Umrenin fazileti hakkında birkaç kelime...

A -
A +

 Geçen haftaki 2 makâlemizde, hem bedenî, hem de mâlî birer ibâdet olan "hac" ve "umre"den birer nebze bahsetmiştik. Bugün inşâallah umrenin fazîleti üzerinde durmak istiyoruz. Umrenin pek çok fazîleti vardır. Özellikle Ramazân ayında yapılan umrenin sevâbı pek çoktur.
İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre, Nebî (Aleyhisselâm) şöyle buyurmuştur: "Yapılan bir umre, diğer bir umreye kadar aradaki günâhlara keffârettir. Hacc-ı mebrûr'un mükâfâtı cennetten başkası değildir." [İmâm Buhârî, İmâm Müslim ve İmâm Ahmed]
Bakara Sûre-i celîlesinin 196. âyet-i kerîmesinde Cenâb-ı Allah, umre ibâdetinden bahsederek: "Haccı ve umreyi Allah için tamâmlayın..." diye emretmiştir. Ya'nî "nâfile bile olsa hac veya umreden birine veya ikisine başlayınca tamamlayın, eksik bırakmayın (veyahut o ikisini tâm olarak yerine getirin; başından da, sonundan da eksik bırakmayın)" anlamında bu ibâdetin önemi üzerinde durulmuştur.
"Hacdan sonra umre yapın" hadîsi de umrenin meşrûluğuna delildir. Umre hacca nisbetle daha kolaydır. Umre ibâdeti iki-üç saat içinde bitirilebilir. Hacda ise günler süren bir ibâdet yoğunluğu yaşanır; daha meşakkatlidir.
Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) gelen bir rivâyette: "Bir umre, diğer umreye kadar, arada işlenenler için keffârettir. Hacc-ı Mebrûr'un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz!" diye buyuran Peygamberimizin "bir umre, diğer umreye kadar" tabîri, "bir umre diğer umre ile birlikte" şeklinde anlaşılmıştır. Yanî mânâ, "bir umreden sonra bir umre daha yapılırsa, bu ikisi arasında işlenmiş olan günâhlara keffâret olur" diye anlaşılmıştır.
İbn Abbâs'dan (radıyallahü anhümâ) gelen bir rivâyette de: "Hac ile umrenin arasını birleştirin. Zîrâ bunlar günâhı, tıpkı körüğün demirdeki pislikleri temizlediği gibi temizler" diye buyuran Peygamberimiz, bu hadîsi ile, temizliğin çok güçlü bir manevî temizlik olacağını ifâde etmiştir.
Câbir'in (radıyallahü anh) rivâyet ettiğine göre, Resûlullah (aleyhisselâm) şöyle buyurmuştur: "Hacılar ve umre yapanlar Allah'ın elçileridirler. Duâ ederlerse, duâları kabûl olunur, tövbe ederlerse mağfiret olunurlar."
Yine Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) gelen diğer bir rivâyette ise, Sevgili Peygamberimiz: "Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihâdı hac ve umredir" [Nesâî c. II, s. 3] buyurmuştur. Burada, çocuk, kadın ve yaşlı birinin, hac ve umre yaparak cihâd ile aynı sevâbı kazanabileceğini bildirmiştir. Ayrıca bu Hadîs-i Şerif'te, insan rûhunun bu üç ibâdetle de aynı terbiyeyi, eğitimi alabileceği vurgulanmıştır.
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh),  Resûlullah Efendimizden umre için izin talebinde bulundu. Ona izin vererek: "Ey kardeşim, yapacağın duâların bir kısmına bizi de ortak et. Sen bizi (duâda) unutma" dedi. (İmâm İbn-i Mâce)
Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) vâlidemiz umre yapacağında, Resûlüllah Efendimiz buyurdular ki: "Yorgunluğun ve harcadığın miktar kadar sana ücret vardır" (Et-Terğîb ve't-Terhîb c.2)
"Ramazân-ı şerîfte bir umre, benimle yapılan bir hacca muâdildir." [Buhârî ve Müslim] [Yarınki makâlemizde, inşâallah umre ile alâkalı bazı fıkhî mevzûları ele almak istiyoruz.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.