Allahü teâlâ settârdır...

A -
A +

Settâr, kulların günâhını örten mânâsında olup Allahü teâlânın sıfatlarındandır. Rabbimiz settâr yani günâhları örtücüdür. Müslümânın da din kardeşinin ayıbını, kusûrunu örtmesi lâzımdır. Allahü teâlâ, kullarının günâhlarını affedicidir. Müslümânlar da, birbirlerinin kusûrlarını, kabâhatlerini affetmelidir. Bir Müslümânın ayıbını, kusûrunu görünce, ona hüsn-i zan etmeli, te'vîline çalışmalı ve onu ıslâh etmelidir. Peygamber efendimiz; (Bir kimse, bir mü'min kardeşinin ayıbını kapatırsa, Allahü teâlâ o kimsenin bütün ayıplarını kıyâmet günü kapatır!) buyurmuşlardır. Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretleri buyuruyor ki: "Allahü teâlâ sözlerinde doğru ve işlerinde ihlâslı olanı, dünyâda kötülüklerden korur, âhirette de günahlarını affeder. Kendi kusûrlarını ıslâh etmek istersen, insanların kusûrlarını araştırma. Çünkü hüsn-i zân, îmân şûbelerinden olduğu gibi, insanların ayıplarını araştırmak da münâfıklıktandır." BİR GENÇ KIZIN TÖVBESİ... Hazret-i Ömer zamanında 14-15 yaşlarında bir kız, nefsine uyar, zinâ günâhına düşer ve gerekli cezâ da verilir. Bu hâl, açığa çıkıp herkes tarafından duyulunca, kızın babası, amcası, dayısı ve bütün ailesi, çok mahcup olurlar, insanların yüzüne bakamaz hâle gelirler ve oradan başka bir şehre hicret etmek mecburiyetinde kalırlar. Daha sonra kızcağız, yaptıklarına çok pişman olur, üzülür ve samimi bir şekilde tövbe eder, sokağa bile çıkmaz ve kendini tamamen dine, ibâdete verir, dört dörtlük bir Müslümân olur. Kızcağız tövbesine sâdık kalıp, ibâdetlerini samimiyetle yaptıkça, Allahü teâlâ da onun güzelliğini artırır ve kızcağızın güzelliği, o beldede dillere destan olur. Kızcağızın güzelliği, dindarlığı duyuldukça, tâlipleri, isteyenleri de artar. Fakat babası, kızı kimseye veremez ve kendi kendine; "Kızımı isteyenlere bunun kusûrunu söylemem lâzım. Eğer söylersem istemekten vazgeçecekler, söylemezsem de günâha gireceğim" diye düşünür ve benim kızım evlenmiyor, evlenmek istemiyor diyerek tâlipleri geri çevirir. Bir gün hatırına; "Emir-el mü'minin hazret-i Ömer'e gidip söyleyeyim o bir çare bulur" düşüncesi gelir. Gecikmeden hazret-i Ömer'in yanına gider ve huzûruna çıkıp; -Ya emir-el mü'minin, başımıza gelenleri biliyorsunuz. Kızım o günâhtan sonra öyle bir tövbe etti ki, kendini tamamen dine verdi. Dinin emirlerine uydukça, ibâdetlerini yaptıkça Allahü teâlâ da ona, herkesi imrendirecek bir güzellik verdi. Bu sefer de, her yerden tâlipler gelmeye başladı. Ben ise, kızımın kusûrunu söyleyemiyorum. Eğer söylersem isteyenler vazgeçecek, söylemesem bir günâhı örtmüş olacağım. Ne yapmamı, nasıl hareket etmemi tavsiye edersiniz, diye arz eder. Hazret-i Ömer olanları dinledikten sonra; -Ben hazret-i Peygamberden gördüm ve işittim. Resûlullah efendimiz, büyük günâhları hep örterdi. Sen de kızının günâhını sakın kimseye söyleme, ört buyururlar... Bir kimsenin ayıbını görünce, onu açmayıp, kapatmaya çalışmalıdır. Ayıpları, kusûrları meydâna çıkarmaya çalışmamalı, kimsenin gizli hâllerini araştırmamalıdır. Peygamber efendimiz, kimsenin ayıbını yüzüne vurmaz, kimseden şikâyet etmez, arkasından söylemez ve buyururdu ki: (Din kardeşinin ayıbını, utanç verici hâlini görüp de, bunu örten, kimse, İslâmiyyetten önce Arapların yaptıkları gibi, diri diri gömülen kızı mezârdan çıkarmış, ölümden kurtarmış gibidir.) "GECE GİBİ OL!.." Ahmed Siyâhî hazretleri, oğluna hitaben buyurur ki: "Tevâzu ve alçak gönüllülükte toprak gibi, başkasına fayda vermekte meyveli ağaç gibi, cömertlikte akan nehir gibi, ihsân ve iyilik yapmakta deniz gibi, mâlâyâni, faydasız şeyleri konuşmamakta, sükût ve susmakta cansız varlıklar gibi, ayıpları örtmekte karanlık gece gibi olmaya çalış." Netice olarak Allahü teâlâdan korkmalı, hiç kimsenin, hatasını, kusûrunu, büyük-küçük hiçbir günâhını arkasından söylememeli, açığa çıkarmamalıdır. Zira başkasının hatasını, kusûrunu, işlediği günâhı, açığa çıkarmak, arkasından söylemek, harâmdır, büyük günâhtır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.