Erdoğan’ı devirmek isteyenler ittifakı!

A -
A +
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi AK Parti 15 yıldır iktidarda.
Bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat Darbesine milletin verdiği muazzam tepkiyle, geldi.
Millî iradenin toplum mühendisliğine ve siyasete gayrimeşru müdahalelere galip geldiğinin açık göstergesi olarak geldi.
Aynı millet 15 Temmuz darbe girişiminde de iradesine sahip çıktı ve demokratik seçimler dışındaki iktidar değişimlerine geçit vermeyeceğini ispatladı.
Siyasetin doğası gereği, Erdoğan’ı ve partisini iktidardan devirmek isteyen muhalifler de ortaya çıktı. Bu çok doğaldır. Her ülkede iktidarı devirip onun yerini almak isteyen muhalefet partileri olur. Bu muhalefet partilerinin halkın gönlünü kazanıp iktidara gelme ihtimalleri ise iktidardaki partilerin kendilerine çekidüzen vermelerini sağladığı için demokrasinin en büyük zenginliğidir.
Buraya kadar her şey normal…
Ancak Erdoğan ve AK Parti’yi devirmek isteyenler ittifakında bir sorun var.
Bu ittifakın üyelerinde sorun var.
Yöntemlerinde sorun var.
Kimler var bu ittifakın içinde?
Türkiye’deki muhalefet partileri var ki, yukarıda altını çizdiğimiz gibi bu doğaldır.
Başka kimler var?
FETÖ, PKK, DEAŞ ve diğer terör örgütleri var.
Bu örgütlerin en azından bir kısmını ve onların yaptığı darbe girişimini destekleyen ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda, Avusturya ve daha birçok Avrupa ülkesi var.
Batı medyasının neredeyse tamamı bu ittifakın içinde… CNN, BBC, Washington Post, New York Times, Guardian, Frankfurter Allgemeine Zeitung ve tabii ki Erdoğan’a duyduğu nefret çoğu zaman cinnete dönüşen meşhur der Spiegel dergisi.
Almanya’nın bir siyasi partisi olmasına rağmen Türkiye’deki bir muhalefet partisi gibi çalışan PKK sempatizanı Die Linke (Sol Parti), Cem Özdemir’in Yeşiller partisi, ırkçı ve İslam düşmanı Geert Wilders’in Özgürlük Partisi, yabancı düşmanı Frauke Petry’nin AfD’si ve daha niceleri…
Peki, BAE ve İsrail gibi Orta Doğu ülkeleri de Erdoğan’ı devirmek isteyen ittifakın dışında olabilir mi?
Erdoğan ve AK Parti iktidarının 15 yıllık serüveni düşünüldüğünde, dönemsel olarak ordu ve yargının bir kısmı da onları devirmek isteyen ittifakın içerisinde yer aldı. 27 Nisan’ı, 367 kararı skandalını, kapatma davasını, keyfi yürütmeyi durdurma kararlarını ve nihayetinde 15 Temmuz darbe girişimini hatırlamak yeterlidir.
Bu ittifakın yöntemlerinin de mensupları kadar çok çeşitli olduğu görülüyor.
Medya üzerinden yürütülen karalama kampanyaları, “diktatör, despot, hırsız, terör destekçisi” iftiralarıyla Erdoğan ve yakın çevresinin hedef alınması, istihbarat örgütlerinin yürüttüğü dinleme operasyonları, muhtıra yayınlayarak hükûmeti istifaya zorlamak, iktidar partisine yönelik kapatma davaları, suikast girişimleri, sivilleri hedef alan terör saldırılarıyla ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışmak, ekonomiyi hedef alan saldırılar, Türk turizmini boykot çağrısında bulunmak, Türk siyasetçilerin Avrupa’daki vatandaşlara yönelik seçim çalışmalarını engellemek, Türkiye’nin güvenliğine saldıran terör örgütlerine ev sahipliği yapmak, onlara silah yardımında bulunmak, muhalefet partilerini kaset skandallarıyla ele geçirmeye çalışmak ve son olarak darbe girişiminde bulunmak, bu girişimi desteklemek ve darbecilere sahip çıkmak…
Bu liste çok uzatılabilir. Zira Erdoğan karşıtı ittifak çok geniş olduğu için onu devirmek için başvurdukları yöntemler de çok farklılaşabiliyor. Hiç bilmediğimiz manipülatif saldırıların da olduğunu unutmamak gerekir.
Bütün bu aktörler arasında, Türkiye’deki iktidarı devirme çabası meşru olan sadece muhalefet partileridir.
Bütün diğer Erdoğan karşıtlarının, yani yukarıda saydığımız ülkelerin, medya kuruluşlarının, terör örgütlerinin ve kurumların Türkiye’deki iktidarı devirmeye yönelik çabaları gayrimeşrudur ve halkın Erdoğan ve AK Parti’ye daha fazla sahip çıkması sonucunu doğurmuştur.
Muhalefet partilerine gelince, meşru olan “iktidarı devirip yerine geçme” çabalarını yanlış ittifaklar kurarak ve yanlış yöntemlere başvurarak kirletmeye devam etmeleri durumunda milletin gönlünü kazanmaları asla mümkün olmayacaktır. Bazı partilerin, sırtını PKK’ya dayayarak ya da Batı destekli FETÖ darbelerinden medet umarak iktidar olamayacaklarını anlamaları gerekiyor.
Türkiye’de iktidar olmanın yolu artık halkı ikna edip seçimleri kazanmaktan geçiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.