Avrupa Birliği çatırdıyor

A -
A +
Avrupa Birliği çatırdıyor

BÜTÜNLEŞME TEHLİKEDE Her ne kadar Yunanistan'a mali yardım yapılacak olsa da, yardım kararı alınana kadar yaşananlar Avrupa siyasi bütünleşmesine büyük bir olumsuz etki yaptı. EURO ALANI DAĞILABİLİR İktisatçılar "Euro Alanı"nın dağılmasının meydana getirebileceği etkileri değerlendiriyorlar. Oysa mesele bunun ötesine geçmiştir. Avrupa çatırdamaktadır. Yaygın kanaatin aksine Avrupa Birliği ekonomik değil, siyasi amaçlarla kurulmuştu. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu fikrini 1950'lerin başında ortaya atanların hedefi, Batı Avrupa'nın kömür madenlerini ve çelik endüstrisini "uluslarüstü" (supranasyonel) bir teşkilatın yönetimi altına sokmak suretiyle, Almanya ve Fransa arasında başlayabilecek ve Üçüncü Dünya Savaşı'na yol açabilecek yeni bir çatışmayı önlemekti. Zira her iki dünya savaşının da sebepleri arasında bu iki ülkenin Alsace Lorraine kömür madenleri üzerindeki hakimiyet mücadelesi vardı. AET'DEN BUGÜNE... Gerçekten teşkilata üye ülkeler arasında de evvela kömür ve çelik alanında oluşturulan karşılıklı bağımlılık, 1957'de imzalanan Roma Antlaşması'yla kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) çerçevesinde diğer sektörlere de sirayet etmiş ve en üst düzeye taşınmıştı. AET'nin genişleme dalgalarına bakıldığında da, ekonomik çıkarların değil, siyasi problemleri ortadan kaldırma ve siyasi bütünleşme niyetinin önce geldiği apaçık ortadaydı. 1973'te İngiltere, İrlanda ve Danimarka'ya kapılarını açan AET, Komisyon'un "ekonomik açıdan Topluluğun çok gerisinde" değerlendirmesini yaptığı Yunanistan'ı, bu ülkenin "Avrupa demokrasiler ailesinin bir parçası" oluşunu teminat altına almak için 1981'de üye olarak kabul etti. Keza İspanya ve Portekiz'in 1986'daki üyelikleri de çok büyük ölçüde siyasi mülahazalara dayanmaktaydı. İki kutuplu dünya düzeninin ortadan kalkmasını takiben, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine üyelik perspektifi sunan Avrupa Birliği, bu ülkelerin kendisine kazandırabileceği ekonomik katkılardan ziyade Avrupa'nın, batısı ve doğusuyla bir bütün olması hedefine doğru hareket etti. AB'ye aday olan eski komünist ülkeler, bu sayede tekrar Rusya Federasyonu'nun denetimi altına girmekten kurtuldular. AB'nin genişlemesine paralel şekilde arka arkaya imzalanan çok önemli antlaşmalarla, teşkilat ekonomik bütünleşmenin ötesine geçerek, siyasi bir birlik olma yolunda adımlar attı. Bir yandan dış ve güvenlik politikalarından adalet ve içişlerine üyelerin münhasır egemenlik alanlarında yer alan siyasi konuların yavaş yavaş AB'nin ortak karar alma mekanizması içine alınabilmesi için düzenlemeler yapıldı, diğer yandan da, "Avrupa Vatandaşlığı" kavramı oluşturularak, üye ülke vatandaşlarının milli kimliklerinin ötesinde bir Avrupalı kimliğine sahip çıkmaları için çalışıldı. Aslında bütün bunlar yapılırken amaçlanan, 1946'da Winston Churchill'in dile getirdiği, "insanların, malların ve fikirlerin serbestçe dolaşacağı, federalist çizgide bir Avrupa Birleşik Devletleri"ni kurabilmekti. AB Anayasası'nın 2005'te ret edilmesine rağmen, 2009 sonunda yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması'yla siyasi bütünleşme yönünde bir aşama daha geçilmiş oldu. Birçok AB uzmanının, bundan sonra AB Anayasası'nın yeniden gündeme gelebileceği ve federal manada bir bütünleşme işine hız verilebileceği değerlendirmelerini yaptığı sırada patlak veren ekonomik kriz tüm planları altüst etti. TARTIŞMALAR BÜYÜYOR Her ne kadar Almanya, iflas etmiş Yunanistan'a mali yardım vermeyi kabul etse de, yardım kararı alınana kadar yaşananlar Avrupa siyasi bütünleşmesi idealine bugüne kadar olmadığı ölçüde büyük bir darbe vurdu. Kredi derecelendirme kuruluşlarına göre uçurumun eşiğine gelen Portekiz ve İspanya'nın nasıl kurtulacağı, Romanya ve Bulgaristan'ın sürpriz kabul edilemeyecek mali iflaslarının nasıl önlenebileceği tartışıladursun, Almanya ve Fransa'da, "ödediğimiz vergileri neden başka ülkelere aktarıyorsunuz. Kendi ülkemiz için harcayın" diyenlerin sayılarında da hızlı bir yükseliş meydana geldi. Bugünlerde iktisatçılar analizlerinde hep "Euro Alanı"nın dağılmasının meydana getirebileceği etkileri değerlendiriyorlar. Halbuki mesele Euro Alanı'nın ötesine geçmiştir. On yıllar süren meşakkatli uğraşlarla ulaşılan Avrupa siyasi bütünleşmesi çatırdamaktadır. Milli kimlikler, Avrupa vatandaşlığının önüne geçmiştir. Yükselen milliyetçilik ise AB için yeni ve "tehlikeli" siyasi problemlerin habercisidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.