Çocuk terbiyesi ve büyüklerin sözleri

A -
A +

“Ey insanoğlu! Adının unutulmamasını istersen, ço­cuğuna ilim, hüner, marifet öğret ve onu akıllı-fikirli yetiştir. Böyle yapar­san, arkanda seni rahmetle anan bir kişi bırakmış olursun.”

 

 
 
Evliyânın büyüklerinden Şeyh Sa'dî-i Şîrâzî (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki:
“Ey insanoğlu! Adının unutulmamasını istersen,ço­cuğuna ilim, hüner, marifet öğret ve onu akıllı-fikirli yetiştir. Böyle yapar­san, arkanda seni rahmetle anan bir kişi bırakmış olursun.”
Adam yetiş­tirmek ideâli, Osmânlıda çok mühim olup şöyle söylenegelmiştir:
“Mesâcid ü meâbidi ko, âdem yap,
Kâbe yapmakcadur âdem yapmak.
Taş, ağaç kaydı ne lâzım şâhım,
Yaraşır şâhlara âdem yapmak.”
Yani “Mescid ve mabetleri bırak da insan yetiştir. Bir insan yetiştirmek, Kâbe yapmak gibidir. Taş ve ağaç düşüncesi ile oyalanmak şâhlara yaraşmaz/ya­kışmaz. Onlara yaraşan/yakışan şey adam yetiştirmektir.”
Ehl-i Beyt’ten ve meşhur velîlerden İmâm Câfer-i Sâdık (rahmetullahi aleyh) ise  buyurdu ki: "Kız evlat, ana-babası için ha­yır ve hasenâttır. Oğlanlar ise, nimettirler. Hasenât sâhibi olanlar se­vap kazanırlar. Nimetlerden ise hesâba çekilir, suâl sorulurlar."
Kınalızâde Ali Çelebi (rahmetullahi aleyh) de: Kişinin, Peygamber Efendimizin: “Ben ümmetimin çokluğu ile övünürüm” hadîs-i şerîfine muhatap olabil­mesi için, evlat terbiyesine büyük önem ve ehemmiyet göstermesi ge­rektiğini bildirirdi. O bir vaazında şöyle demiştir:
"Bir adamın ister erkek, ister kız olsun, bir çocuğu doğarsa, önce Allahü teâlâya şükür ve senâ etmeli ve bunu Hakk'ın bir hediyesi bilmelidir. Fa­kîr veya âile efrâdı kalabalık da olsa bundan sıkılmamalıdır. Mümkündür ki bu doğan çocuğun başında saâdet var ve rızkının çoğalmasına sebep olacaktır. Koca, zevcesine 'Niçin kız doğurdun?' diye konuşmamalıdır. Zîrâ bu, kadının elinde olmayan bir şeydir. Bir kişiyi, elinde olmayan bir şeyden dolayı kötülemek veya azarlamak cehâletten ileri gelir. Yeni do­ğan çocuğa güzel isim vermelidir.”
Fâzıl zâtlardan birisi, evlâdına dermiş ki: “Ben size, hem doğmanızdan evvel, hem doğduğunuz zaman, hem de doğduktan sonra iyilik edip duruyorum.”
“Doğmazdan evvel iyilik nasıl olur?” diye sorulunca, demiş ki:
“Doğmazdan evvel sizi iyi, temiz, soyu-sopu belli bir kadından ka­zandım. Alçak âilelerden kadın almadım ki, hayâtınız müddetince, bu se­beple kötülenip kınanmayacaksınız.
Doğduğunuz zaman da size iyi bir ad verdim ki, yaşadıkça çirkin bir isimle çağırılmayacaksınız.
Doğduktan sonra da okuttum, terbiye ettim ki, bu sâyede akrânınız içinde mümtâz oldunuz.” [Bu konuya, inşallah yarın da devam edelim.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.