Bütün ameller, niyete bağlıdır

A -
A +

İnsan, bir işe başlarken, niyetine dikkat etmelidir. Niyeti iyi ise, o işi yapmalıdır. Niyeti, yalnız Allahü teâlâ için olmazsa, yapmamalıdır. Allahü teâlâ, insanın yeni, temiz elbisesine, hayrât ve hasenâtına, malına, rütbesine bakarak sevâb ve ikrâm vermez. Bunları ne düşünce ile, ne niyet ile yaptığına bakarak, sevâb veyâ azâb verir. İnsanlar, birbirlerinin yüzüne, Allahü teâlâ ise, kalbe ve niyete bakar. İnsanlar, birbirlerinin ne yaptıklarına, Allahü teâlâ ise, neden yaptıklarına bakar. Bir işi ne için yaptığımızı en iyi bilen, Allahü teâlâdır. Hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlâ, sizin sûretlerinize, mallarınıza, bakmaz. Kalblerinize ve amellerinize bakar) buyuruldu. Günâhlar, niyetsiz veyâ iyi niyet ederek işlenirse, günâh olmaktan çıkmaz. TAATLAR VE MUBAHLAR... (Ameller, niyete göre iyi veyâ kötü olur) hadîs-i şerîfi, tâatlara ve mubâhlara niyete göre sevâb verileceğini bildirmektedir. Bir kimse, birinin gönlünü almak için başkasını incitse veyâ başkasının malı ile sadaka verse, yâhut harâm para ile mekteb, câmi yaptırsa, bunlara sevâb verilmez. Bunlara sevâb beklemek, câhillik olur. Zulüm, günâh, iyi niyet ile işlenirse, yine günâh olur. Böyle işleri yapmamak sevaptır. Bilerek yaparsa, büyük günâh olur. Günâh olduğunu bilmeyerek yaparsa, Müslümânların çoğunun bildiği şeyleri onun bilmemesi, öğrenmemesi de günâh olur. Bazı bilinmeyen ve görülmeyen hizmetler ve ibâdetler vardır. Ama onun kazancını da kimse tahmin edemez. Bir gün Cebrâil aleyhisselâm Peygamber efendimize gelerek; -Ya Resûlallah, bu gece Ebû Bekr'in kazandığı sevap, kazandığı derece, kıyâmete kadar gelecek bütün insanların kazancından daha fazladır. Ebû Bekir böyle bir ibâdet yaptı, diye haber verdi. Ertesi gün Peygamber efendimiz, hazret-i Ebû Bekr'i yanına çağırdılar ve; -Ya Ebâ Bekir, sen dün gece nasıl bir ibâdet yaptın? diye suâl ettiler. Hazret-i Ebû Bekir; -Her zamanki gibi ya Resûlallah, namaz kıldım, Kur'ân-ı kerîm okudum, yattım diye cevap verdi. Peygamber efendimiz; -Başka ne yaptın? Sen dün gece öyle bir ibâdet yaptın ki, kıyâmete kadar gelecek Müslümanların sevapları toplamından daha fazla sevap kazandın. Anlat bakalım nasıl bir ibâdet yaptın buyurdular. Hazret-i Ebû Bekir; -Ya Resûlallah şu olabilir mi? Yatağa yattığım zaman kendi kendime, "Ya Rabbi, sen her şeyin sahibi, yaratanısın. Cenneti, Cehennemi yaratıp dolduracağını bildirdin, öyle takdir ettin. Cehennem insanlar ile dolacağına göre, benim vücudumu öyle büyüt ki, Cehennemi ben doldurayım, başka kimse girmesin" dedim. Hazret-i Ebû Bekir, kimseye söylemediği, kimsenin bilmediği bu niyeti sebebi ile kıyâmete kadar kimsenin erişemeyeceği kadar sevap kazanmıştır. Allahü teâlâ indinde kalbden yapılan ibâdet, zikir, niyet, dil ile yapılandan efdâldir. Hatta niyet, dil ile olup, kalb gâfil olursa, o niyet, niyet değildir. Dinimizin esası, kalbteki niyettir. Namaza dururken, bir yere giderken insan içinden sürekli konuşur. O konuştukları, Allahü teâlâ indinde bilinir, ona göre de ecir verilir. Günâh verilmesi için yapılması lâzım, fiile dönmesi lâzım. Ancak ecre sebep olacak işi, içinden geçirdiği anda sevap yazılır. İYİ HASAT ALMAK İÇİN... Nasîruddîn Çırağ-ı Dehlevî hazretleri, kendisini ziyârete gelip nasihat isteyen bir çiftçiye; "Çiftçilik saygıdeğer bir meslektir ve pekçok Allah adamı bu meslekle hayâtını kazanmaktadır. Tarlayı sürerken, kalb ve dil ile Allahü teâlâyı hatırla. Bu hâl, senin iyi hasat almanı sağlar. İyi niyet olmadan, hiçbir işe başlama! Eğer bir kimse, başkaları namaz kılıyor diye namaz kılarsa, Allahü teâlâ bu namazı kabûl etmez" buyurmuştur. Netice olarak din demek, niyet demektir. Bütün ameller, bütün ibâdetler niyete bağlıdır. Bir kimsenin ameli çok fakat niyeti bozuk ise, bu amelin, o kimseye bir faydası olmaz. Niyet güzel fakat yapılan amellerde eksiklikler varsa, Allahü teâlânın izni ile bu kimsenin kurtulması umulur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.