Kıbrıs sorunu önümüzdeki kış çözülür mü?

A -
A +

KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı seçim kampanyası sırasında, seçildiği takdirde GKRY Lideri Nikos Anastasiadis ile yeni bir görüşme süreci başlatacağını vadetmişti. Öyle de yaptı. El sıkışan iki liderin verdiği karar doğrultusunda müzakere ekipleri iki haftalık aralarla periyodik olarak görüşmeye başladılar.

Kıbrıs görüşmelerinin yeni safhasının başlangıcında evvela 15 Mayıs'ta iki önemli konu üzerinde anlaşmaya varıldı. Buna göre, Rum Kesimi KKTC topraklarında yer alan 28 mayın tarlasının haritasını KKTC'ye vermeyi taahhüt etti. KKTC ise, Rum tarafından geçişlerde vize formu doldurulması uygulamasını sonlandırma kararı aldı.

28 Mayıs'ta bir kez daha bir araya gelen Akıncı ve Anastasiadis bu defa beş maddelik bir Güven Artırıcı Önlemler Paketi üzerinde anlaşmaya vardıklarını açıkladılar.

Söz konusu maddeler şöyle:
-Gazimağusa ve Lefke'de yeni sınır kapılarının açılması.
-İki tarafta faaliyet gösteren cep telefonu şebekelerinin entegre edilmesi.
-KKTC ve GKRY elektrik şebekelerinin birleştirilmesi.
-Aynı frekanslar üzerinden yayın yapan Türk ve Rum radyo ve televizyonlarının karışmaması için ortak frekans düzenlemesi yapılması.
-Türk ve Rum tarafında ortak "toplumsal cinsiyet eşitliği komitesi" kurulması.
Görüşmeleri yakından takip eden Kıbrıs uzmanlarının çoğunun "çok iyi bir başlangıç" şeklinde nitelendirdikleri bu güven artırıcı önlemler henüz tam olarak yürürlüğe girmemişken, Anastasiadis'in 4 Haziran'da toplanan Rum Ulusal Konseyi'nin görüşüne sunduğu "yeni" bazı önlemler bir gün sonra GKRY basınına sızdırıldı. Anastasiadis'in "güven artırıcı" olarak ifade ettiği yeni önerileri şunlar:
-Baf Kapısı'nda serbest ticaret bölgesinin oluşturulması. Böylece Lefkoşa'nın-Türk ve Rum belediyeleri arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi.
-Araç girişi için Kaymaklı bölgesinde yeni bir sınır kapsının açılması.
-Pedeiu parkındaki hattın genişletilmesi,
-Kaymaklı, Derinya, Pomos, Kato Pirgo, Lefke, Erenköy, Potamos kapılarının açılması,
-Çeşitli dinî kurumların birbirlerine bağlanabilmesi için Baf Kapısındaki Viktoria Sokağı'nın açılması.
-Maraş'ın Rumlara iadesi süreci kapsamında bölgesindeki binaların değerlendirilmesi için uzmanların çalışmaya başlamaları.
-Kıbrıslı Türklerin her cuma Güney'deki Hala Sultan, Kıbrıslı Rumların da Kuzey'deki St. Barnabas Kilisesini ziyaret etmelerinin kolaylaştırılması.
-Ara bölgedeki askerî birliklerde azaltmaya gidilmesi ve mayınların temizlenmesi.
-Karşı otoriteye ait topraklarla çevrili alanlarda (enklav) yaşayan kişilerin hayat şartlarının kolaylaştırılması.
-Yaşlıların bulundukları bölgelerden tedaviye kolay ulaşımlarının sağlanması,
-Kültürel mirasın korunması ve kurtarılması için teknik kurulların güçlendirilmesi.

Böylece son 20 gün içinde toplam 19 madde ortaya atılmış oldu. İlk 7'sinden farklı olarak, Anastasiadis'in Rum Ulusal Konseyi'ne sunduğu teklifler içinde hem KKTC'de hem de Türkiye'de ciddi endişeler doğuracak bazı hususlar olduğu açık. Maraş'ın Rumlara verilmesi ya da verilecekse hangi şartlarda verileceği konusunda kesin bir karara varmış gibi, şimdiden binaların değerlerinin hesaplanmaya başlaması ilk bakışta pek anlamlı gelmiyor. Ara bölgedeki asker sayısının azaltılması önerisinin, Kuzey'in tamamen askersizleştirilmesi gibi, GKRY'nin uzun zamandır açıkça dile getirdiği hedefe yönelik bir ön girişim olduğu kuşkusu su yüzüne çıkıyor. Hepsinden önemlisi, gizli nitelikli bir kurula sunulan tekliflerin, daha üzerinden 24 saat geçmemişken basına sızdırılması, GKRY'de çözümü gerçekten isteyen güçlü bir iradenin varlığını elbette sorgulamaya açıyor. Bu da ilk anda iki tarafa da hakim olan iyimserliğin yerini süratle kuşkulara bırakmasına sebep oluyor.

Daha önceki görüşme süreçlerinde de benzer durumlar yaşanmıştı. Her seferinde -belki de gerçekten samimi duygularla- taraflar "bu kez sonuca ulaşacağız" diyerek masaya oturmuşlardı. Ve yine her seferinde, iş gelip de toprak ve mülkiyet meselelerine gelip dayandığında, hızlı başlangıçların yerini hızlı yavaşlamalar aldı. Sonunda da taraflardan birinde yeni cumhurbaşkanlığı seçimi tarihi geldi dayandı. Çoğu görüşme, "Şu seçim bir geçsin de; sonra bakarız" denildiği noktada zaten çoktan başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Üstelik bu kez, Kıbrıs sorununun çözümü ne BM'nin, ne de AB'nin öncelikli konuları arasında yer alıyor. Türkiye'den ya da Yunanistan'da da taraflar üzerinde herhangi bir çözüm baskısı yok. Annan Planı'na bile "hayır" demiş ve buna rağmen AB'ye üye olmuş GKRY halkının da çözümü olmazsa olmaz görmediği ortada.

Yine de Akıncı ve Anastasiadis'in gerçekte ne yapabileceklerini tam olarak kestirmek için 2-3 güven "güven artırıcı" önlemin daha masaya konulmasını beklemek lazım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.