PİRİ REİS’İN İDAMININ ARKA PERDESİ

A -
A +
Altın Çağ’ın parlak denizcisi Piri Reis, donanmasını Basra’da bırakıp iki gemisiyle Mısır’a geldi. İşte bu an, yıldızın söndüğü andır...     XVI. asrın kudretli denizcileri Portekizliler, dünya çapında bir büyük sömürge imparatorluğu hayalinde idiler. Yavaş yavaş Arabistan, Hindistan ve Malaya sahillerinde yerleşmeye başlıyorlardı. Buradaki Müslümanlar, Osmanlı halifesinden yardım umuyordu. Bu sebeple kurulan Hind Kaptanlığı’na 1547’de Piri Reis getirildi. 1538’de fethedilen, ama 1548’de Portekizlilerin eline geçen Aden’i kurtardı. Burası stratejik bir yerdi. Nitekim XIX. asırda buraya İngilizler çöreklenecektir. Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle, Basra Körfezi'nin girişine hâkim Maskat ile içine hâkim Hürmüz adasını elinde tutan Portekizlilerin üzerine 30 gemisiyle yürüdü. Burada Portekiz hâkimiyetinin kırılması gerekiyordu ki, hem Basra Körfezi’nde Osmanlı hâkimiyetinin selâmeti, hem de Hindistan ve Malaya Müslümanlarının emniyeti temin edilmiş olsun.   Yıldızın söndüğü an   Piri Reis, 45 senedir Portekizlilerin elinde bulunan Maskat’ı 1551’de alıp, 70 kadırgalık Portekiz donanmasını yenerek kumandanını esir etti. Kalanların sığındığı Hürmüz adasını kuşattı ise de alamadı; ancak Frenklere yardım ettiler diye şehri yağmalattı. Parlak ve meşakkatli bir seferle Katar, Bahreyn ve Kuveyt’i fethetti. Basra’ya gelip Vâli Kubad Paşa’dan yardım istedi. Kubad Paşa yardım etmediği gibi, kendisini halka zulüm ile suçladı. Bu arada kürekçilerinin bir kısmı firar etti. Piri Reis, valinin kendisini tevkif edeceğini düşündü. Portekiz donanmasının Körfez'i kapatmak üzere yaklaştığını duyarak mahsur kalmamak için donanmasını bırakıp üç gemiyle denize açıldı. Bunlardan biri Bahreyn’de kayalıklara çarparak battı. İki gemisiyle Süveyş’e, oradan Mısır’a geldi. İşte bu an, yıldızının söndüğü andır. Bir yandan Kubad Paşa, bir yandan Mısır Vâlisi Dukaginzade Mehmed Paşa vaziyeti İstanbul’a bildirdi. Piri Reis zindana atıldı. Burada 1554 senesinde idam edildi. Hind Kaptanı, ne Mısır valisine, ne kaptan-ı deryaya bağlı olup, doğrudan padişaha hesap verdiği için idam hükmü Divan-ı Hümayun tarafından çıkarılmıştır. Çoluk çocuğu olmadığından dolayı muazzam serveti hazineye intikal etmiştir.   Hesabı sorulur   Vakanüvislere göre Piri Reis’in idam edilme sebebi, düşmanın kendisine takdim ettiği “ağzına kadar altın dolu fağfur kavanozlar” mukabili kuşatmayı kaldırması ve donanmasını geride bırakarak kaçmasıdır. Basra ve Mısır Valisi’nin raporlarının ardından donanmanın Portekizlilere kaptırıldığı şâyiası İstanbul’a ulaşmış, Piri Reis aleyhinde bir hava esmeye başlamıştır. O zamana kadar ciddi bir mağlubiyet yaşanmadığı için, gelen haberler payitahtı dehşete düşürmüştür. Denizciliğe layık olduğu kıymeti göstermediği söylenen Rüstem Paşa da Piri Reis’e sahip çıkmamıştır. Osmanlı denizcileri için gemi, âdeta mukaddes bağlarla bağlanılan bir şeydir. Her kaptan, “Bana emanet edilen geminin hesabı sorulur” hissiyatı içindedir. Donanmayı geride bırakması, Piri Reis’in millî vicdanlardaki itibarını muhtemelen düşürmüştür. Üstüne bir de rüşvet aldığı iddiası üstüne tuz biber ekmiştir.   Sebebi ne ola ki?   Piri Reis gibi bir büyük denizcinin haklı bir sebep olmadan donanmasını bırakıp dönmeyeceği bellidir. Nitekim Portekizliler ağzına kadar ganimet malıyla dolu gemilerin yolunu bekliyorlardı. Bu sebeple düşmanla muharebeyi tehlikeli bulmuştu. Kaldı ki rüşvet alacak olduktan sonra masallardaki gibi fağfur kâselere ihtiyaç yoktu. Piri Reis 80 yaşında idi ve zaten çok zengindi. Olsa olsa bu meblağı haraç olarak almıştı. Piri Reis’in Hürmüz’de fazla oyalanmamasının stratejik sebepleri olabilir. Bir kere burayı, Kızıldeniz ağzındaki Bâbülmendeb gibi elde tutmak kolay değildir. Çünki Boğaz'ın karşısı İran topraklarıdır. Karadeniz’i, Kızıldeniz’i, Ege’yi, hatta Akdeniz’i Türk gölü hâline getiren Osmanlılar, Basra Körfezi için aynı şeyi yapamazdı. Muhasaranın kaldırılma sebebi, büyük ihtimalle daha güçlü bir düşman donanmasının yaklaşması ve fırtınada Osmanlı gemilerinin bazısının hasar görmüş olmasıydı. Nitekim az sonra buraya büyük bir Portekiz donanması gelmiş; Piri Reis’in yerine tayin edilen Murad Reis, bunlarla yenişemeyip bir mikdar zayiatla geri dönmüş ve bu yüzden azledilmişti.   