'Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi'

A -
A +
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2012 yılından bu yana TÜBİTAK tarafından hazırlanan 'Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksini' her yıl üniversite tercih döneminde kamuoyu ile paylaşmaktadır. 2015 yılı Endeksi yine, yaklaşık bir buçuk milyon adayın üniversite tercihinde bulunmakta olduğu bir tarih aralığında açıklanmıştır. Böylece geçen yıllarda olduğu üzere Türkiye'nin 'en girişimci ve yenilikçi' ilk 50 üniversitesinin sıralandığı endeks kamuoyu ile paylaşılmıştır. Söz konusu endeks, üniversiteleri, 'Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Yetkinliği', 'Fikri Mülkiyet Havuzu', 'İşbirliği ve Etkileşim', 'Girişimcilik ve Yenilikçilik Kültürü' ile 'Ekonomik Katkı ve Ticarileşme' olmak üzere beş farklı boyutta değerlendirmektedir. Beş boyuttan oluşan endeksin gösterge seti incelendiğinde 23 göstergenin belirlenmiş olduğunu görüyoruz. Türkiye'de girişimcilik kültürünü yaygınlaştırma ve bu meyanda güçlü bir ekosistem oluşturma ve girişimciliği geliştirme stratejisi güden Bakanlığın bu çabası kuşkusuz anlamlıdır.Girişimcilik ve yenilikçilik faaliyetlerini teşvik etmeyi amaçladığı ifade edilen bu endeksin üniversitelerin eğitim kalitesini ya da başarısını esas alan bir sıralama olmadığı vurgulanmaktadır. Ancak bu yıl dördüncüsü yayımlanan endeksin üniversite tercih döneminde kamuoyu ile paylaşılması, tercihte bulunacakların zihninde farklı bir algı ortaya çıkarmaktadır. Endeksin amaçladığı olgusal durum (girişimcilik performansı) ile algı (kalite ve başarı sıralaması) arasında bir uyumsuzluğun olduğunu söyleyebiliriz. Kuşkusuz kamuoyunda oluşan bu algı, üniversite tercihlerinde yönlendirici bir etkiye sahip olmaktadır. Tercih dönemine denk düşürülen bu paylaşımın algısal anlamda yöneleceği muhatap kitle bellidir. Ancak bu sıralama tablosu, tercihte bulunacak olan ve algısal yönlendirmeye açık bulunan adaylar açısından kimi zaman anlamlı bir tercih faktörü üretememektedir. Zira endeksin yıllık sıralamalarına bakıldığında tercihte bulunacak adayları da şaşırtacak bazı durumlar göze çarpmaktadır. Bu durumlar, endeksin göstergeleri, değerlendirme metodolojisi ve verileri açısından bir takım tartışmaları da beraberinde getirmektedir.Bu endeks, fen ve mühendislik bilimleri, sağlık bilimleri ve sosyal bilimler alanlarından birisinde daha çok temayüz etmiş ya da yoğunlaşmış olan üniversiteleri tek bir metodolojik bütünlük ve şablon içerisinde değerlendirmektedir. Üniversiteler ve ilgili kamuoyunca endekse izafe edilen algısal değerden ötürü, endeks üniversitelerde rekabetçi bir ruh değil, haksızlığa uğramışlık duygusu ortaya çıkarmaktadır.Üniversitelerin, endekste öngörülen göstergeler açısından anlamlı bir değeri olmayan bazı bilimsel etkinliklerinin ve ürettikleri kamu hizmetlerinin 'girişimcilik ölçeklendirmesi' açısından dikkate değer bulunmaması, üniversiteler arasında rekabeti teşvik ederken bir haksız rekabet durumu ortaya çıkarmaktadır.Bu meyanda Bekir Gür'ün "Bir Yüz Nakli Kaç Patent Eder?" başlıklı köşe yazısında dile getirdiği sorular güncelliğini korumaktadır. 'Girişimcilik ve yenilikçilik performansını ölçmek için kullanılan metodoloji ve elde edilen verilerin bunu mümkün kılıp kılmadığı'; 'bu endekslemenin dayandığı üniversite tasavvuru ile mevcut yükseköğretim yapımızın gerçekliği arasında bir korelasyonun olup olmadığı' gibi başkaca sorular da gündeme gelmektedir.Yaklaşık son on yılda yükseköğretim alanındaki büyüme trendine bağlı olarak ülkemizde üniversite sayısı ve buna bağlı biçimde akademik personel sayısı artmıştır. Benzer şekilde bilim, teknoloji ve ar-ge alanında kurumsal gelişimin bir göstergesi olarak teknopark, ar-ge merkezleri ve teknoloji transfer ofisi sayısı artmıştır. Bütün bu kurumsal gelişimin etkin bir biçimde ülkemizin sosyo-ekonomik kalkınması açısından sağladığı katma değeri maksimize etmek adına teşvik unsurlarının varlığı önemlidir. Ancak belirlenen stratejik hedef doğrultusunda, en yetkin araçların uygun biçimde kullanılması icap etmektedir.Dünya üniversiteleri ile rekabet edecek daha fazla üniversitemizin olması temel hedefi açısından, yükseköğretim kurumlarımız arasında rekabeti teşviki amaçlayan bu türden enstrümanların tek başına yetersiz olacağı malumdur. Kaynak ve bütçe tahsisi gibi maddi olanakların dışında bunun, daha temelde bir akademik iklim, gelenek ve kurumsal kültür işi olduğunu görmemiz icap etmektedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.