‘Arap baharı'ndan ‘Arap sonbaharı'na

A -
A +
‘Arap baharı'ndan ‘Arap sonbaharı'na MÜCADELE SÜRÜYOR Mısır'da muhalefetin, yolsuzlukla mücadele edilmesi, şiddet kullanan güvenlik güçlerini yargılama sürecinin hızlanması ve Hüsnü Mübarek ile yakın çevresinin yargılanması talebiyle yapılan gösteriler sırasında zaman zaman çatışmalar da yaşanıyor. TAHRİR MEYDANI DOLU Mübarek ve ailesinden kurtulan reformcular, bugün bir an önce sivil yönetime geçilmesi için yine Tahrir Meydanını doldurmaya devam ediyor. LAİKLİĞE YENİ YORUM Bin Ali döneminde jakoben bir devlet modeli ve çok katı bir laiklik yorumuyla idare edilen Tunus'ta, yeni anayasa çalışmaları halkın umudu oldu Hafta sonunda Tunus'ta gerçekleşen "Arap Baharı: Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın Geleceği" başlıklı uluslararası toplantıda, 2010 sonundan itibaren bölgede yaşanan olayların yol açtığı siyasal, sosyal ve ekonomik sonuçlar ele alındı. Toplantıya Arap ülkelerinden katılan uzmanların bazıları gerçekleşen olaylar için "devrim" kelimesini kullanmayı tercih ederlerken, bazıları da "halk hareketleri" ya da "isyan" demeyi tercih ettiler. Avrupalı uzmanların tercihi ise daha çok "rejim değişikliği" şeklindeydi. Olup bitenlerin akademik dilde nasıl niteleneceği konusunda tam bir uzlaşmanın olmaması bile, devam etmekte olan sürecin ne yönde gelişeceğinin belirsiz olduğunu çarpıcı biçimde göstermekteydi. MÜBAREK GİTTİ AMA... Toplantıda en hararetli konuşmalar ve tartışmalar Mısır konusunda yaşandı. Tahrir Meydanında 18 gün süren ve Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in koltuğunu terk etmesine yol açan gösterilere bizzat katılmış olan bir konuşmacı, "Maalesef işi yarım bıraktık. Evet, Mübarek'ten kurtulduk. Ama bu kez de yönetimi, ne zaman gidecekleri belli olmayan askerlere kaptırdık" diyerek, Mısır'daki siyasal tablo hakkında ipuçları verdi. Başlangıçta en önemli hedefleri Mübarek ve ailesinden kurtulmak olan reformcular, bugün bir an önce sivil yönetime geçilmesi için yine Tahrir Meydanını doldurmaya devam ediyorlar. Mısır'da yeni düzeni şekillendirmeye çalışan sivil toplum örgütlerinin ve gençlik kuruluşlarının çoğu, daha önce, Mübarek'in üstlerine saldığı polis ve istihbarat güçlerinden kurtulmak için sığındıkları orduyu hedef almış durumdalar. KAOS ORTAMI SÜRÜYOR Mısır'daki siyasi kaos iki önemli konunun netleşmemesinden kaynaklanıyor. Birincisi, parlamento seçimlerinin ne zaman yapılacağı. Mübarek devrildiğinde, Eylül ayında seçimlerin yapılacağını ilan eden askerler, bu tarihi ileri atmak için bazı manevralar yapıyorlar. İkinci belirsizlik ise, Yüksek Askeri Konsey tarafından hazırlanan geçiş dönemi Anayasası'nın yerini alacak yeni Anayasa'nın kim tarafından hazırlanacağı konusu. Tahrir Meydanı'ndaki gösteriler sırasında, ülkenin en güçlü muhafazakâr siyasal hareketi olan Müslüman Kardeşler'le işbirliği yapan Muhammed El Baradey liderliğindeki liberal gruplarla, küçük ama etkili biçimde teşkilatlanmış solcular, parlamento seçimlerinde muhafazakârların büyük çoğunluk elde etmesinden endişe ediyorlar. Zira yeni anayasayı hazırlayacak olan isimlerin yeni