İnsan, yaptıklarında mecbur değildir

A -
A +
İnsanın iyiliği, kötülüğü, Cennetlik, Cehennemlik olacağı, son nefeste belli olur.
 
Sual: “İnsan günah işlemeye mecbur ve işledikleri kötülüklerden de mazurdur. İbadetlere sevap, günahlara azap olmaz” diyen bir kimseye nasıl bir cevap vermelidir?
Cevap: Böyle bir kimse, sözlerinden anlaşıldığı gibi inanıyorsa, zındıktır. Eğer ibadetlere sevap, günahlara azap vardır amma, insan bunları yapmaya mecburdur. Herkes kaza ve kader elinde esirdir diye, günahlarına üzülüyorsa, bu bozuk itikadını düzeltmesi, kendisine bildirilir.
Yapılacak günahları, Allahü teâlâ, ezelde biliyordu. Fakat, insanın iyiliği, kötülüğü, Cennetlik, Cehennemlik olacağı, son nefeste belli olur. Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
(Bir kimse, bütün ömrünce Cehennem ateşine götürecek günahlar yapar. Bu kimse, ömrünün son günlerinde, Cennete götürecek iyilikler yaparak, Cennete gider.)
Günah işleyen kimse, bu hâl üzere yaşayıp ömrünün bu hâlde biteceğini Allahü teâlânın bildiğini nereden anladı ki kendini, son nefese kadar, günah işlemeye mecbur sanıp, iyi olmaktan ümitsiz bulunuyor. Birçok inatçı kâfirlerin, son günlerinde, imana geldiği çok görülmüştür. Kendinin de, böyle düzeleceğine niçin ihtimal vermiyor, niçin iyiliğe dönmüyor? Ölünceye kadar günah işleyeceği, kendisine bildirildi mi? Belli bir kâfirin ebedi kâfir kalıp kalmayacağını Allahü teâlâ bilir. Kur’ân-ı kerimde haber verilen kâfirlerin, küfre mecbur olmaları ve bunların imana çağrılmaları, ellerinden gelmeyen bir işi istemek demek olacağı da, yanlış sözdür. Allahü teâlâ, olacak şeyleri, olacağı için biliyor. Kur’ân-ı kerimde haber verilen şeyler de, olacakları için bildiriliyor.
Bir ressamın, at resmi yapması, at o şekilde olduğu içindir. Yoksa, atın o şekilde olması, ressam öyle yaptığı için değildir. Allahü teâlânın, bazı kimselerin imana gelmeyeceklerini bilmesi ve Kur’ân-ı kerimde haber vermesi, onlar, kendi arzuları ile küfür üzere kalmayı niyet edip, iman etmek istemedikleri içindir. Yoksa, bunların kâfir olması, Allahü teâlânın bunları kâfir bildiği ve haber verdiği için değildir. İmana çağırılmaları da, olmayacak şeyi istemek değildir. Kur’ân-ı kerime topluca iman etmek yetişir. Her yerine ayrı ayrı iman etmek istenmiyor ki, Kur’ân-ı kerimde yazılı kâfirlerin, kendi imansızlıklarına da, iman etmeleri lazım gelsin.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.