“İnfâk” ve “Sadaka” kavramları...

A -
A +

“Onlar ki, infâk ettikleri zaman isrâf etmezler, sıkılık da (cimrilik de) yapmazlar. (Harcamalarında) bu ikisi arası orta bir yol üzerinde bulunurlar.” (Furkân, 67)

 

 
Bu haftaki 2 makâlemizde, birer nebze “İnfâk” ve “Sadaka” kavramlarından bahsetmek istiyoruz.
“İnfâk: Mâlı, Allahü teâlânın yolunda harcama; nafaka, zekât gibi verilmesi lâzım olan mâlı hak sâhibine verme” manâlarına gelen bir terim/tabir/ıstılâhtır.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîminde buyurdu ki (meâlen): (Ey Resûlüm!) Onlar, hangi şeyi nafaka olarak vereceklerini sana soruyorlar. De ki: "Mâldan infâk edeceğiniz şey, (öncelikle) ananın-babanın, akrabânın, yetîmlerin, yoksulların, yolcunundur. Her ne hayır işlerseniz, şüphesiz Allah onu çok iyi bilen (mükâfâtını veren)dir.” (Bakara, 215)
“Ey îmân edenler! (Hak yolunda) infâkı (harcamayı), kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız (mahsûllerin) en iyisinden yapın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız pek habîs şeyleri vermeye kalkışmayın...” (Bakara, 267)
“Sizin sadakalarınız, fî-sebîlillah (Allah yolunda) cihâd eden, ilim tahsîl eden ve ibâdet gibi hayırlı bir işle meşgûl olan ve yeryüzünde ticâret ve sanat gibi bir işle meşgûl olmaya müsâit (elverişli) vakitleri olmayan fakîrler içindir. Onlar dilenmekten çekindikleri için, câhiller onları zengin zannederler. Ey Resûlüm! Sen onları sîmâlarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden dolayı insanları râhatsız edip sadaka istemezler. Mâlınızdan, bunlara infâk (sarf) ederseniz, muhakkak Allahü teâlâ, verdiğinizi ve niçin verdiğinizi bilir...” (Bakara, 273-274)
“(O takvâya erenler); "Ey Rabbimiz, biz îmân ettik. Artık bizim günâhlarımızı bağışla ve bizi o ateşin azâbından koru" diyenler, sabredenler (îmânlarında) gerçek olanlar, Allahü teâlâya itâatle boyun eğenler, infâk edenler, seherlerde müstağfir olanlardır.” (Âl-i İmrân, 16-17)
“Onlar ki, (sırf) Rablerinin rızâsını isteyerek (her zorluğa) katlanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve âşikâr (hayır yoluna) infâk ederler, kötülüğü de iyilikle savarlar. İşte bunlar (adı geçenler var ya), âhiret saâdeti onlar içindir.” (Ra'd, 22)
“İnfâk” konusunda Kur’ân-ı kerîmde bulunan âyet-i kerîmelerden birkaç tanesini, burada sizlere meâlen arz etmiş olduk. Şimdi, Sevgili Peygamberimizin bu konudaki birçok hadîs-i şerîfinden bir tanesine temâs edelim ve yarın da inşâallah bu konuya devâm edelim:
“Allah yolunda infâk ettiğin bir dînâr [Bir miskal (4.8 gram) ağırlığındaki altın para], köle azâdı için infâk ettiğin bir dînâr, bir fakîre sadaka olarak verdiğin bir dînâr, âilene sarf ettiğin bir dînâr vardır. Bunlardan sevâbı çok olanı âilene sarf ettiğindir.” (Müslim)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.