Üniversite-Kent İlişkisinin Sosyo-Kültürel Bağlamı

A -
A +
 
Çağımızda üniversite kavramı geleneksel çerçevesinin dışında, toplumun sosyal, kültürel, sanatsal, ekonomik ve politik gereksinimlerini karşılama işlevini üstlenmesi beklenen bir kurumsal yapıya dönüşmüştür. İçinde yaşadığımız yüzyılın temel sosyo-ekonomik dinamiklerine bağlı biçimde yaşanan dönüşümler, üniversitelerin iç örgütsel yapısı ile harici unsurları arasındaki ayrım noktalarını nispeten buharlaştırmıştır. Yaşanan bu dönüşüm süreçleri beraberinde, üniversitelerin toplumsal alan ile olan temasını kaçınılmaz biçimde daha da yoğunlaştırmıştır. Kuşkusuz üniversitelerin toplumsallığa teması, kent ve kent halkı dolayımından geçerek varlık bulmaktadır. Bu noktada, kent ile üniversite arasındaki ilişkinin sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik bağlamı önem arz etmektedir. Nitekim bu konu, batı literatüründe ‘kent-cübbe ilişkisi’ (town-gown relationship) deyimiyle zaman zaman gündeme taşınmaktadır.
‘Merkezi değeri’ bilgi ve/ya bilgelik olan ya da olması gereken üniversitelerin kurumsal düzlemde toplumsal alan ile dinamik etkileşme ve birbirini besleme süreçlerine kendisini kapatma riski söz konusudur. Bilginin bizatihi kendinden menkul özgül otoritesini sosyo-psikolojik açıdan içselleştirme sorunu, akademik seçkincilik (akademinin meritokrasi ile yönetimi) ile kültürel elitizm arasındaki ayrım konusundaki zihinsel karmaşa vb. problemler üniversiter yapıların derin bir içe kapanma refleksi üretmelerine yol açmıştır. Çağ gerçekliğinin icbar ettiği dönüşüme de bağlı biçimde üniversitelerin içinde lokalize oldukları kent ve kent toplumu ile ilişkisinin geliştirilmesi öncelikle, bu yapısal zihniyet sorunlarının izalesi ile mümkün olacaktır.
Bu gelişim, ülkelerin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel varlığının ve/ya sermayesinin gelişimi açısından kritik önemi haizdir. Zira üniversitelerin yerleşik olduğu kent ile olan çok boyutlu ilişkisinin geliştirilmesi hem yerel ve hem de ulusal ölçekte bir kalkınma potansiyeli var edecektir. Dolayısıyla bu kritik meselenin değişen dünya koşullarına uygun biçimde kentin paydaşlarınca (belediyeler, sivil toplum örgütleri vd.) dikkate alınması (etüt edilmesi) oldukça önemlidir.
Çoğunluk üniversiteler, kentsel politikaların üretilmesi ve uygulanması noktasında etkin bir akademik/bilgi desteği sağlayabilecek nitelikteki insan kaynağı potansiyeline sahiptir. Bu potansiyeli ile üniversiteler, eğitim, kültür, sanat, sağlık, spor, sosyal hizmetler vb. gibi hizmet alanlarında kentin yerel dinamiklerine ve/ya yerel yönetimlere etkin bir akademik destek temin edebilirler. Bunun etkin mecralarını (iş birliği protokolleri vd.) var etmek suretiyle kent ile üniversitenin bütünleşik biçimde bir değer üretmesi mümkün olabilir. Bu destek, etkin ve verimli bir kentsel hizmet anlayışı doğrultusunda gerekli olan bilgisel ve kültürel katkıyı da temin edecektir.
Üniversiteler, kendine özgü tarihi ve kültürel dokusu ile sosyolojik yapısı olan kentlerin marka değerine farklı bir boyuttan katkı sağlayabilir. Araştırma ve/ya eğitim-öğretim kapasiteleri açısından markalaşan kent üniversiteleri, yerleşik bulunduğu kentin global ölçekte erişilebilirliğine ve uluslararası tanınırlığına anlamlı bir değer katabilir.
Toplumsal sorumlulukları doğrultusunda üniversiteler kentin, tarihi, doğası ve kültürel varlığını keşfedici bir işlev üstelenebilir. Çevre ve enerji ilişkisi ve doğal kaynakların verimli kullanımı gibi konulardaki sosyal ve kültürel sorumluluk projeleri ile kentte yaşam kalitesini artırmaya yönelik bir misyon icra edebilir. Bu misyonu gerçekleştirme konusundaki akademik öncülük, kent toplumunda yaygın bir toplumsal bilinçlilik düzeyi var edecektir.
Mekânsal olarak kentin merkezi sınırları içinde yerleşik bulunan üniversiteleri çevreleyen kampüs duvarları, ne yazık ki üniversiteleri beslenmiş olduğu toplumsal mekân, zemin ve kültürel tahayyülden soyutlamaktadır. Fiziksel olarak kent içinde yer almasına karşın kapılarını kente ve/ya kentin değerlerine kapatan üniversitelerin sahici biçimde ülke ve dünya meselelerine bilimsel anlamda temas edebilmesi ve vukûfiyet kazanması mümkün değildir. Kuşkusuz bu noktada, toplumsal ve kültürel alan ile akademik alan arasına gerilmiş olan bu zihinsel bariyerlerin aşılmasında bütünlüklü biçimde üniversite tasavvurunu idrak etmiş akademik bir liderliğin gerçeklik kazanması icap etmektedir.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.