Yine 'Miniatürk'...

A -
A +

Benim ülkem, elinde bulunan hazine(ler)in kıymetini neden bilmez ve bu hazineleri neden kendi halkına dahi anlatamaz, tanıtamaz? Bu sorunun cevabını bulduğumuz gün; mesela, başta Avrupa Kültür Başkenti olmak için hazırlanan İstanbul; Osmanlı'nın mührünü hâlâ alnında taşıyan Bursa, Edirne, Kütahya; Selçuklu'nun efsane medeniyetine kucağını açmış bekleyen Erzurum, Konya, Kayseri vb. daha onlarca şehir bütün sırlarını ifşa edecektir, kendiliğinden... Belki, bütün bu coğrafyaları dolaşmak, tanımak, bilmek, görmek zaman ve para gerektirebilir; doğrudur. Ama en azından, bu medeniyetlerin izini taşıyan kitaplara, eserlere ve dokümanlara bakarak açığımızı kapatmak gayretini göstermek zorundayız... *** Haliç kıyısında kurulmuş olan Miniatürk- Minyatür Türkiye Parkı, işte böylesine 'tarihî' bir görevi üstlenmiş olarak ziyaretçilerini bekliyor. Kültür A.Ş. Genel Müdürlüğü'ne getirildikten sonra, Türkiye'nin ilk, dünyanın en büyük maket alanına sahip minyatür parkı olan Miniatürk'ü daha geniş kesimlere tanıtmak adına önemli ve ciddi projeler üreten ve bunların çoğunu gerçekleştiren sayın Nevzat Bayhan, şimdilerde, birçok gazete ve radyoda tanıtımı yapılan Miniatürk'ün, Anadolu'nun 3 bin yıllık tarihi geçmişi olduğunu vurgulayacak tanıtımlara ağırlık veriyor. Uluslararası Dünya Minyatür Parklar Birliği'ne üye olan Miniatürk, halihazırdaki ziyaretçi rakamı ile hedefine ulaşabilmiş değil. Türkiye ve Osmanlı coğrafyasından seçilmiş eserlerin 1/25 ölçekli maketlerine yer verilen Miniatürk'te, 45'i İstanbul'dan, 45'i Anadolu'dan, 15'i ise bugün Türkiye sınırları dışında kalan Osmanlı coğrafyasından olmak üzere 105 eser sergileniyor. Ayasofya'dan Selimiye'ye, Rumeli Hisarı'ndan Galata Kulesi'ne, Safranbolu Evleri'nden Sümela Manastırı'na, Kubbet-üs Sahra'dan Nemrut Dağı Kalıntıları'na kadar pek çok medeniyet izinin bir araya geldiği parkta, bugün artık yerinde olmayan Artemis, Halikarnas Mozolesi, Ecyad Kalesi gibi eserler de maketleriyle birlikte tanıtılıyor. *** Anadolu ve çevresinde hüküm sürmüş ve izler bırakmış her medeniyete ait eserlere yer verilmeye çalışılan Miniatürk'te Antik Çağ'dan Bizans'a, Selçuklu'dan Osmanlı'ya, 3 bin yıllık yaşanmışlığı bulabilmek mümkün. Türkiye'nin vitrini fikriyle oluşturulmuş bu muhteşem gezi parkında yer alan Panorama Zafer Müzesi ile de Türkiye'nin Cumhuriyet dönemi ve sonrası tarihine şahitlik ediliyor. Müzede, Kurtuluş Savaşı özel ses ve ışık efektleri ile aslına uygun olarak canlandırılıyor. Konserleri, mehter gösterileri, yeme-içme mekanları, amfi tiyatrosu, çocuk oyun alanları ve alışveriş merkezi ile Türkiye'nin, hatta Avrupa'nın en önemli 'alternatif' mekanlarından biri olan "Miniatürk- Minyatür Türkiye Parkı"na emek verenleri, başta yetkililer olmak üzere, eserlerin titiz seçiminden dolayı Prof.Dr. İlber Ortaylı ile Doç.Dr. Ahmet Haluk Dursun'u bir kere daha tebrik etmek istiyorum. 'Önce kendi medeniyetimiz, yaşadığımız topraklar ve kendi kültürümüze dair izler' diyen herkesin, çocuk-büyük fark etmeden Miniatürk'ü mutlaka görmeleri; iddialı ve 'hizmet'i gaye edinen turizm şirketlerinin de, kafilelerinin yolunu Miniatürk'e çevirmeleri gerekiyor. Çünkü bu mekan, eşine az rastlanır bir imkan olarak, Haliç kıyılarındaki geniş alanında ziyaretçilerini ağırlamaktan mutluluk duyuyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.