NATO BOCALIYOR!

A -
A +

ABD'NİN SİLAHLI TAŞERONU GÖRÜNTÜSÜNÜ SİLEMİYOR! SİVİLLERİ VURDULAR NATO'nun 'hedef şaşırdığı' operasyonları, İttifak'ın varlık sebebini sorgulatıyor. Afganistan'ın güneyinde önceki gün düzenlenen hava saldırısında 9 sivil hayatını kaybetti. NATO, sivillerin 'yanlışlıkla vurulduğunu' belirtip özür diledi. Ama buna cevap gecikmedi.?Bombalı saldırıda 4 Afgan polis öldü. Libya'da da NATO güçlerinin hava saldırısında 11 kişi hayatını kaybetti. ADAPTE OLAMADI Günümüzde tam anlamıyla bir bocalama sürecinden geçen NATO, 3 kez "yeni stratejik konsept" belgesi kabul etmiş olmasına rağmen, bir türlü yeni döneme adapte olamamıştır. EKONOMİK KRIZİN ETKİSİ NATO'nun en büyük finansörü ABD başta olmak üzere, İttifak'a üye tüm ülkeler son 3 yıldır ciddi bir ekonomik bunalım yaşamaktadır. Bir sorun da bozuk imajın düzeltilememesidir İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve varlığını devam ettiren en etkili savunma mekanizması olan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), günümüzde tam anlamıyla bir bocalama sürecinden geçmektedir. Soğuk Savaş şartlarına uygun olarak yapılandırılmış olan NATO, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, sonuncusu 2010 yılında olmak üzere 3 kez "yeni stratejik konsept" belgesi kabul etmiş olmasına rağmen, bir türlü yeni döneme adapte olamamıştır. Afganistan'da NATO liderliğinde sürdürülen harekât, bölge tarihinin en uzun savaşlarından biri olma yolundadır. Libya'da yürütülmekte olan operasyon ise, BM'nin çizdiği çerçeve içinde yer alan "sivilleri koruma" misyonunun çok ötesine geçmiş, NATO silahlı güç kullanarak yönetim değiştirmeye soyunmuştur. NATO'nun neden Afganistan'da ve Libya'da bulunduğunun, Brüksel'deki İttifak yetkililerine göre şüphesiz bir açıklaması vardır. Ama inandırıcılığını yitirmiş bu sözler, NATO'nun dünyanın sorun yaşanan diğer yerlerinde neden bulunmadığını izah etmemektedir. Kuzey Atlantik İttifakı en hayati beş sorunla karşı karşıyadır: Birincisi, NATO'nun bir savunma paktı olmanın ötesine geçip, güvenlik örgütü olmaya çalışmasıyla ilgilidir. Üye ülkelerin tahsis ettiği askerî birliklerle harekât yapan NATO, kuruluş mantığı sebebiyle bir polis gücü değildir. Olmamalıdır da. 2010 Stratejik Konsepti'ne göre siber uzaydan gelecek tehditlerle mücadeleyi bile kendi görev alanı içine dâhil eden İttifak, "odaklanamama" sorunu yaşamaktadır. ODAKLANAMAMA SIKINTISI İkinci sorun, NATO'nun coğrafi alanının ölçüsüz biçimde genişlemesinden kaynaklamaktadır. Eş zamanlı olarak, Afganistan, Somali ve Libya'da harekât yürüten İttifak, kendisi için neyin vazgeçilmez ve öncelikli olduğuna karar veremez bir durumdadır. Üstelik NATO askerlerinin çatışmalara taraf olduğu bölgelerin hiçbiri 1949 tarihli Kuzey Atlantik Antlaşması'nda tarif edilen coğrafi görev alanı içinde değildir. Brüksel'de asli coğrafi alana dönmekten söz edenlerin sayısı artarken, küresel bir güvenlik gücü olmaktan yana olanlar da azımsanmayacak sayıdadır. Görevine "odaklanamayan" NATO, görev alanına da "odaklanamamaktadır." Üçüncüsü ekonomiktir. NATO'nun en büyük finansörü ABD başta olmak üzere, İttifak'a üye tüm ülkeler son 3 yıldır ciddi bir ekonomik bunalım yaşamaktadır. NATO üyesi olan Yunanistan, İspanya ve Portekiz ekonomik sıkıntıların tetiklediği siyasal sarsıntılarla çalkalanmaktadır. Macaristan ve İzlanda ancak dış destekle iflasın eşiğinden dönmüştür. 