"Edepten daha iyi mertebe göremedim"

A -
A +
“Edep iki kısımdır: Bâtının edebi, zâhirin edebi. Bâtının edebi, kalbin temizlenmesi; zâhirin edebi ise uzuvları kötülük yapmaktan ve günâhlardan korumaktır.”
 
Büyük velîlerden Ebû Osman Hîrî (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki:
“Kul için güzel edepten daha iyi mertebe göremedim. Çünkü aklın hayâtı edeptir. İnsan edep ile dünya ve âhirette yüksek derecelere kavuşur.”
“Kim nefsini terbiye ederse, herkes ondan terbiye öğrenir. Edep eh­line aykırı hareket eden, yasaklara dalar ve kendisine tâbi olanlar yoldan saparlar.”
“Edep iki kısımdır: Bâtının edebi, zâhirin edebi. Bâtının edebi, kalbin temizlenmesi; zâhirin edebi ise uzuvları kötülük yapmaktan ve günâhlardan korumaktır.”
Yine buyurdu ki: “Allahü teâlâya karşı edep, O'ndan devamlı korku üzere bulunmak ve O'nu murâkabe üzere olmaktır. Resûlullah'a karşı edep, sünnet-i seniyyeye yapışmakla; evliyâya karşı edep, ona hürmet etmek, hizmetlerinde bulunmakla; çoluk-çocuğa karşı edep, onlara güzel ahlâk ile muamele etmekle; arkadaşlara ve dostlara karşı edep de, onlara güler yüzlü olmakla; câhillere karşı edep ise, onlara dua ve merhamet gös­termekle olur.”
Evliyânın büyüklerinden ve kendilerine “Silsile-i aliyye” denilen büyük âlim ve velîlerin on beşincisi olan Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Buhârî (kuddise sirruh) hazretlerinin talebelerinden biri anlatır:
“Haz­ret-i Hâce'nin sohbeti ile şereflendiğimde, talebelerinin büyüklerinden olan Şeyh Şâdî, bana çok nasihat etti ve edepten bahsetti. Bana emret­tiklerinden biri; Hazret-i Hâce'nin bulunduğu yere doğru hiçbirimiz ayağı­mızı uzatmayız nasihati idi...
Bir gün hava çok sıcaktı. Gazyût'tan Kasr-ı Ârifân'a Hâce hazretlerini ziyârete geliyordum. Bir ağacın gölgesinde dinlenmek için yattım. Bir hayvan gelip, ayağımı iki kerre kuvvetlice tek­meledi. Fırladım kalktım. Ayağım çok fazla ağrıyordu.
Tekrar yattım. Yine o hayvan gelip beni tekmeledi. Kalkıp oturdum ve sebebini düşün­meye başladım. Nihâyet Şeyh Şâdî'nin nasihatini hatırladım ve ayakla­rımı, hocamızın o anda bulunduğu Kasr-ı Ârifân'a doğru uzatarak yattığımı anladım..."
Irak velîlerinden Seyyid Hüseyin Burhâneddîn Efendi (rahmetullahi aleyh) ile ilgili olarak Nâsırüddîn Suveydî Bağdâdî haz­retleri şöyle anlatır: "Seyyid Burhâneddîn'e, yollarındaki edepten sor­dum. 'Her tarikatte sahih olan edep şerîatin bildirdiği edeptir. Dînin edebi ile edeplenen doğru yola girmiştir. Onun maksadına kavuşması umulur. Dînin edebi ile edeplenmeyen yolunu kaybeder, sapıtır. Gâye­sine ulaşamaz. Bizim yolumuzun büyükleri, talebe yetiştirmek için, soh­bete çok önem vermişlerdir. Çünkü sohbet, talebenin tabîatını mıknatıs gibi gafletten kalp uyanıklığına, cimrilikten cömertliğe, hırstan zühde, kötü ahlâktan güzel ahlâka, her alçak ve aşağı hâlden temiz hâle çeker' buyurdu."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.