İslamiyet, Allahü tealanın hak dinidir

A -
A +
Muhammed aleyhisselâmın getirdiği yüce İslâm dîni, bütün dînleri nesh etmiş, yani yürürlükten kaldırmıştır. O’na verilen mukaddes kitap “Kur’ân-ı kerîm”dir.
 
 
Daha önceki bir makalemizde de belirttiğimiz gibi, Allahü teâlâ, insanların hem dünyadaki, hem de âhiretteki işlerinin düzgün ve faydalı olması ve onların yanlış, zararlı işlerden korunup, selâmet, hidâyet, rahat ve saadete kavuşmaları için, Peygamberler vasıtası ile dîn göndermiştir. Zâten “Dîn”, “insanları ebedî saâdete götürmek için, Allahü teâlâ tarafından gösterilen yol” demektir.
Bilindiği üzere “İslâm dîni”, Allahü teâlânın, Cebrâîl ismindeki melek vâsıtası ile Sevgili Peygamberi “Muhammed aleyhisselâm”a gönderdiği, “insanların, dünyada ve âhirette rahat ve mesut olmalarını sağlayan usul ve kâideler”dir.
İslâm âlimlerinin buyurdukları gibi, bütün üstünlükler, faydalı şeyler, İslâmiyetin içindedir. Daha önceki Peygamberlere gönderilen dînlerin görünür-görünmez bütün iyilikleri İslâmiyette toplanmıştır. 
Muhammed aleyhisselâmın getirdiği yüce İslâm dîni, bütün dînleri nesh etmiş, yani yürürlükten kaldırmıştır. O’na verilen mukaddes kitap “Kur’ân-ı kerîm”, geçmiş kitapların en iyisidir. O’na gönderilen dîn olan “İslâm=İslâmiyet” de kıyâmete kadar bâkî kalacaktır; kimse tarafından değiştirilemeyecektir.
Beşeriyetin, insana kıymet vermeyi İslâmiyet’ten öğrendiği dost-düşman herkesçe bilinmektedir. Nitekim Marcel A. Boisard isimli bir Fransız, “L’Humanisma de l’Islam” adlı eserinde; “...Târihte ilk defa insana ictimâî (sosyal), rûhî, siyâsî, ahlâkî ve hukûkî değerlerini en iyi şekilde veren, bu anlayışla büyük bir medeniyet ve eşsiz bir kültür meydana getiren İslâmdır...” demektedir.
İslâmiyet; ilme, fenne, tekniğe, endüstriye, lâyık olduğu üzere ehemmiyet verir. Zirâat, ticâret ve san'atı da kati olarak emreder. İnsanların yardımlaşmalarını, birbirlerine hizmet etmelerini ehemmiyetle istemektedir. Kendi idâresi altında bulunan insanların, evlâdın, âilenin ve milletlerin haklarını ve idârelerini öğretmekte; dirilere, geçmişlere, geleceklere karşı birtakım hak ve mesuliyetler yüklemektedir.
İslâmiyette, başkalarının cân, mal ve ırzlarına hücum etmenin kesinlikle yasaklığı; kâfirlere karşı da iyi huylu olmanın lüzumu; komşu hakkının dîndeki yeri İslâm âlimlerinin kitaplarında genişçe yazılmıştır. Onları okuduğumuzda, bugünkü terör teşkîlâtlarının/örgütlerinin İslâmiyetle hiç alâkalarının olmadığını yakından görmekteyiz.
Şurası bir hakîkattir ki, insanlar, târih boyunca, Allah’ın ve Peygamberlerinin emir ve yasaklarına uydukları müddetçe, huzurlu ve rahat birer hayat yaşamışlar, birbirlerini sevip-saymışlardır. Emirlere ve yasaklara uymadıklarında ise, huzursuz olmuşlar, rahatları bozulmuş; ahlâksızlık, zulüm ve haksızlık bütün cemiyeti sarmıştır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.