Kutlama günlerinin menşei

A -
A +

Yılbaşı kutlamaları Cumhûriyet döneminin toplumu çağdaşlaştırma çabalarından biridir. Cumhûriyet dönemi çağdaşlaşma hareketlerine dayalı olarak takvim de nasibini almış 1 Ocak 1926’da yeni saat ve takvim sistemi yürürlüğe girmiştir. Bu şekilde Batı’nın bütün kutlama günleri de bizde kutlanmaya başlamıştır.

Bu öyle bir hâl aldı ki bugünün Hristiyan toplumları Noel veyâ yılbaşını dînî motivasyonla kutlarken, Müslümanlar bugünü bir eğlence ve alışveriş günü olarak kutlarlar. Aslında bu kutlamalarda zengin veyâ elit denen grupların alt gruplara kendilerini üstün gösterme davranışları da yatmaktadır.

Sevgililer Günü vb. sermâye sâhiplerinin dünyâ organizasyonundan başka bir şey değildir.

 

Milletleri, kavimleri birbirlerine bağlayan dînî günler, bayramlar, ritüeller ve benzerleri uzun yılların getirdiği terk edilmeyen unsurlardır. Müslümanların Ramazan ve Kurban Bayramları, “üç aylar” denilen Receb, Şa’bân, ve Ramazân, Muharrem ayı, kandiller ve cumâ günleri, 1-10 Zilhicce günleri diğer bâzı aylar ve günler farklılık gösterir. Hristiyanlık, Mûsevîlik ve bâzı dinlerde de böyle kutsal günler vardır.

              ***

Hristiyanlıktaki kutsal günler şunlardır:

Meryem Ana yortusu: Hristiyanlara göre Hazret-i Meryem’in göğe yükseliş günü olup Katolik ve Ortodoksların en kutsal bayramlarından biridir. Rus, Sırp, Gürcü, Kıptî ve Ortodoks kiliseleri bunu 28 Ağustosta kutlarlar.

Tevbe Salısı (Pankek Günü): Batı kiliselerinin perhiz günü olarak bilinir. Bu günde yumurta ve yağ tüketilmez.

Hamsun Yortusu: Beyaz Bayram olarak da bilinir. Mayıs veyâ Haziranda, Paskalya’dan 50 gün sonra kutlanır.

Kül Çarşambası: Beyaz Perhiz’in ilk günüdürPaskalya’dan 6-5 hafta sonra kutlanır. Hristiyanlara göre Hazret-i Îsâ’nın çölde 40 gün oruç tutmasına bağlı olarak bütün Hristiyan azizleri için Batı Kiliselerinde 1 Kasım, Doğu Kiliselerinde ise Hamsin Yortusundan sonraki ilk pazartesi günü kutlanır.

Beşâret günü: Hazret-i Meryem’in sözde Hazret-i Îsâ’ya hâmile kaldığı gün olarak kutlanır. Bugün Hristiyanlara en güçlü zehir bile etki etmezmiş!?

Epifami Bayramı: Hazret-i Îsâ’nın doğumundan 12 gün sonraki gün olarak kutlanır. Soğuk bir havada denize atılan haçı, gençler çıkartıp Patrik veyâ rahiplere verirler.

Paskalya Bayramı: Hristiyanların en kutsal günlerinden biridir. -Hâşâ- Hazret-i Îsâ’nın çarmıha gerildiği gün olarak kutlanır. Diriliş Pazar’ı olarak da bilinir. (Aslında onu öldürmediler ve asmadılar da. Fakat kendilerine öyle göründü.)  Nisa-157

              ***

Mûsevîlikte durum: Mûsevîliğin kutsal günleri de şunlardır:

Şabat: Cumâ gün batımım ile cumartesi gün batımına kadar süren bir yemektir. Şabat sofraları kurulur ve mumlar yakılır.

Sukot Bayramı: Diğer adı “Çardaklar Bayramı”dır. “Hasat Bayramı” olarak da bilinir.

Yom Kippur: Sinagoglarda günahların bağışlanması için dualar edilir ve her kes birbirinden özür diler.

Lag Bahomer: Ülkelerini Pagan Romalılardan kurtarmak için ayaklandıkları ve zafer kazandıkları gün anısına kutladıkları bayramdır.

Ayrıca yine Mûsevîlerin Tu Pişvat. Purim, Pasah, Şavout, Roş Asana gibi bayramları da vardır.