Meclis tarafından seçilmesi öngörülüyor. Bu durumda, hem yeni Anayasa'nın Müslüman Kardeşler'in kontrolünde hazırlanması, hem de yeni devlet başkanının, Müslüman Kardeşler'in içinden, ya da en azından onların desteklediği kişiler arasından seçilmesi söz konusu olacak. SİL BAŞTAN ANAYASA Yeni Mısır Anayasası'nın başta insan hakları, hukukun üstünlüğü, siyasal çoğulculuk, devletin din ve inançlara eşit mesafede olması gibi demokratik değerleri içselleştirmiş bir yapıya sahip olmasının, ancak Anayasa'nın hazırlık sürecine mümkün olduğunca çok kesimden temsilcinin katılmasıyla mümkün olabileceğini savunanlar, ağırlıklı olarak bir kesimin temsil edildiği bir parlamentonun "uzlaşmacı" olmaktan çok "dayatmacı" bir tavır içine girebileceği yorumlarını yapıyorlar. Yaklaşan Ramazan ayında, siyasal propaganda çalışmalarının dozunu artıracak olan Müslüman Kardeşler'in seçimlerden birinci olarak çıkacağından kimsenin şüphesi yok. Ama bu kez de Askeri Konsey'in yönetimde kalış süresinin uzayabileceğini düşünenler de var. ‘Arap baharı'ndan ‘Arap sonbaharı'na Tahrir Meydanında, Mübarek aleyhine yapılan gösteriler hâlâ sürüyor. TUNUS'TA LAiKLiK BiLMECESi "Arap Baharı"nın ilk halk hareketlerinin başladığı ve Devlet Başkanı Zeynelabidin bin Ali'nin devrildiği Tunus'ta da en güncel konu yeni Anayasa tartışmaları. Mısır'dan farklı olarak yeni Anayasa'nın hazırlanma takvimi daha belirgin; 23 Ekim'de Anayasa Meclisi seçimi yapılacak. Anayasa Meclisi tarafından, en geç 6 ay içinde hazırlanacak olan Tunus'un yeni Anayasası 2012 ortalarında yürürlüğe girecek. Tunus'taki anayasa tartışmalarının iki hararetli konusu var: Laiklik ve İsrail'le ilişkiler. Bin Ali döneminde jakoben bir devlet modeli ve çok katı bir laiklik yorumuyla idare edilen ülkede, yeni Anayasa'yla birlikte dini grupların siyasette meşru bir zemin bulmalarının ne ölçüde mümkün olacağı belli değil. Bin Ali rejimine karşı olmakla birlikte, ülkenin dini grupların yönetimine girmesinden endişe eden geniş bir kesim, Tunus'un Arap ve Müslüman kimliğine Anayasa'da atıf yapılmakla birlikte, laiklik uygulamasının sürmesinden yana tavır koyuyorlar. Bunu yaparken de, ülkedeki tüm dini grupları "selefi" olmakla itham ediyor ve siyasal alandan dışlamaya çalışıyorlar. SİYASET KIZIŞIYOR Diğer önemli tartışma konusu ise, İsrail'le ilişkilerin "normalleşmesi". "Yeni Tunus"un, İsrail dâhil olmak üzere, dünyadaki tüm ülkelerle dostane diplomatik ilişkiler kurmasından yana olan cılız bir kesime karşılık, büyük çoğunluk, Anayasa'nın Bağımsız Filistin Devleti'nden yana ve "Siyonist yönetime" mesafeli ifadeler içermesi gerektiği yönünde görüş bildiriyorlar. Bugünlerde Tunus'ta "siyasi etiketleme" modası almış başını, yürümüş durumda. Siyasi taraflar sık sık birbirlerini, "eski rejim taraftarı", "İsrail yanlısı" ya da "Selefi" olmakla suçluyorlar. Bin Ali'nin devrilmesinden itibaren hızlı bir dönüşüm yaşamaya başlayan Tunus'ta, önümüzdeki günlerde siyasi tartışmanın iyice kızışması bekleniyor. Baharda olduğu gibi, sonbaharda da Mısır ve Tunus'u son derece hareketli günler bekliyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.