Teyakkuz Çağrısı: Vatan Yahut Esaret

A -
A +
Menfur terör eylemleri sonrasında aldığımız her bir şehadet haberi, yurdumuzun her bir ocağında yüreklerimizi dağlıyor. Vatanın evlatları, vatan topraklarının her bir zerresinin kutsiyetine şehadet ediyor. Onlar, bütün varlığı ile Anadolu'yu yurt tutan gönül erenlerinin ruhaniyetini yaşatma ve milletin varlığını ebed-müddet daim kılma iradesini haykırıyorlar. Vatan savunmasının, ezelden ebede tarihsel bir varoluş mücadelesi olduğunun idrakini temsilliyorlar.Derin bir inançla berkitilmiş olan bu idrak düzeyi, tarihte yedi düvelin istismar düzenlerinin kirli hesaplarını boşa çıkarmıştır. Bu millet, 'esaret rüzgârlarına' karşı cesaretle sinesini siper etmiştir. Hiçbir biçimde boyunduruk altında kalmamanın varoluşsal değerini büyütmüştür. Millet olarak asaletini, devlet olarak kudretini büyük bir sükûnetle sürdürmüştür. Bu millet, yokluk ve darlık zamanlarında bereket aşından birlikte azıklanmayı; zor zamanlarda bir ve beraber olmayı bilmiştir. Sevinçte ve kıvançta duygudaşlığı; ocaklara düşen acı ve kederde paydaşlığı bir ahlak edinmiştir.

Siyasi aklın bulanıklaştığı, millet iradesinin örselenmeye çalışıldığı, kişisel ya da kolektif hırsların husumete ve hatta ihanete dönüştüğü zor zamanlardayız. Ne yazık ki, bu millete Anadolu'yu yurt yapan değerlerin nisyanı ile malulüz. Hatırlama, hatırlanma ve hatırlatmaya mecburuz.

Tırmanan bu terör eylemleriyle birlikte yeni bir tarihî hesaplaşma ile karşı karşıyayız. Modern çağın ürettiği en etkili şiddet aracı olan terör, siyasal aklı, toplumsal sağduyuyu ve duyguyu felç ediyor. Terör, geleneksel savaş ve barış; dost ve düşman hukukunun var ettiği bütün yöntem ve enstürmanların dışında atipik bir düzen ve ahlaka sahip. Bu, bütün aktörlerini kendileri ile yabancılaştırarak üreten bir düzen. Terör, modern emperyal devlet düzenlerinin sınırları ötesinde sömürü gücünü tahkim eden bir araç. Modern terör konsepti, silahlı şiddet eylemlerini siyaset ve medya dolayımından üreterek meşruiyetini kuran bir strateji.

Bu terör pazarının küresel simsarlarının ve/ya ajanlarının uluslararası hukukun ve diplomasinin kurallarını; ülkelerin egemenlik ve güvenlik haklarını hiçe sayarak coğrafyamızda cirit attıklarını görüyoruz. Başından bu yana, PKK'ya ve onun terör eylemlerine yalnızca lojistik destek değil, planlı bir siyasi destekte bulunduklarına şahit oluyoruz. Terörü meşrulaştırma saiki güden bu desteğin, ülke kamuoyunda da siyasi ve toplumsal zemini kurulmaya çalışılıyor. Terör şiddetinden beslenen sözde siyaset bezirganları, 'iki tarafın silah bırakması' gibi önerilerle terörü meşrulaştırma çabası içerisindedirler.

Ne hazindir ki, kirli çıkarlarını gerçekleştirmeyi biricik hedef-değer olarak tayin eden taşeronların bu sürece nasıl hizmet ettiklerini görüyoruz. Terörü, haklı bir savaş ve mücadele terminolojisi ile nitelendirmek suretiyle meşrulaştırma gayretinde olan bu şer ittifakına karşı yek vücut olarak karşı durmanın zamanıdır.

Şimdi; Terör ve şiddetle arasına mesafe koyamayan sözde siyasi aktörlerin Türkiye siyaseti yapmasının imkânsızlığını haykırmalıyız. Terör ve şiddetin ortaya çıkardığı kaotik ortamdan nemalanarak iktidarını yeniden üretme çabasında olan paralel yapılanmaları tüm uzantıları ile tasfiye etmeliyiz. Ulus ötesi mecralarda ve mahfillerde ortaklaşa üretilerek icra edilen bu operasyonun asıl hedefinin Anadolu ruhu ve bu milletin birliği olduğunu idrak etmeliyiz.Şimdi; Terörün sokağa çağıran, şiddete kışkırtan, kardeşliği dinamitleyen kirli emellerine hizmet edecek her türlü taşkınlıktan uzak durmalıyız. Aklın, vicdanın, inancın ve irfanın kudreti ile var ettiğimiz ortak tarihi şuuraltımızı yeniden devreye sokmalıyız. Terörün siyasal ve sosyal zeminde üretimini temin ve teşvik eden bütün medyatik aktörlere inat, toplumsal akla, sorumluluğa ve sağduyuya yürekten çağrıda bulunmalıyız. Varoluşumuza kast eden bu tarihî tehlike karşısında en büyük gücümüzün vatanın her karışında yaşatacağımız birliğimiz olduğunu idrak etmeliyiz. Bu tuzağı bozacak sağduyuyu egemen kılmak adına toplumsal bir seferberlik çağrısında bulunmalıyız. Vatan üzerine oynanan bu yıkıcı esaret oyununa karşı müteyakkız olmalıyız.

Terörün esaretine karşı bu bir teyakkuz çağrısıdır!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.