              ***

Budist Bayramları:

Pathum Thani: Konuşmalarla başlayıp bir gün boyunca ibâdet ettikleri gündür. Sonra râhipler bir saat meditasyon yapar ve bu meditasyon uydu aracılığıyla bütün dünyâdaki Budistlere ulaştırılır. Büyük râhibe üç defa secde edilir ve sonra yemeğe geçilir. Dünyânın en büyük Budist tapınağı olan Tayland’daki bu yapının doğusunda ve batısında iki altın kaplama kubbesi vardır. Bu kubbeler altında, altından yapılmış bir milyon altın Buda heykelleri bulunmaktadır. Tayland zenginleri bu tapınağa milyonlarca liralık bağış yaparken sokaklar aç insanlarla doludur. (İslâmiyet’in heykel ve fetiş yasağı ile zekât ve diğer infâkın buradan daha iyi anlaşılacağı ümit edilir.)

Hindûların Kutsal Günü:

Kumbh Mela Günü:  Bu günde 10 milyona yakın insan Ganj ve Yamura nehirlerinin kesiştiği noktada altı gün boyunca suda günah arındırırlar. Erkeklerin çoğu çıplaktır. Önce vücutlara küller sürülür sonra bu nehirlere girilir. Bu festivallerden  Melâ yüz yıllardır Uttar Pradesh ve Allahâbâd şehirlerinde yapılmaktadır.

 

TÜRKLERİN KUTLADIĞI BÂZI GÜNLER

 

Hıdırellez

5-6 Mayıs’ta kutlanan bir gündür. Bu günler Anadolu, Orta Doğu, Irak, Sûriye, Kırım, Âzerbaycan ve Balkan ülkelerinde de kutlanır. Hıdırellez’den bir gün evvel evler temizlenir, kına yakılır, temiz kıyâfetler hazırlanır, “Hızır orucu” tutulur. (Aynı Nevruz’da olduğu gibi bu oruç da mekrûtur.) O gün ev temizliği yapılmaz, dikiş dikilmez, tarla sürülmez, çamaşır yıkanmaz, ağaç kesilmez. Yeşillik ve kırlara pikniğe çıkılır. Ateş üzerinden atlanılır. Gün doğmadan çiçek ve otların üzerindeki çiğler toplanır, sütün içine koyarak mayalanır. Yoğurt tutarsa dilek kabul olmuş sayılır…

Sonra sabahla birlikte akarsuda yıkanılır. (Aynı Nevrûz’da olduğu gibi) (Anadolu Halk Kültüründe İnanış ve Ritüeller. Teoriden Pratiğe Köken ve Yansımalar. Doç. Dr. Özlem Güzel. Akdeniz Üniv. Turizm Fak. Öğr. Üyesi, ss 63-88, 1.6.2022)

Alaturpi (Aladurbiya)

Samsun’dan Rize Pazar’a kadar uzanan sâhil şeridinde Mayıs 7’si; Sürmene Mahno’da (Yeniay) Utrapinun olarak bilinen bu deniz bayramı, Akçaabat ve Beşikdüzü civârında daha geç târihlerde, 29 Haziran-6 Temmuz ve daha çok Çepnilerin ilgi gösterdiği bir etkinlik olarak kutlanır. Ağrılı, sancılı, saralı olanlar bu günlerde denize girerek iyileşeceklerine inanırlar…

(Nevrûz hakkında geniş bir makale bundan önce yayınlandı.) (Karadeniz Ansiklopedisi 1. Cilt Yazan Orhan Öztürk, Mart 2005, İstanbul.)

 

Yılbaşı

 

Bugün dünyâda en yaygın olarak kutlanan bir gündür. Bu, yeni yılın 1 Ocak’ta Mîlâdî olarak kutlanmasıdır. Bizde İstanbul, Ankara, İzmir veyâ diğer büyük şehirlerde daha canlı kutlanır. Dar bölge ve köylerde bugünü halk pek kutlamazken, bölge ilkokullarının öğretmenlerinin ısrarlı hatırlatma ve dayatmaları ile çocuklara bugün belletilir. Zamânımızda gittikçe yaygınlaşan Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü vb. hiç şüphesiz sermâye sâhiplerinin genel dünyâ organizasyonundan başka bir şey değildir. İlk def’a 1986 yılından bir gün önce çok katlı bir binanın alışveriş mağazasında personelden birinin Noel Baba kıyâfetinde ortalık bir bankonun arkasında müşteriye hizmet vermesi dikkat çekmişti.

