Kalp ve beden, İslâmiyete uymalı

A -
A +
Kalbin temiz ve nefsin mutmainne olduğunun alameti, bedenin İslâmiyete seve seve uymasıdır. 
 
Sual: İslâmiyetin emirlerini yapmayarak ve yasaklarından sakınmayarak, kalbin temiz olması mümkün müdür?
Cevap: Kalp ve beden ile, İslâmiyetin emir ve yasaklarına uymalı, kalp, gafletten uyanık olmalıdır. Kalbi uyanık olmayan yani Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü, cennet nimetlerini, cehennem ateşinin şiddetini hatırlamayan, düşünmeyen kimsenin bedeninin İslâmiyete uyması güç olur. Fıkıh âlimleri fetvaları bildirirler. Bunların yapılmasını kolaylaştırmak, Allah adamlarının işidir. Bedenin İslâmiyete severek ve kolay uyması için, kalbin temiz olması lazımdır. Fakat yalnız kalbin temiz olmasına, ahlakın güzel olmasına ehemmiyet verip, bedenin İslâmiyete uymasına ehemmiyet vermeyen kimse, mülhiddir, dinden çıkmıştır. Bunun nefsinin parlaması ile hasıl olan gaybdan haber vermek, hastaları okuyup üfleyip iyi etmek gibi âdet dışı başarıları istidrac olup, kendisini ve buna uyanları cehenneme sürükler. Kalbin temiz ve nefsin mutmainne yani uysal olduğunun alameti, bedenin İslâmiyete seve seve uymasıdır. His organlarını ve bedenini İslâmiyete uydurmayanların; “Kalbim temizdir, sen kalbe bak!” demeleri boş laftır. Böyle söylemekle kendilerini ve etrafındakileri aldatmaktadırlar.
           ***
Sual: Bir kimse sadece iman etmekle kurtulabilir mi?
Cevap: İslâm âlimleri ve tasavvuf büyükleri buyuruyorlar ki:
“İnsana vacib olan birinci vazife, iman ve amel ve ihlas sahibi olmaktır. Dünya ve ahiret saadetleri, ancak bu üçüne kavuşmakla elde edilir. Amel, kalp ve dil ile, yani söz ve beden ile yapılacak işler demektir. Kalbin işleri, ahlaktır. İhlas, amelini yani bütün işlerini, ibadetlerini, yalnız Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için yapmak demektir.”
           ***
Sual: Bir insanın Allahü teâlaya karşı vazifesi, kısaca nelerdir?
Cevap: Bu konuda İslâm âlimlerinden bazıları buyurdu ki:
“İnsanın Allahü teâlâya karşı vazifesi üçe ayrılır:
Birincisi, bedeni ile yapacağı işlerdir. Namaz kılmak, oruç tutmak gibi.
İkincisi, ruhu, kalbi ile yapacağı vazifedir. Doğru itikat, iman etmek. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek, inanmak.
Üçüncüsü, insanlara adalet yapmakla, Allahü teâlâya yaklaşmaktır. Bu da, emaneti muhafaza, insanlara nasihat etmek, evvela İslâmiyeti öğretmekle olur.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.