Dış politika için KRİTİK toplantı

A -
A +
Dış politika için KRİTİK toplantı

RİCHARD FALK DA KONFERANSA KATILDI Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu konferans sırasında gerçekleştirilen oturumlara, dışişleri bakanı olarak değil, akademik bir tartışmacı olarak katıldı; görüşleri dinledi; yeri geldiğinde kendi düşüncelerini ifade etti. Konferansa ünlü dış politika uzmanı Prof. Richard Falk da katıldı. YENİ DIŞ POLİTİKA Akademisyenler, diplomatlar ve çok sayıda ülkeden gelen 100'ü aşkın yabancı uzman, İstanbul'daki konferansta "21. yüzyılın başında yeni Türk dış politikası"nı tartıştı FİKİR ALIŞVERİŞİ... Konferansın, tek taraflı bir bilgilendirme gibi değil, karşılıklı fikir alışverişi şeklinde olması, bu tür toplantıların devam etmesinin çok yararlı olacağını gösterdi Birkaç ay önce Türkiye'de yayınlanan "Kendimize has bir dış politika mimarimiz olmalı" başlıklı yazımda, Dışişleri Bakanlığı'nda ilk kez düzenlenen Büyükelçiler Konferansı'ndan bahsetmiş ve şunları yazmıştım: "Dış politikayı uygulayan diplomatlarla, akademik çalışmalar yapan uzmanlar çok sık bir araya getirilmeli, bilgi paylaşımı, ortak çalışmalar ve dayanışma teşvik edilmelidir. Tüm büyükelçilerimizi Ankara'da toplayıp, "Büyükelçiler Konferansı" düzenleyen akademisyen kökenli dışişleri bakanı Prof. Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye'deki uluslararası ilişkiler akademisyenleriyle de büyük bir toplantı yapması bu yönde pozitif bir adım olabilir." Ahmet Hoca, haftada ortalama 4 ülkeyi kapsayan yoğun diplomasi trafiğine rağmen, dış politikamızın teorik çerçevesini tahkim etmeye yönelik böyle bir toplantıyı geçen hafta sonu (15-16 Mayıs 2010) İstanbul'da organize etti. Üstelik sadece Türk bilim adamlarını ve uzmanlarını değil, çok sayıda yabancı ülkeden 100'ü aşkın Türk Dış Politikası araştırmacısını "Türk Diplomasisi ve 21. Yüzyılın Başında Bölgesel/Küresel Düzen" konferansında bir araya getirdi. ÖNEMLİ BAŞLIKLAR Konferansın açılışında yaptığı konuşmada Prof. Davutoğlu, "Yeni Türk dış politikası"nın ana hatlarını, bir dışişleri bakanından çok, alanın uzmanı bir akademisyen lisanıyla anlattı. Hatta zaman zaman, basın mensuplarının konferans salonunda olmadığını kontrol ettikten sonra, Türkiye'nin aktif diplomasisini, diplomatik pratiğe uzak dinleyicilerin hiç duymadıkları bazı örnekler vererek detaylandırdı. Konuşmasının büyük bölümünü, "komşularla sıfır sorun" yaklaşımını açıklamaya ayıran Prof. Davutoğlu, tüm sorunların ortadan kaldırılmış olduğu bir uluslararası ilişkiler düzeninin elbette mümkün olmadığını, Türkiye'nin yapmaya çalıştığı şeyin, komşularla sorunları mümkün olduğunca azaltmak ve iş birliği imkânlarını en yüksek düzeye çıkartmak olduğunu söyledi. Konferansın en ilgi çekici bölümlerinden biri de, beş ayrı oturum halinde düzenlenen grup çalışmaları için seçilen başlıklardı. Türkiye'nin ABD ve AB ile ilişkileri gibi klasik konuların yanı sıra; Türkiye'nin yakın çevresiyle "ortaklık ilişkileri" ve "entegrasyonu", "2023 için Türkiye'nin Stratejik Vizyonu", iklim değişikliği, enerji, insani güvenlik, ekonomik eşitsizlikler, nükleer silahlanma, demokrasi ve insan hakları, din-kültür-toplum, küresel ekonomik kriz, Arap-İsrail anlaşmazlığı, Türkiye'nin Asya, Latin Amerika ve Afrika'yla ilişkileri gibi çok geniş bir yelpazeye yayılan konular bu grup çalışmalarında tartışıldı. Prof. Davutoğlu bu oturumlara, dışişleri bakanı olarak değil, akademik bir tartışmacı olarak katıldı; dile getirilen görüşleri dinledi; yeri geldiğinde kendi düşüncelerini ifade etti. HARİCİYE TAM KADRO Konferansta gerçekleşen bir ilk de, söz konusu grup çalışmalarına bilim adamlarının yanı sıra, dışişleri bakanlığının tüm müsteşar yardımcılarının ve genel müdürlerinin de katılmalarıydı. Daha evvel Dışişleri Bakanlığı Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü ve Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen çeşitli toplantılara alan uzmanlarının yanı sıra üst düzey diplomatların da katıldıklarına şahit olmuştuk. Ama ilk kez Türk Hariciyesi neredeyse tam kadro halinde akademisyenlere kulak veriyor, not alıyor ve kendi rutinleri dışındaki teorik tartışmalara aktif olarak katılıyordu. Son yıllarda, Türk Dış Politikası'nın yepyeni bir dinamizm kazandığı ve alışılmışın dışında bazı konu başlıklarının diplomasi pratiğimize eklendikleri ortada. Konunun uzmanı akademisyenlerin de görüşlerine müracaat edilen, tek taraflı bir bilgilendirme olmayıp, karşılıklı fikir alışverişi içeren bu türden toplantıların devamının geleceğini ümit ediyoruz. Karar alma süreçlerinde elbette kişiler önemlidir. Fakat "bilgi çağı"nda, Dışişleri Bakanlığı'nın bilgiye değer verdiğini gösteren bu girişimin, kişilerden bağımsız olarak, kurumsal bir nitelik kazanması gerektiğini de düşünüyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.