NÜKLEER MUTABAKAT SONRASI SENARYOLAR

A -
A +
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi (P-5), Almanya ve İran arasında uzun süredir yürütülen nükleer enerji görüşmelerinde nihayet bir mutabakata varıldı. ABD Başkanı Barack Obama'nın "tarihî" olarak nitelendirdiği mutabakata göre İran ile muhatapları arasında en geç 30 Haziran'a kadar nihai anlaşma imzalanacak.
Özü itibariyle İran'ın nükleer silah elde etme ihtimalini tamamen ortadan kaldıran ve teknik boyutları çok ayrıntılı olan bu mutabakatın şüphesiz önemli siyasi sonuçları olacak.
İran açısından bakıldığında, her ne kadar İran hükümeti anlaşmanın Batı'ya karşı kazanılmış bir zafer olduğu propagandasını yapsa da, ortada "zafer" ya da "hezimet" olarak değerlendirilecek bir durum yok; uluslararası bir uzlaşma var. Ama Şah döneminden beri nükleer konu İran iç siyasetinde öylesine istismar edildi ki, bugün İran'ı yönetenlerin devrime hâlâ yürekten inanan kitlelere ve genel olarak İran halkına, neden nükleer silah yapmaktan vazgeçtiklerini anlatmaları sanıldığı kadar kolay değil. Çünkü "nükleer bir güç" olmak son 40 yıldır İran'ın en önemli hedeflerinden biriydi. İsrail'in nükleer silahlara sahip olmaya devam ettiği bir ortamda, ekonomik yaptırımların ortadan kalkmasının meydana getireceği rahatlama geniş bir kitleyi ikna etmeye yetmeyebilir. Bu ise İran içinde ciddi bir yönetim bunalımını tetikleyebilir.
Diğer yandan, İran'ın Batı dünyasıyla önce ekonomik, ardından da siyasi ilişkilerinin gelişmeye başlaması ülke içinde reform yanlısı muhalefeti cesaretlendirebilir. Dışa daha açık İran, ister istemez ülke içinde siyasi reformlar yapmaya yönelebilir. Bu durum da, ülkede yine bir rejim bunalımını tetikleyebilir. Kaldı ki, nükleer anlaşmayı destekleyen dinî lider Ali Hamaney sonrasında bu makama kimin geleceği konusunda yaklaşık 5 yıldır ülke içinde giderek büyüyen bir çekişme söz konusuyken, nükleer konunun içeride istismar konusu olmaya devam etmemesi sürpriz sayılır.
Nükleer enerji ihtirasları dizginlenmiş ve dolayısıyla nükleer silah yapma ihtimali tamamen ortadan kalkmış İran'ın Orta Doğu'da bundan böyle nasıl bir siyaset takip edeceği ise ayrı bir tartışma konusu. Size de garip gelmiyor mu? İran bir yandan ABD'nin lojistik destek verdiği Yemen operasyonunda Suudilerin hedef aldığı Husileri perde gerisinden desteklemeye devam ederken, diğer taraftan da ABD ile nükleer konularda anlaşmaya varıyor. Bu iki konunun birbirinden çok farklı olduğunu düşünemeyiz. Son tahlilde iki konu da İran'ın bölgesel güç olmasıyla doğrudan ilgili.
Bu durumda İran'ın Orta Doğu'daki pozisyonuna ilişkin üç farklı senaryo öne çıkıyor:
Birincisi, geçen haftaki yazımda da dikkatleri çekmeye çalıştığım Suudi Arabistan ve müttefikleriyle İran arasında mezhep temelli bir çatışma senaryosu. Kanaatimce, nükleer mutabakat bu ihtimali azaltmadı, aksine artırdı.
İkinci senaryo, İran'ın Suriye ve Irak'ta etkinliğine ABD ve AB tarafından muvafakat edilmesi karşılığında, İran'ın Yemen ve Körfez ülkelerindeki Şiileri destekleme ve kışkırtma politikasından vazgeçmesi. Bölgede süratli bir yumuşama dönemine girilmesi. Bu iyimser bir senaryo.
Üçüncüsü senaryo ise tıpkı Nixon dönemindeki gibi, ABD'nin aynı anda hem Suudi Arabistan hem de İran'la yakın ilişkiler kurarak, Körfez bölgesini bu iki güç üzerinden denetlemeye çalışması. Ama ne günümüzde, o ilişkiyi mevcut kılan dinamikler mevcut, ne de İsrail'in böyle bir senaryoyu kabullenmesi mümkün.
Aklın yolu bir: Orta Doğu'da kalıcı bir barışın tesisi gerçekten isteniyorsa, bunun için bölgedeki tüm ülkelerin katılacağı kapsamlı bir Orta Doğu Barış Süreci başlatılmalı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na benzer bir örgütün Orta Doğu'da kurulması ihtimali bugün için çok uzak. Bunun için üç ön şartın gerçekleşmesi gerekli:
1-Bağımsız ve egemen Filistin devletinin kurulması.
2-Bölge ülkelerinin tümündeki kitle imha silahı kapasitelerinin yok edilmesi.
3-Bölge halklarının demokratik ve insani haklarının güvence altına alınması.
Belki güç ama imkânsız değil...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.