Aklınızın dibini göstermek zorunda mıydınız?

A -
A +
Anadolu’da kullanılan çok güzel bir söz var: “Çok konuşup da aklının dibini gösterme” diye.
104 emekli amiralin bir araya gelip darbe travmasını hatırlatan bir bildiri imzalayıp, yayınlamaları sonrasında yaşananları görünce aklıma yukarıdaki söz geldi.
İmzalayanlar amiral olduğu için, bildirinin içeriğinde bir “kurmay akıl” aradım, bulamadım.
Sonra akıl aradım, onu da bulamadım.
Ve metin beni “aklınızın dibini göstermeyin” sözüne götürdü…
Niye “kurmay akıl” göremedim?
Türkiye dışarıda tarihinin en kritik operasyonlarını birkaç bölgede birden yürütürken,
ABD’nin PKK/PYD desteği örneğinde olduğu gibi yanı başımızda “müttefik tehdidi” diye adlandırabileceğimiz gelişmeler yaşanırken,
Siyasi irade ile TSK arasına, TSK yönetimi ile personel arasına fitne sokabilecek bir bildiri “kurmay aklın” ürünü olamaz diye düşündüm.
Niye “akıl” bulamadım?
Aklın da devre dışı olduğunu görmek için söz konusu 104 emekli amirale şu soruları sormak lazım:
Bir haftadır ülkeyi meşgul eden bildiriyi yayınlayarak ülkeye ne katkınız oldu?
Daha 15 Temmuz kanlı darbe girişimin davaları bile tam olarak bitmemişken, millete darbe travması hatırlatacağınızı düşünemediniz mi?
Bu girişimle ömrünüzü verdiğiniz TSK’ya ne katkınız oldu, en ihtiyaç olduğu dönemde motivasyon mu sağladınız, moral mi bozdunuz?
Sebep olduğunuz tartışmalarla ülke imajına katkı mı sağladınız, yoksa zarar mı verdiniz?
Peki, böyle bir metnin size dahi katkısının olmayacağını düşünemediniz mi?
İmzalayıp ortaya koyduğunuz bildiride ne “kurmay akıl” ne de “akıl” var. Sadece “aklın dibi” görünüyor.
 
Nasıl mı?
 
“Yüce Türk milletine” diye başlayan ve topluca ortaya koyduğunuz metinle;
Türk siyasal tarihi bilginizin ne olduğunu gösterdiniz.
Siyaset bilginizin derinliğini! ortaya koydunuz.
Sosyolojiyle mesafenizi gösterdiniz.
En iyi bildiğiniz konu olduğunu her fırsatta göstermeye çalıştığınız “strateji”den hiç bahsetmiyorum bile…
Bakın, sizler ülkenin enerjisinin gereksiz yere harcanmasına sebep olurken “Tarihin Sonu” tezinin sahibi Amerikalı ünlü siyaset bilimci Francis Fukuyama, American Purpose dergisinde “Türk drone’ları dünyayı nasıl dönüştürüyor” diye bir yazı yazdı.
Neden mi bahsediyor?
Sizler, yayınladığınız metinde “TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi hâlde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.” diye bildik “fitne” süreciyle uğraşırken; Fukuyama, yazdığı yazıda Türkiye’nin kendi ürettiği SİHA’larla Suriye, Libya, Karabağ dış operasyonlarda ve terörle mücadelede ciddi başarılar sağladığından bahsediyor. Türkiye’nin bölgesel oyun değiştirici güç olduğundan ve SİHA kullanımıyla dünyadaki güç yapılanmasının sarsılacağını dile getiriyor.
İşin ilginç yanı, mezkur amiraller yayınladıkları bildiriyle sadece kendilerinin değil, onları destekleyen, meşruiyet zemini sağlamaya çalışan ve sessiz kalan eski yeni bazı siyasetçilerin durumunu da ortaya koymuş oldular.
En dikkat çekici ve manidar olanı ise; “27 Nisan e-Muhtırası”nın doğrudan hedefi olan dönemin cumhurbaşkanı adayının 104 amiralin bildirisine sessiz kalması idi.
Lütfen bir daha gayrimeşru yolları kullanarak siyasete yön vermeye çalışmayın.
Aklınızı! kendinize saklayın.
Yoksa dibi görünüyor…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.