Azimet veya ruhsatla amel etmek

A -
A +
Dört mezhebin her birinde, bir işin yapılması için, bir kolay yol, bir de güç yol vardır.
 
Sual: Bir Müslüman, kendi mezhebinde güç olan bir emri, ibadeti, başka bir mezhebi taklit ederek yapabilir mi?
Cevap: Bir ibadeti, bir işi yapmak için, dört mezhepten birini taklit etmeye niyet etmek, o mezhebe uyarak yapmak lazımdır. Dört mezhebin her birinde, bir işin yapılması için, bir kolay yol, bir de güç yol vardır. Birinci yola Ruhsat, ikincisine Azimet yolu denir. Kuvvetli, hâli elverişli olanın, azimet ile amel etmesi efdaldir. Güç olan işi yapmak, nefse daha ağır gelir. Nefsi daha çok ezer, zayıflatır. İbadetler, nefsi zayıflatmak, kırmak için emrolundu. Çünkü nefis, insanın da, Allahın da düşmanıdır. Onu zayıflatarak azmasını önlemek lazımdır. Fakat, büsbütün öldürülmez, çünkü, bedenin hizmetçisidir. Zayıf, hasta, sıkışık hâlde olan kimsenin, ibadetlerinde, işlerinde azimet yolunu terk etmesi, ruhsat yolu ile yapması lazımdır. Kendi mezhebinin ruhsat yolu ile yapması da güç olursa, diğer üç mezhepten birini taklit ederek yapması caiz olur.
           ***
Sual: Din adı altında her türlü günahı işleyenlerin ve insanları kendileri gibi olamaya çağıranların bu kötülüklerini söylemek, onlar hakkında kötü düşünmek mi olur?
Cevap: Kalbimiz temizdir diyerek haramları, çirkin ve kötü şeyleri yapanları, iyi niyetle yapılan her şey hayır ve ibadet olur diyenleri, açıkça günah işleyenleri ve Müslümanları aldatarak kendilerine adam, taraftar toplayanları sevmemek, bunlara uymamak lazımdır. Bunların fasık olduklarını söylemek, sû-i zan olmaz.
           ***
Sual: Âyet-i kerime ile hadîs-i kudsi arasında ne fark vardır?
Cevap: Allahü teâlânın, emir ve yasaklarını, Peygamberlerine bildirmesine Vahiy denir. Vahiy, iki türlüdür: Cebrâîl aleyhisselam, Allahü teâlâdan aldığı haberleri getirerek Peygambere okur, buna, Vahy-i metlû denir. Bu vahyin kelimeleri de, manaları da Allahtan gelmiştir. Kur’ân-ı kerimdeki âyetler, vahy-i metlûdür. Vahyin ikinci kısmı, Vahy-i gayr-i metlûdür. Bu vahiy, Allahü teâlâ tarafından Peygamberin kalbine bildirilir. Peygamber aleyhisselam, bu vahyi, kendi bulduğu kelimelerle yanındakilere söyler. Bu sözlere, Hadîs-i kudsi denir. Hadîs-i kudsinin kelimeleri, Peygamberdendir. Peygamberin aleyhisselam kelimeleri de, manaları da kendinden olan sözlerine, Hadîs-i şerif denir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.