Çocuk terbiyesine dair kıymetli sözler

A -
A +
“Süt emzirmek devri bittikten sonra, çocuğun terbiyesiyle meşgul olmalı, ona yavaş yavaş güzel hâlleri ve ahlâkı telkîn etmeli, fenâ fiillerden menetmelidir..."
 
 
Osmânlı âlimlerinin meşhurlarından Kınalızâde Alî bin Emrullah (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki: “Süt emzirmek devri bittikten sonra, çocuğun terbiyesiyle meşgul olmalı, ona yavaş yavaş güzel hâlleri ve ahlâkı telkîn etmeli, fenâ fiillerden menetmelidir. Âr ve ayıp ola­cak fiillere teşebbüs ettiğinde; “Sakın! Bir daha bunu yapma, ayıptır!” diye­rek darılmalı, azarlamalıdır.
Çocukların yanında dâimâ hayırlı ve sâlih adamları medhetmeli, öv­meli, şerîr/kötü kimseleri de zemmetmeli, onlara kızmalı ki, çocuk şerden ka­çınsın ve hayrâta rağbet etsin...”
Eshâb-ı kirâmdan ve Peygamber Efendimizin kayınbirâderlerinden Hazret-i Muâviye (radıyallahü anh), Tâbiînin meşhûrlarından ve hadîs âlimlerinden Ahnef bin Kays'ı (rahmetullahi aleyh) yanına çağırdı. O gelince; “Ey Ebü'l-Bahr! Çocuk­lar hakkında ne dersin?” diye sordu. Ahnef bin Kays hazretleri; “Onlar, gönlümüzün meyveleridirler. Onlara her türlü şefkat ve kolaylığı gösteriniz. Onların sevgi dolu hareketlerinden memnun olunuz. Onlara bir şeyi zorlaş­tırmayınız. Bu yüzden onları hayatlarından bezdirip, usandırmayınız!” buyurdu.
Konya'nın büyük velîlerinden Ulu Ârif Çelebi hazretlerini, babası Sultân Veled (rahmetullahi aleyh) şöyle anlattı: “Oğlum Ârif, babamın yanında ağladığı zaman, babam onu kucağına alır, mübârek parmağını ağzına uzatırdı. Çocuk iştah ile babamın parmağını emerdi. Bazen öyle kuvvetli çekerdi ki, parmağını koparacak sanırdık. Bu şekilde babamı üzüyor düşüncesiyle, bir daha böyle yaparsa çekip alayım, diye içimden geçirmiştim. Yine parmağını hızla çektiği bir gün, babam, benim dikkatle baktığımı görünce, düşündüklerimi anlayarak; 'Ey Veled! Ârif benim de oğlum değil midir?' deyince, ben de; 'Siz, bizim sultânımızsınız. Bizler ise, sizin köleniziz' dedim. Bu sözüm üzerine; 'Bizi seven köle de, talebe de, hep oğlumuzdur' buyurarak, merhametinin ne kadar çok ve herkes için geçerli olduğuna işâret buyurdular...”
Evliyânın büyüklerinden Ebû Abdillah Mağribî’nin (rahmetullahi aleyh) dört oğlu vardı. Herbirine bir sanat öğretti. “Hepsinin, sanat sâhibi olması için niçin bu kadar gayret ediyorsunuz, sebebi ne­dir?” diye soranlara; “Vefâtımdan sonra geçim sıkıntısına düşerler. Sonra da, bizi sevenlere; “Ben falanın oğluyum” deyip, onlardan bir şey isteyip, üzerler, korkusuyla her birinin sanat sâhibi olmasını istedim. Böylece, ihti­yaç ânında geçimlerini temin edip güçlük çekmezler” buyurdu. [Malumdur ki, çocuk terbiyesi konusu çok mühimdir. Bu konuda, haftalarca yazı yazılsa, sezâdır/revâdır/lâyıktır.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.