AT BİNENİN KILIÇ KUŞANANIN

A -
A +
Osmanlılarda padişahın kılıç kuşanması, Avrupa hükümdarlarının taç giyme merasiminin muadilidir.
 
Osmanlı padişahının cülûsunu (tahta çıkışını) sembolize eden ilk merasim biat ise, ikincisi kılıç alayıdır. Osmanlı tarihinin en mühim ve bir o kadar da ihtişamlı merasimlerden biri olan kılıç alayında, padişah kılıç kuşanır ve hükümdarlığı resmen ilan olunur. Bu merasim, Avrupa hükümdarlarının taç giyme merasiminin bir cihetle muadili sayılabilir.
Hazret-i Peygamber, kumandan tayin ettiği zatlara kılıç kuşatırdı. Abbasî halifeleri tahta geçince, Resulullah’a ait kılıcı kuşanır; sultanlara da kılıç kuşatırlardı. Niğbolu zaferi üzerine Abbasî halifesinin gönderdiği kılıcı, Yıldırım Sultan Bayezid, Emir Sultan eliyle kuşanmıştır.
Hem dinî, hem de siyasî ciheti bulunan merasim iki safhada icra edilir. Birincisi; merasimin yapıldığı yere kadar gelişi ihtiva eden kılıç alayı; ikincisi ise mukaddes emânetlerden olan kılıçlardan birinin kuşanma safhasıdır. Buna taklîd-i seyf denir ki kılıç kuşatma demektir.
AT BİNENİN KILIÇ KUŞANANIN
 
El-Muzaffer Dâimâ
 
Rivayete göre, Ertuğrul Gâzi, topladığı arazi vergisinden hissesine düşen miktarı vermek üzere oğlu Osman Bey’i her sene Konya’daki Selçuklu Sultanı’na gönderirdi, Ertuğrul Gazi’nin vefatından sonraki bir gidişinde, Sultan'ın Moğollar tarafından esir edildiğini öğrendi. Konya’da bir taht buhranı yaşanıyordu. Halk, beldenin en büyük âlimi sıfatıyla Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled’e biat etmişti.
On sekiz gün bu makamda kalan Sultan Veled, sarayın merdivenlerinde karşılaştığı bu yiğit gence istikbali görürcesine dua edip kılıç kuşatmıştı. Tarihçiler, kılıç kuşanmanın mâzisini buna dayandırır. İşte bu ananeden dolayıdır ki, ekseri Konya Mevlevî Dergâhı’nın aynı zamanda Mevlânâ soyundan gelen şeyhi, yeni padişaha kılıç kuşatır.
Çelebi Sultan Mehmed’in Edirne’deki vefat haberi üzerine oğlu Şehzâde Murad, sancakbeyi bulunduğu Amasya’dan Bursa’ya geldiği esnada, ulemâ ve eşraf tarafından şehir dışında karşılandı. Karşılamaya gelenler arasında dedesi Yıldırım Sultan Bayezid’in damadı Emir Sultan hazretleri de vardı. Emir Sultan, “el-muzaffer dâimâ” ile biten bir duadan sonra yeni padişaha kılıç kuşattı. Bu “el-muzaffer dâimâ” ibaresi, Sultan II. Murad’dan itibaren bütün padişahların tuğrasında yer almıştır.
 
Cülûs yolu
 
Kılıç kuşanma merasimi, İstanbul’un fethinden sonra teberrüken, yani bereket umularak, Eyüb Sultan semtinde, Mihmandar-ı Resulullah, yani “Hazret-i Peygamber’i misafir eden” sıfatıyla anılan Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyüb el-Ensârî’nin türbesinde icrâ olunmuştur. 
Eyüb Sultan hazretleri, Hazret-i Muaviye devrinde katıldığı İstanbul muhasarası esnasına burada vefat etmişti. Kabri, XIII. asırdaki Haçlı istilası sırasında kaybolmuştu. Fetihten sonra Akşemseddin hazretleri tarafından keşfedilmiş; Sultan Fatih üzerine türbe ve yanına da câmi yaptırmıştı. Zelzelede yıkılan câmi ve türbeyi Sultan III. Selim tekrar yaptırmıştır.
Tahta çıkan her yeni hükümdar, cülûsundan birkaç gün sonra büyük bir alayla, bazen karadan, bazen de deniz yoluyla Eyüb’e gider. Bugün cülûs yolu diye bilinen yolda, muayyen bir yerde atından iner; yürüyerek türbeye gelir. Bu esnada alayın önünde buhurlar yakılır; dualar edilir.
Yeni padişaha Hazret-i Peygamber’e, Hazret-i Ömer’e, Hâlid bin Velid’e, Osman Gâzi’ye veya Yavuz Sultan Selim’e ait kılıçlardan bir veya ikisi kuşatılır.
AT BİNENİN KILIÇ KUŞANANIN
 
