Geçen
yarım yüzyıla damgasını vuran merhûm Arvâsî Hoca, cemiyetimizde, gerçek
bir fikir adamı ve sağlam bir münevver olarak hâtırlanıyor...
Sahâbe-i Kirâm ve Tâbiîn devrinden başlayarak geniş İslâm dünyâsı içinde birçok âlim ve velî gelip geçmiştir.Bu
büyük âlim ve velîler, kendi asırlarında olduğu gibi, zamanlarından
sonra da dâimâ sevilen ve sayılan, nasîhat ve tavsiyelerinden istifâde
edilen, hayâtları örnek alınan kimseler olmuşlardır.
İslâm ve Türk târihi boyunca dünyâya hükmeden sultânlar, pâdişâhlar
bile, doğruyu onların vâsıtasıyla bulmaya çalışmışlar, manevî
sultânların onlar olduklarını görmüşler, yine onların irşâd ve
nasîhatleri ile millete, memlekete, devlete, İslâmiyete, Müslümânlara ve
bütün insanlığa çok faydalı hizmetler yapmışlardır...
İnsanların
çeşitli buhrânlara, rûhî sıkıntılara marûz kaldıkları asrımızda, büyük
insanların yaşayış tarzları, tavsiye ve nasîhatleri, hâl ve
hareketlerini öğrenmek, hem ibret almaya, hem de uyanmaya sebep
olacaktır. Şüphesiz ki, o büyüklerin başı Sevgili Peygamberimizdir.
Asr-ı
Saâdet'ten sonra, târih boyunca insanlığa huzûrlu devirler yaşatmış
olan;Selçûklular, Osmanlılar ve daha birçok İslâm devletinin sultânları,
hep bu büyüklerin rehberliğinde insanlık âlemine hizmet etmişlerdir...
Geçen
yarım yüzyıla damgasını vuran merhûm Seyyid Ahmed Arvâsî de,
cemiyetimizde, gerçek bir fikir adamı ve sağlam bir münevver olarak
hâtırlanıyor. O, fertlerden başlayarak toplumun bütün alanlarında yeni
bir dirilişi öngören yazıları, yaptığı âteşli konuşmaları, kaleme aldığı
gazete makâleleri ve kitaplarıyla, yeni bir teorik toplum modeli
sunmaktadır.
Seyyid Ahmed Arvâsî (rahimehullah); Osmân Yüksel Serdengeçti, Prof. Dr. Erol Güngör, Doç. Dr. Nûrettin Topçu, Necîp Fâzıl Kısakürek... gibi ilim ve fikir adamlarıyla aynı dönemde, aynı hissiyâtı paylaşarak fikirlerini üretti ve yaymaya çalıştı. Hattâ merhûm Seyyid Ahmed Arvâsî hoca, Türk-İslâm Medeniyetimizin temel taşlarından sayılan ve bir mekteb (ekol, yol) meydâna getiren Hoca Ahmed Yesevî'ye benzetilmiştir.
Seyyid
Ahmed Arvâsî merhûmun akıl, zekâ, ilim ve fehminin derinliğini;
îmânının kuvvetini; millet ve memleket sevgisinin enginliğini; milletin
birliği ve memleketin dirliği için olan büyük gayretlerini; iyi bir
gençlik yetişmesi için olan büyük çabalarını, Türk devletinin gelişmesi,
bütünlüğü ve kıyâmete kadar devâm etmesi için taşıdığı büyük aşk ve
şevkini, dünkü makâlemde de bahsettiğim gibi, tâ 1970 yıllarında,
yakînen müşâhede etmiştim.
Bu "Giriş"ten sonra ifâde edecek olursak:
Onun
hakkında gazete ve dergilerde makâleler yazılmış, konferanslar
verilmiş, paneller tertiplenmiş, radyo ve televizyon programları
yapılmış ve kitaplar yazılmıştır.
Makâlemizi,
merhûmun akrabâsı, yakın dostu, sırdâşı, Türkiye Gazetesi'nde Dış
Politika Yazarı, Avukat, Em. Alb., Yeşilay Eski Genel Başkanı
Mustafa Necati Özfatura Bey'in, onun hakkındaki şu özet sözleriyle noktalayalım:
"... O sıradan bir kişi değildir. Son asırlarda ender rastlanan mütefekkir, pedagog, eğitimci ve sosyologdur. O'nun büyüklüğü ve değeri ufukta giderek yükselmektedir. Asrımızda, Ahmed Yesevî rolünü üstlenmiş mübârek bir mücâhiddir. Aramızdan çok genç yaşta ayrılmasına rağmen, hayâtına büyük hizmetler sığdırmış nâdir bir kişidir. Yazıları dün ve bugün olduğu gibi, yarınlara da ışık tutacaktır..."