Anketlere göre Trump kazanırsa sürpriz olur

A -
A +
Donald Trump’ın kazandığı 2016 ABD başkanlık seçiminde 138 milyon Amerikalı oy vermişti. Bu toplam seçmen sayısının yaklaşık %58’ine tekabül etmekteydi. Önümüzdeki salı günü yapılacak seçimde yaklaşık 240 milyon seçmenin oy vermeye hakkı var. 30 Ekim itibarıyla 80 milyondan fazla kişi erken oy verme işlemini tamamlamış durumda. Bu rakam dört yıl önce verilen oyların yarısından fazlasını oluşturuyor. Şayet kamuoyu yoklamaları doğru çıkarsa, salı günü sandığa bizzat giderek oy vereceklerle birlikte, seçimde oy verme oranının %65’e erişmesi bekleniyor. Bu ise yüz yıldır ABD seçimlerinde görülmemiş bir oran. Oy verenlerin oranındaki bu rekor artışın kime yarayacağını kestirmek kolay değil.
Anketlerin tamamında ibre hâlâ Biden’ı gösteriyor. ABD medyasında hem toplam oyların, hem de ikincil seçmenlerin fazlasını Demokrat adayın alacağı yönünde neredeyse mutabakat var. Ama Trump ve kampanya ekibi öyle düşünmüyor. Pandemi sebebiyle salı gününü beklemeden erken oy verenlerin çoğunluğunun kendilerini tercih edeceğini iddia ediyorlar.
Trump’ın seçimi kazanacağını iddia edenler üç unsuru öne çıkarıyorlar:
1-Salgına rağmen Amerikan ekonomisi Obama’nın 8 yıllık iktidarındakinden daha iyi durumda. ABD tarihinin en iyi GSMH rakamına ulaşıldı.
2-COVID-19’a yakalananların sayısı artıyor ama ölüm oranı düşüyor. Demek ki, Trump’ın sağlık politikası başarılı.
3-Trump’ın şiddet olaylarına karşı tavizsiz tutumu sıradan Amerikalının can ve mal güvenliğini sağladı.
Biden ve kampanya ekibinin öne çıkardığı husus ise Trump’ın sağlık politikalarının başarısız oluşu. Başkanı başlangıçta salgını önemsememekle ve gerekli tedbirleri zamanında almamakla itham eden Demokratlar, ortalama Amerikalının hayat şartlarının İkinci Dünya Savaşı yıllarından beri en kötü seviyede olduğunu dile getiriyorlar.
Dış politika, her iki aday açısından da seçim kampanyasında en az üzerinde durulan alan oldu. Adayların kampanya sayfalarına bakıldığında, küresel terörle mücadele ve ABD ordusunun ülke dışındaki askerî varlığı gibi konularda net bir ayrım söz konusu değil. Trump’ın açıkça düşman ilan ettiği Çin’e karşı Biden’ın bakışı özü itibarıyla aynı. Biden’ın farklılığı, Çin’in doğrudan hedef alınarak değil, diplomatik görüşmeler yoluyla dizginlenebileceğinden ibaret. Zaten Biden’ın dış politikadaki temel vurgusu, uluslararası iş birliğine geri dönülmesi. "Amerika’yı yeniden büyük yapacağım" derken Başkan Trump’ın ABD’yi dünyada yalnızlaştırdığını savunan Biden, başta COVID-19’la mücadele olmak üzere birçok konuda ABD’yi küresel liderlik sorumluluklarından uzaklaştığını iddia ediyor. ABD’nin NATO’daki müttefiklerini karşısına almasının büyük bir yanlış olduğunu belirten Biden, ülkesinin maruz kaldığı güvenlik tehditlerinin müttefiklerle daha sağlıklı ilişkiler kurmaktan geçtiğini ifade ediyor.
Müttefiklerle ilişkiler söz konusu olduğunda tabii ki, Biden’ın Türkiye’ye bakışı da akıllara geliyor. Başkanlık münazaralarında hiç gündeme gelmemiş olsa da Biden’ın Türkiye’yle ilişkilere olumsuz yaklaştığını daha önceki açıklamalarından biliyoruz. ABD’nin Suriye’de PKK’nın uzantılarını destekleme kararı Biden’ın başkan yardımcısı olduğu Obama döneminde alınmıştı. Trump döneminde Pentagon bu politikayı devam ettirdi. Biden başkan olursa bu politika değişmeyecek. 15 Temmuz hain darbe girişimi yine Obama iktidardayken gerçekleşmişti. Biden’ın ekibinde FETÖ mensuplarıyla geçmişte yakın ilişkiler kuran ve onların ABD’deki varlıklarını yasal hâle getiren kişiler olduğu aşikâr. Biden aynı zamanda Doğu Akdeniz’de Yunanistan-GKRY çizgisine yakın bir duruşa sahip.
Trump yeniden seçilirse İran’a yönelik yaptırımları daha da sertleştireceği sinyalini verirken, Biden başkan olursa İran’la nükleer anlaşmaya yeniden dönülebileceğini söylüyor. İsrail’in Arap ülkeleriyle ilişkilerini düzeltmesini Başkan Trump büyük bir başarı olarak dile getiriyor. Biden ise İsrail’i doğrudan karşısında almaktan imtina ederken, Filistin meselesinde Obama-Clinton dönemindeki siyasete geri dönülmesinden yana olduğu izlenimini veriyor.
Trump’ın başkanlığı sırasında Rusya’ya sert yaptırımlar uygulanmış ama Trump, Putin ile ilişkilerini dengede tutmaya çalışmıştı. Biden iktidara gelirse ABD-Rusya ilişkilerinde kötüleşme yaşanacağı ve Moskova’ya uygulanan yaptırımların daha da sertleşeceğini söyleyebiliriz. Bu yönüyle, S-400'ler Biden’ın Türkiye ile ilişkilerinde gündemde tutacağı bir konu olmaya aday.
Anketler Biden’ın kazanacağını, Trump’ın bir dönem daha koltukta kalmasının sürpriz olacağını söylüyor. Fakat geleneksel olarak sandığa gitmeyen milyonlarca muhafazakâr Amerikalının, erken oy verme imkânını kullanarak bu kez oy vermesi belki de Trump’ın işine yarayabilir. Şayet 20 yıl önceki Bush-Gore kapışmasındakine benzer bir mahkeme süreci yaşanmazsa, ABD’nin yeni başkanı çarşamba sabahı belli olacak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.