayram günü hazreti Ma'rûf'u hurma toplarken gördüm ve; -Bunları ne yapacaksın? diye sordum. -Şu çocuğu ağlarken gördüm ve niçin ağladığını sordum. Bana yetim olup anne ve babasının olmadığını, arkadaşlarının yeni elbiseleri ve oyuncakları olup kendisinin olmadığını söyledi. Şimdi bunları toplayıp satacağım, ağlamayıp oynaması için ona oyuncak satın alacağım dedi. Bunun üzerine; -Bu işi bana bırak deyip çocuğu alıp götürdüm. Yeni güzel elbiseler ve oynaması için bir oyuncak aldım. Çocuk o zaman memnun oldu. Bundan sonra kalbime bir nur geldi, kalbim parladı ve hâlim bambaşka oldu." İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin talebelerinden biri anlatır: "Bir bayram günü İmâm-ı Şâfiî hazretleri ile berâber mescidden çıktık. Bir mesele hakkında sohbet ediyorlardı. Evlerinin kapısına gelince, bir hizmetçi kendisine bir kese altın getirip, efendisinin selâmı olduğunu ve bunu kabûl buyurmasını ricâ etti. İmâm-ı Şâfiî hazretleri keseyi kabûl etti. Biraz sonra biri gelip, -Bir çocuğumuz oldu. Yanımda hiç param yok. Sizden Allah rızâsı için biraz para istiyorum dedi. İmâm-ı Şafiî hazretleri keseyi hiç açmadan, olduğu gibi o şahsa verdi. Halbuki biliyordum ki, kendisinin de hiç parası yoktu." Şumeyt bin Aclân hazretleri bir bayram günü eğlenen kalabalığa bakarak; "Eskimeye mahkûm bir elbise ve bir müddet sonra böceklerin yiyeceği et olan şu insanları görüyor musun?" buyurarak kabre girecek bir insanın gaflet içinde eğlenip oynamasına olan hayretini bildirmiştir. NEFSİ KENDİSİNE... Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin on sene canı mahallî bir yemek istedi. Yememesine rağmen bir bayram gecesi nefsi kendisine; "Ne olur, bayram günü olsun bana bu yemeği versen." deyince, Zünnûn-ı Mısrî hazretleri; "Ey Nefsim! Şâyet bu gece bana yardım edip de, iki rekat namazda Kur'ân-ı kerîmi hatim edersen, sana bu yemeği veririm." dedi. Ertesi gün bayram namazından sonra nefsinin arzu ettiği yemeği getirdiler. Bir lokma almasına rağmen tekrar geri koydu ve namaza durdu. -Niçin böyle yaptın? deyince; -Tam yiyeceğim sırada nefsim bana en sonunda maksadıma ulaştım, dedi. Ben de, hayır ulaşmadın, diyerek lokmayı geri koydum cevâbını vermiştir. Behlül-i Dânâ hazretleri şu beytleri sık sık okurlarmış: "Bayram, yeni elbiseler giyenler için değildir. Ancak ilâhî azâptan emin olanlar içindir. Bayram bineklere binenler için de değildir. Ancak hatâ ve isyânı bırakanlar içindir." Ana-baba hayatta ise, rızasını almak için uğraşmalıdır. Zira ana-babasını râzı eden kimse için, Cennette iki kapı açılır. Bir kimsenin ana-babası zâlim olsalar dahi onlara karşı gelmek, onlarla sert konuşmak câiz değildir. Çeşitli vesilelerle, onların elleri öpülmeli, duâları alınmalı, haklarını helâl ettirmelidir. Ana-babanın duâlarını almak için vesilelerden biri de bayramlardır. Bayramlarda, ana-babaya çeşitli hediyeler alıp, bayramları tebrik edilerek, hakları helâl ettirilmeli ve duâlarını almalıdır! Arada kırgınlıklar varsa bu vesile ile giderilmelidir. Allahü teâlâ Mûsâ aleyhisselama buyurdu ki: (Yâ Mûsâ, günahlar içinde bir günah vardır ki benim indimde çok ağır ve büyüktür. O da, ana-baba evlâdını çağırdığı zaman emrini dinlememesidir.) Netice olarak Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın ümmetine, nice mübarek günler, geceler ihsân etmiştir. Ramazan ve Kurban bayramları da bu ihsânın içindedir. Bunları fırsat, ganimet bilerek, Rabbimizin rızasına kavuşmayı talep etmeliyiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.