Ehl-i Sünnet itikadından bazıları...

A -
A +

İbâdetler îmâna dahil değildir. Farzların farz olduğuna inanıp tembellikle yapmayan kâfir olmaz. Mümin, günâhları günâh bildiği müddetçe îmânı gitmez.

 

 
Geçen hafta pazartesi ve salı günkü makalelerimizde, bir nebze Ehl-i Sünnet itikâdından bahsettik. Bugün de Ehl-i Sünnetin diğer bazı umdelerinden bahsetmek istiyoruz.
Müminlere mükâfât ve nimet için hazırlanmış olan “Cennet”, kâfirlere azap için hazırlanmış “Cehennem” şimdi vardır. Her ikisini de Allahü teâlâ yoktan var etmiştir. Cennet ve Cehennem sonsuz kalınacak yerdir. Zerre kadar îmânı olan ve bu îmân ile âhirete göçen Cehennem’de ebedî (sonsuz) kalmayacaktır.
İbâdetler îmâna dahil değildir. Farzların farz olduğuna inanıp tembellikle yapmayan kâfir olmaz. Mümin ne kadar büyük günâh işlerse işlesin, bu günâhları günâh bildiği müddetçe îmânı gitmez. Ancak farzlara ve harâmlara olduğu gibi inanmak lâzımdır. Emir ve yasaklardan herhangi birine inanmamak, hafîfe almak veya alay etmek, değiştirmeye kalkışmak îmânı giderir ve sonsuz olarak Cehennem’de yanmaya sebep olur.
Halîfelikten konuşmak, dinin esas bilgilerinden değildir. Dört Halîfenin üstünlükleri halîfelik sıralarına göredir. Eshâb-ı kirâmın hepsini hiç ayırım yapmadan sevmek ve hürmet etmek lâzımdır. Hepsi âdil ve din ilimlerinde müctehid idiler.
Mâtem tutmak, dinde yoktur; üzülmek başka, mâtem tutmak başkadır.
Resûlullaha, Eshâb-ı kirâma, Tâbiîne ve evliyâya tevessül ederek, yani onları vesîle ederek onların hâtır ve hürmetleri için duâ etmek, duânın kabulüne sebep olur.
Dînî deliller müctehidler için dörttür: “Kitap”, “Sünnet”, “İcmâ-i ümmet”, “Kıyâs-ı fukahâ”. Avâmın delîli, müctehidin fetvâsıdır. Onun vazîfesi, müctehid imâma uymaktır.
Tenâsühe, yani ölen insanın rûhunun başka bir insana veya hayvana yahut çocuğa geçerek, tekrar dünyâya gelmesine inanmak, dine aykırıdır. Böyle inananın îmânı gider.
Kıyâmet günü, Allahü teâlânın izni ile iyiler kötülere şefâat edecek, araya gireceklerdir. Peygamber Efendimiz; “Şefâatim, ümmetimden günâhı büyük olanlaradır” buyurdu.
Peygamberin mucizesi, evliyânın kerâmeti ve sâlih müminlerin firâseti haktır. Evliyânın kerâmeti, vefâtından sonra da devam eder.
Her bid'at dalâlettir, sapıklıktır. Bid’at, dinde sonradan yapılan şey demektir...
Mest denilen ayakkabı üzerine mesh ederek (ıslak el ile dokunarak) abdest alınır. Çıplak ayak üzerine mesh edilmez.
Özetle; binlerce Ehl-i Sünnet âliminin, kitaplarında bildirdikleri bu ve bunlara bağlı itikâd esâslarına uygun îmân edenler, “Ehl-i Sünnet müslümân”; bu esâslara aykırı inananlar ise Ehl-i sünnet yolundan ayrılmış kimseler olurlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.