Yine 1986 yılında ilk def’a sokakta Noel Baba kıyafetli bir kişiye rastlanmıştır. Kızılay’ın en işlek merkezinde bir şekerci önünde görülen bu kişi omuzunda asılı olan siyah torbası ile dükkân kapısı önünde canlı bir manken gibi dolaşırken ilgi çekiyor ve şekercinin camlarındaki Noel süslemeleri  insanlara câzip geliyordu. Yine 1986 yılından bir gün önce ülkemizin güney sâhillerinden turistik büyük otellerden birinde havuz başında güneşlenirken turistlere hediye dağıtan Noel Baba kılığındaki bir otel personelinin resmi yayınlanmıştı. (Milliyet, 30 Aralık 1985)

1986’nın son günlerinde Noel görünümlü bir kişi bu defa bâzı çevreleri tedirgin etmişti. Meselâ Noel Baba kılığında piyango bileti satan bir memurun kıyâfeti “Türk an’ane ve âdetlerine uygun bulunmadığı için” ilgili belediyenin memuruna uyarı geldi. (Milliyet, Noel Baba Ankara’ya sokulmadı, Haftaya Bakış Dergisi, Sayı 11, 28 Aralık 1986)

Yine aynı yılda Kızılay’da bir pasajın ortasında ışıl ışıl rengârenk bir çam ağacının bulunması bâzı gruplar tarafından tepkiyle karşılanınca belediye memurları bu ağacı kaldırmak zorunda kalmıştır. Sokaktaki vatandaşa bu süslemeler sorulduğunda “özenti, taklitçilik, gâvur bozuntusu iş” gibi yorumlar alınırken, modern çevrelerde yüzyıllardır devâm eden âdet gibi kutlanmaya başlamıştı…

Bu kutlamaların yurdumuzda bir dînî mâhiyet taşıdığını söylemek zordur. Avrupa kültürü ile aramızdaki bir kültürleşme (acculturation) olarak görülebilir. Hristiyan dînindeki Noel Karmaşığının (Christmas complex) yayılması (diffusion) anlam ve içeriğinde değişime uğrayarak kültürel alıntı (culture borroving )olduğu anlaşılır. Bugünün kutlamalarında Hazret-i Îsâ’nın doğum gününe ilişkin birtakım dînî kutlamalar da karışınca buna Noel Karmaşası denmiştir.

Noel: Her sene 25 Aralık târihinde Noel, Hazret-i  Îsâ’nın belli olmayan doğum günü gibi kutlanır.

(Kudüs civârında dünyaya gelen Hazret-i Îsâ’nın doğumu hakkında o zamanın edip ve münevverlerinin eserlerinde hiçbir bilgiye rastlanmamaktadır. Yunanca ve Lâtince eserlerde de bu lâkaydîlik görülmektedir. Hristiyanların bugünkü İncil’inde onun hangi gün doğduğu hakkında hiçbir mâlûmat yoktur. İncil’in birinde Hazret-i Îsâ’nın Yahûdî kralının zamânında doğduğu yazılıdır. Roma kaynakları ise bu kralın mîlâttan önce öldüğünü bildiriyor. İki İncil’de ise hiçbir kayıt yoktur.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri ve Burhân-ı Katı’in bildirdiğine göre Îsâ aleyhisselâm ile peygamberimiz arasındaki zaman bin seneden aşağı değildir.  İsâ aleyhisselâmın doğum günü belli olmayınca Noel’in mânâsı da bir efsâneden ibârettir. İslâmiyet’te güneş yılının ayları arasında sayılı bir mübârek gün yoktur. Meselâ Mart ayındaki Nevruz, Hıdırellez veyâ Eylül 27’si Mihrican gibi günler bâzı yerlerde mübârek sayılır.  Bu günler İslâmiyette değerli sayılmaz) (Türkiye Gazetesi Rehber Ansiklopedisi, c.13, s.148-149 Cağaloğlu-İstanbul)

Bu öyle bir hâl aldı ki bugünün Hristiyan toplukları Noel veyâ yılbaşını dînî motivasyonla kutlarken, Müslümanlar bugünü bir eğlence ve alışveriş günü olarak kutlarlar. Aslında bu kutlamalarda zengin veyâ elit denen grupların alt gruplara kendilerini üstün gösterme davranışları da yatmaktadır.