Utanıyormuş
 
Bu vazifenin tevdi edildiği kişi her zaman aynı olmamıştır. Peygamber soyundan gelenlerin mümessili olan nakibüleşrafşeyhülislâmhâce-i sultanî veya Mevlânâ soyundan Konya Mevlevî tekkesi postnişini çelebi efendinin kılıç kuşattığı vâkidir.
Sultan II. Bayezid’e Eyüb’de nakibüleşraf, yani Peygamber soyundan gelenlerin mümessili kılıç kuşatmıştır. Sultan I. Ahmed’e şeyhülislâm Ebü’l-Meyâmin Mustafa Efendi kılıç kuşatmıştır. Sultan I. Mustafa, II. Osman, IV. Mehmed, II. Süleyman, III. Selim, I. Abdülhamid, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid’e şeyhülislâm; Sultan II. Ahmed, III. Osman, I. Mahmud, IV. Mustafa ve II. Mahmud’a nakibüleşraf;  Sultan III. Mustafa ile I. Abdülhamid’e her ikisi kılıç kuşatırken; Sultan III. Ahmed’e nakibüleşraf, silahtar ve yeniçeri ağası beraberce kılıç kuşatmıştır. Sultan IV. Murad’a hocası Üsküdarlı şeyh Aziz Mahmud Hüdâî kılıç kuşatmıştı.
Sultan Reşad’a Konya Mevlevî şeyhi Abdülhalim Çelebi kılıç kuşatmıştı. Son padişaha da kuşatmayı umuyordu. Ama bu kimse Meşrutiyet’in ilanından sonra Sultan Abdülhamid’e protesto telgrafı göndererek, “Ceddimin sana kılıç kuşatmasından dolayı utanç duyuyorum” diye telgraf çekmişti. Bunun için, Konya çelebisini Sultan Vahîdeddin kabul etmedi; o sırada İstanbul’da sürgün bulunan Libyalı kahraman Şeyh Ahmed Sünûsî’ye kılıç kuşattırdı.
Tek bir padişah için kılıç alayı yapılmamıştır. 1876’da 93 gün saltanat süren Sultan V. Murad, kılıç alayı yapılamadan rahatsızlanmış; tahttan indirilmiştir.
 
Edeb ve nizam
 
Kılıç alayı için Eyüb’e hareket büyük merasim hâlinde yapılır. Devlet erkânı resmî elbiseleriyle saraya gelirler, önceden top arabaları, topçu, cebeci ve yeniçeri ocakları iki sıra hâlinde dizilip padişahı bekleyerek geçişini seyrederler. Daha sonra alay bir nizam içinde Eyüb’e gelir. Padişah iskeleye yanaştığında, sadrazam, şeyhülislâm ve diğer devlet erkânı karşılar ve selâmlar.
Öğle namazını müteakip Hazret-i Hâlid’in türbesine gelinir. Padişah edeb ile türbeye girdikten sonra sadrazam, şeyhülislâm ve yeniçeri ağasını yanına davet eder; Feth suresi okunduktan sonra şeyhülislâm duaya başlardı. Padişah iki rek’at namaz kılar. Kuşatılacak kılıcı hürmetle öptükten sonra bu işle vazifelendirilen zât tarafından beline kuşatılır.
Bundan sonra padişah merasime katılanlara selâm vererek mekândan ayrılır. Dönüşte padişah türbeleri ziyaret edilerek saraya gelinir. Yolda yeniçeri kışlasını ziyaret edip, 61. orta (bölük) odabaşısının takdim ettiği şerbeti içip, içini altınla doldurmak âdettir.
Bu merasim sebebiyle Eyüb’de kesilen 40-50 veya daha fazla koyun, civardaki fakirlere dağıtılır; merasime katılan herkese ihsanda bulunulur. Merasim, önceleri aleni yapılırken, sonraları daha mahdud topluluk içinde icra edilmiştir.
AT BİNENİN KILIÇ KUŞANANIN
 
Emr-i ilahîdir
 
Anane icabı, kılıç alayı yapılmadan padişah Cuma selâmlığına çıkmazdı. Sultan III. Selim salı günü cülûs ettiği hâlde, kılıç alayının yedi gün sonra pazartesi gününe bırakılması icab etmişti. Aradaki cuma gününde padişahın dışarı çıkmayacağı zannedilmişti. Fakat genç hükümdar, “Kılıç kuşanma merasimi, padişahların ananesidir ve ferâizi îfâ (farz olan cuma namazını kılmak) emr-i ilâhîdir” diyerek ananeyi bozmuş; cuma namazını Ayasofya Câmii’nde kılarak selâmlık alayını evvel yaptırmıştı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.