Sorularla NATO Liderler Zirvesi

A -
A +
1. Zirve Türkiye açısından diplomatik bir zafer mi?
 
Türkiye’nin hasımları başta olmak üzere uluslararası alanda Türkiye’nin Zirve’den kazançla ayrıldığı kanaati hâkim. İçerideki sığ siyasi tartışmaları bir kenara bırakarak Türkiye’nin zirvedeki pozisyonunu değerlendirmek daha doğru olur.
Türkiye’nin zirveden başarılı sonuç elde edip etmediğini anlamanın en kolay yolu “Türkiye zirveden önce ne istiyordu, sonuçta ne elde etti?” sorusunun cevabına bakmak gerekir.
 
Türkiye’nin NATO’ya üye olmak isteyen İsveç ve Finlandiya’dan üç temel isteği vardı.
1. PKK/PYD/YPG ve FETÖ’ye yardım ve yataklık yapmayın
2. Türkiye’ye karşı uyguladığınız savunma sanayi alanındaki ambargoyu kaldırın
3. Yukarıdaki istekleri kabul ettiğinizi gösteren bağlayıcı yazılı mutabakata imza koyun.
Peki, Türkiye bu isteklerini İsveç ve Finlandiya’ya kabul ettirdi mi?
 
Zorlu bir diplomatik süreçten sonra İsveç ve Finlandiya, Türkiye’nin isteklerini kabul ettiğini üçlü bir mutabakatla gösterdi. Bunun üzerine Türkiye iki ülkenin üyeliği önündeki blokajını kaldırdı.
 
Bu defa içeride yeni bir tartışma devreye girdi. “Bu Batılı devletler hep böyle. Zora girince imza koyarlar ama sözlerinde durmazlar. Yine öyle olacak. Mutabakatla Türkiye engelini aştılar ama bildiklerini okuyacaklar” diyenler oldu.
Bu yaklaşıma verilecek cevap mutabakat metninde geçiyor zaten. İki ülkenin üyeliğinin önündeki blokajın kaldırılması bu ülkelerin üyeliğinin tamamlandığı anlamına gelmiyor. Zirvede olan söz konusu ülkelerin üyelik süreçlerinin başlamasıdır. Mutabakatla verilen sözlerin uygulanıp uygulanmadığı üç ülkenin adalet, istihbarat ve güvenlik kurumlarının katılımıyla kurulacak olan daimi ortak mekanizma ile kontrol edilecek. Eğer verilen sözler yerine getirilmezse Türkiye ona göre tavrını belirleyecek.
 
Nitekim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konuda sorulan sorular ve yapılan eleştiriler üzerine “Sözlerinde durmazlarsa NATO üyeliği parlamentodan geçmez” diyerek İsveç ve Finlandiya’nın üyelik anahtarının Türkiye’nin elinde olduğunu gösterdi. Yani İsveç ve Finlandiya için iş bitmiş, Türkiye’nin elindeki tüm kozlar da tükenmiş değil.
 
2- Türkiye’nin zirvedeki tavrı nasıl okunmalı?
 
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya konusundaki haklı tavrı çok eleştirildi. Batı medyasında Türkiye aleyhine yazılar yazıldı, röportajlar verildi. Türkiye üzerinde baskı oluşturulmaya çalışıldı. Yazı ve açıklamalarda Türkiye, NATO’yu kilitlemeye çalışan, Batı’nın güvenliğini dikkate almayan, her konuda sorun çıkaran, daha çok Rusya ile iş tutan ve uzun süredir “ekseni kayan” bir ülke olarak gösterilmeye çalışıldı. Maalesef bu yaklaşımı destekleyen ömrünü hariciye koridorlarında geçirenlerin de içinde bulunduğu bir kesimin, içeride de olduğuna şahit olduk.
 
Türkiye, zirvedeki tavrıyla içeride ve dışarıda yürütülen Türkiye karşıtı bu kampanyanın da boşa çıkmasını sağladı. Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya konusundaki tavrını istismar etmek isteyenlere “Bizim derdimiz NATO’yu kilitlemek ve genişlemesine karşı çıkmak değil, derdimiz terörle mücadele konusunda müttefiklerin ortak bir noktada buluşmasıdır” mesajını vermiş oldu. “Biz Avrupa’nın güvenliğini, müttefikler arasındaki “Güvenliğin Bölünmezliği” ilkesini önemsiyoruz. Siz de Türkiye’nin güvenliğini dikkate alın ve ahde vefaya uyun. Türkiye’nin terörle mücadelesini anlayın ve yanında olun” dedi.
 
Mesajı alıp almamak, uyup uymamak onların meselesi artık. Eğer varılan mutabakata uyulursa süreç ilerler, uyulmazsa tıkanır ve sonuçlanmaz.
 
Yarın çıkıp “Biz mutabakat metnini farklı, Türkiye farklı yorumluyor” diyerek örneklerini çokça gördüğümüz gibi ipe un sermeye çalışırlarsa Türkiye’nin nasıl tavır takınacağını Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz parlamentomuzdan bunu geçirmedikten sonra zaten bu iş yürümez. Önce İsveç ve Finlandiya'nın üzerine düşen görevleri yerine getirmeleri lazım ki bu zaten metin içerisinde yer alıyor. Onların bu görevlerini yerine getirmeleri hâlinde biz de bunu parlamentomuza göndeririz. Ama bunlar eğer yerine getirilmezse bunun parlamentomuza gönderilmesi de söz konusu değil” diyerek gereğinin yapılacağını işaret etti.
Takip edip göreceğiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.