Yılbaşı kutlamaları Cumhûriyet döneminin toplumu çağdaşlaştırma çabalarından biridir. Cumhûriyet dönemi çağdaşlaşma hareketlerine dayalı olarak takvim de nasibini almış 1 Ocak 1926’da yeni saat ve takvim sistemi yürürlüğe girmiştir. Böylece İslâmiyetin doğuşunun başlangıcı sayılan ay takvimi ve güneş takvimi yerine Batı takvimi kullanılmaya başlamıştır. Bu şekilde Batı’nın bütün kutlama günleri de bizde kutlanmaya başlamıştır.

Osmanlıda Hristiyanlar ilk yılbaşı kutlamalarını 19. yy’ın ilk yarısında başlamış ve o zamanın aydınları Frenklerin da’vetine katılmıştır. Cumhûriyetin ilk yıllarında yılbaşı baloları, tayyâre piyangoları ile bu günler kutlanırken giderek gazino ve eğlence mekânları ve evlerde de kutlanmaya başlamıştır.

Noel kutlamaları Hristiyan dünyâsında da farklılıklar gösterir. Meselâ bütün Hristiyanlar için 25 Aralık Hazret-i Îsâ’nın doğum günü değildir. Ermeni kiliseleri bu olayı 6 Ocak’ta kutlar. Çoğunda çam ağacı dikilmez. Ülkemizdeki Hristiyanların büyük bir kısmı o gün mutlakâ hindi yerler. Türk toplumunda Noel ve yılbaşı karışmış olduğundan o gün hindi yemek ve Noel ağacı dikmek vazgeçilmezden olmuştur. Noel Baba  Hristiyanlarda bir azîz olarak kabul edilir.  6. yy.da Demre’de yaşamış olduğuna inanılan Aya Nicola ya da St. Nicholas Antalya’da 1984’ten beri yapılan sempozyumlarla gündemde tutulmuştur. Tabîî ki bunun turistik ve finansal bir boyutu da vardır. (Doç. Dr Aygen Ertentuğ,  Yılbaşı ve Noel Baba, Toplumumuzda Bir Kültürel Alıntı Örneği, ss. 795-818 Türk Târih Kurumu Belleten. C. 2, 2001)

Müslümanlar ümmet kavramının bir parçası olmak yerine hızla Batı’ya ayak uydurarak bu medeniyetin bir parçası olmak istemektedirler. Tanzîmatla başlayan her yenileşmeye bir kılıf uydurup,  Mecelle’deki “Ezmânın tegayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr edilemez”e  (Zamanın değişmesiyle âdetlerin değişmesi de olabilir; bu inkâr edilemez) dayandırmak yanlıştır. Bu madde, âdetler hükmündedir.  Yâni dînî mes’elelerde bu hüküm geçerli değildir. Noel aynı Hristiyan dünyâsında kutlandığı gibi olursa “Men teşebbehe bi-kavmin fehüve minhüm” (Kim bir kavme benzerse o da onlardandır)  hadîs-i şerifinden hüküm yememiz kaçınılmazdır. Onların bizim Ramazan ve Kurban Bayramlarımızla diğer mübârek günlerimizi yok sayarken bizim aydınlarımızın(!) bugünleri Beyoğlu Saint Antuan Kilisesinde kutlamaları ve eğlence mekânlarında alınan aşırı alkolden sonra “alo sarhoşum, taksi istiyorum” uygulamaları dînimizin ve örflerimizin neresine konur acaba? Bütün bunlara dayalı olarak bu kutlamaların hepsi bir kültür ödünçleşmesi değil; kültür emperyalizmi, kültür dayatması ve gizli Hristiyanlaşma ritüellerinin benimsetilmesidir…

Devlet kurumları ve gazetelerin yılbaşı kutlamaları protokol mes’elesidir. Mîlâdî yılbaşı düşüncesiyle tebrikleşmek de mâkul karşılanabilir. Fakat bunu Noel’le karıştırırsak o zaman dînî bir mâhiyet kazanır ki bunun te’vîli yoktur. Unutulmasın ki 1 Muharrem Müslümanların aslî yılbaşısıdır.

Köksüz ve savrulmuş bir milletin parçası olmak istemiyorsak kendi bayramlarımıza  sâhip çıkmalıyız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.