Ender yetişir vücut   Bazıları Kubad Paşa’nın Maskat fethinde elde ettiği ganimetleri kıskanıp bunlardan hisse istediğini, alamayınca da Piri Reis’e hasım kesildiğini söyler. Anne tarafından Osmanlı ailesine mensup Mısır Valisi’nin de Piri Reis’in kendisini gölgede bırakmasından korktuğu tahmin edilebilir. Piri Reis için Maktul İbrahim Paşa’nın adamı yakıştırması bile yapılmıştır ki, Paşa ile alakası, Kitab-ı Bahriye’nin padişaha takdiminde aracı olmaktan ibarettir. Kâtib Çelebi, Tuhfetülkibar kitabında der ki: “Piri Reis’in katlinin nâhak yere olduğu bilahare meydana çıkmıştır. Esbabı çok ise de, başlıcaları Makbul İbrahim Paşa’nın adamı olması, ikincisi Kubad Paşa’ya para yedirmemesi gibi o zamanın rezaletine kurban gitmiş çok ender yetişir bir vücuttur.”   Parlak sayfada bir leke   Tarihçiler bunu Kanuni Sultan Süleyman’ın parlak asrını lekeleyen birkaç hadiseden biri olarak görürler. Ancak Kanuni Sultan Süleyman, şunun bunun sözüyle, aslı astarı olmayan iddialarla ceza verecek biri değildir. Birkaç sene evvel kendisinden çok güçlü Safevî ordusuna mağlup olan, ama Erzurum’u kurtarabilen İskender Paşa’yı “Berhudar olasın. Sen İran ordusunun dengi değildin. Ancak bu kadar olur. Sen elinden geleni yaptın” diyerek teselli eden Kanuni Sultan Süleyman, neden Piri Reis’i idam ettirmiştir? Hâdisenin bütün safahatından ve Piri Reis’in fikirlerinden bugün haberdar değiliz. Bu sebeple bir tarafı itham etmek kolay değildir. Ancak bu, Piri Reis’in büyük bir kayıp olduğu hakikatini değiştirmez.   KutuZarif bir adam   Piri Reis, aslen Karamanlı bir Türk idi. Gelibolu’da doğdu. Amcası Kemal Reis’in yanında yetişti. Çocuk yaşta seferlere katıldı. Akdeniz’de gezmediği sahil, liman ve ada kalmamıştır. 25 yaşında kaptan oldu. Navarin’in Venediklilerden alınma müjdesini İstanbul’a götürdü ve Sultan II. Bayezid’in huzuruna çıktı. Gelibolu açığında gemisi batan ve boğularak ölen amcasından sonra Oruç Reis’in, sonra da Hızır Reis’in yanında çalıştı. Mısır’ın fethinde bulundu. Makbul İbrahim Paşa Mısır teftişine giderken bindiği geminin süvarisi Piri Reis idi. Paşa, bilgi ve zekâsına hayran kaldığı Piri Reis’i müşavir olarak istihdam etti. Dönüşte de kendisini Sultan Kanuni’ye medhetti. 1547’de Hind Kaptanı tayin edildi. Barbaros Hayreddin Paşa, Muradî’ye imla ettirdiği Gazâvât-ı Hayreddin Paşa kitabında Piri Reis’i “Çok söz anlar, zarif, umera kapılarının usul ve kaidelerinden haberdar” biri olarak vasıflandırır.   KutuEn doğru harita   Sultan Kanuni’nin Altın Çağı’nda yaşamış en mühim şahsiyetlerden biri olan Piri Reis, coğrafya ve kartografya âlimiydi. Daha ziyade Kitab-ı Bahriye adlı coğrafya eseri ile herkesi hayranlıkta bırakan 1513 ve 1528 tarihli iki haritası sayesinde tanınmıştır. 1521’de tamamladığı Kitab-ı Bahriye, Akdeniz ve adalarını bütün teferruatıyla gösteren yüzlerce haritadan müteşekkil bir kitaptır. Mukaddimesi Muradî tarafından Piri Reis’in ağzından nazma çekilmiştir. O zaman insanlığa biraz yabancı olan Atlas Okyanusu’nun da haritasını yapmış; Grönland’dan Florida’ya kadar sahilleri çizerek Amerika’dan bahsetmiş ve dünyanın yuvarlak olduğunu açıkça söylemiştir. Çizdiği Avrupa haritası, 1528’de Avrupalılarca çizilen haritadan bile mükemmeldir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.