2000'lerde İttifak'a üye olan eski Doğu Avrupa ülkelerinin tümü ekonomik açıdan diken üstünde durmaktadır. Mali yapıları sarsılan tüm ülkelerde, ilk olarak kamu harcamalarında kısıntıya gidilmesi söz konusu olmakta, bu çerçevede askerî harcamalar konusunda frene basılmaktadır. Bir yandan 3 noktada fiili askerî operasyon yürüten, diğer yandan da yeni Stratejik Konsept doğrultusunda "füze kalkanı", "siber savunma" vb. alanlarda milyarlarca dolarlık yeni harcama yapmaya hazırlanan NATO'nun finansmanının nasıl sağlanacağı henüz cevaplanmamış bir sorudur. VAZGEÇİLMEZ DEĞİL! Dördüncü sorun üye ülkelerin halklarının NATO'ya olan bakış açılarındaki farklılaşmadan kaynaklanmaktadır. 2010 yılı 'Trans Atlantik Eğilimler' araştırmasına göre Romenler, İtalyanlar ve İspanyollar, NATO ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki bağların daha da sıkılaştırılmasından yanayken, Hollandalılar, Britanyalılar, Portekizliler, Fransızlar, Almanlar ve Slovakyalılar AB'nin NATO'dan bağımsız bir pozisyon almasını desteklemektedirler. Ülkelerinin savunulması için NATO'nun vazgeçilmez olduğunu düşünen Almanların oranı 2002'de %74'ken, 2010'da %56'ya düşmüştür. Aynı dönemde İtalyanlar için de oran %68'den %54'de inmiştir. Hemen tüm üye ülkelerde, NATO'nun Afganistan operasyonunun artık sona ermesi yönünde güçlü bir kanaat mevcuttur. Üye ülkelerin kamuoylarında NATO'nun eylemlerine karşı giderek artan bir sorgulayıcı tutum ortaya çıkmaktayken, hükümetlerin bu tutum karşısında tepkisiz kalmaları tabii ki, düşünülemez. Bu ise, Brüksel'deki karar alma süreçlerinin önümüzdeki dönemde daha sıkıntılı çalışabileceğinin işaretçisidir. İMAJI DÜZELTEMİYOR Beşinci sorun ise, NATO'nun üye ülkeler dışındaki yerlerde son derece bozuk olan imajının bir türlü düzeltilememesidir. Afganistan ve Libya'daki bombalamalarda çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesi, İttifak'ın, Müslüman dünyadaki, ABD'nin silahlı taşeronu şeklindeki görüntüsünü kuvvetlendirmektedir. En gelişmiş teknolojik imkânlara sahip olan NATO birliklerinin hedeflerini şaşırdıkları ve masum insanları yok ettikleri her saldırı, NATO üyesi ülkelerin hükümetlerinin, söz konusu bölgelerin geleceğine ilişkin inandırıcılıklarını da erozyona uğratmaktadır. NATO'nun çözüm bulması gereken bu öncelikli sorunlarının yanı sıra, Rusya'nın İttifak'a mesafeli duruşunu sürdürmesi, AB ile NATO arasında güvenlik ve savunma konusunda nasıl iş birliği yapılacağının halen netleşmemesi, askerî kanada geri dönen Fransa'nın birçok önceliğinin Türkiye başta olmak üzere bazı NATO ülkelerince benimsenmemesi ve İran'a karşı geliştirilmesine karar verilen "Füze Kalkanı"nın nasıl işleyeceği gibi birçok başka sorun da Brüksel'deki NATO memurlarını meşgul etmektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.