"Dünya Engelliler Günü"münasebetiyle...

A -
A +
 
Her türlü ayrımcılığı reddeden mukaddes dînimiz, engellilerin dezavantajlı durumlarının giderilmesi sorumluluğunu diğer insanlara, yani bütün topluma yüklemiştir...
 
 
Geçen cumartesi (3 Aralık 2016) "Dünya Engelliler Günü" idi. Bugün bir nebze sizlere bu konudan bahsetmek istiyoruz efendim...
Malum olduğu üzere, insanlar ya doğuştan veya sonradan "engelli" olabilirler. Engelli kardeşlerimizin bir kısmı doğuştan; bir kısmı sonradan meydâna gelen ve kendi taksiri bulunmayan trafik ve iş kazâlarıyla; diğer bir kısmı yangın, sel, zelzele/deprem gibi tabii âfetlerle; yine bir kısmı hastalık ve yaşlılık gibi sebeplerle, bir kısmı da cân, mâl, ırz ve nâmuslarını korurken ve vatan müdâfaası sırasında, o hâle düşebilmektedirler...
Aslında tarih boyunca hep var olan, ama üzerinde çok fazla durulmayan engelliliğin, son dönemlerde artış göstermesi, onu bütün milletlerin, toplumların gündemlerine taşımıştır. Konu, millî (ulusal) ve beynelmilel (uluslararası) çapta ilmî toplantılarda, panellerde, sempozyumlarda ve konferanslarda ele alınıp çeşitli kânunlarda ve sözleşmelerde de yer almıştır.
      ***
Toplumumuzun ayrılmaz birer parçası olan engellilerin, geleceğe umut ve güvenle bakabilmelerini sağlayacak imkânlara kavuşturulmaları, hem devletimizin ve hükûmetlerin, hem de bütün sivil toplum kuruluşlarının ve tüm ferdlerin öncelikli görevleri arasında yer almalıdır. Engelliler ve âilelerine daha fazla dikkat etmeli ve ilgi göstermeliyiz. Onların problemlerinin çözümü konusunda yapılan bütün çalışmalara yardımcı olmalıyız. Çünkü yapılan istatistiklere göre, dünyâ nüfûsunun yüzde 10'u, Türkiye nüfûsunun ise, yüzde 12'si engellidir...
Sevgili Peygamberimiz buyurmuşlardır ki:
"Allah'tan afv ve sağlık dileyin, çünkü bir kimseye îmândan sonra, sağlıktan daha hayırlı bir şey verilmemiştir." [Tirmizî, Deavât, 105; Ahmed İbn Hanbel 1, 3, 78]
Kur'ân-ı kerîmde, görme engellilik, konuşma engellilik, işitme engellilik, ortopedik engellilik gibi bedenî yetersizlikleri ifâde eden [âmâ, dilsiz, sağır, topal] kavramlarının yanı sıra fakîr, zaîf (güçsüz), miskîn (muhtaç), yaşlı, yetîm (yoksul) ve yolcu gibi soyso-ekonomik yetersizlikleri ifâde eden kavramlar da yer almaktadır.
Her türlü ayrımcılığı reddeden mukaddes dînimiz, bu engellilerin dezavantajlı durumlarının giderilmesi sorumluluğunu diğer insanlara, yani bütün topluma yüklemiştir.
İslâm dîninin korunmasını emrettiği ve bu konuda çeşitli tedbirler aldığı beş şeyden [din, akıl, cân, nesil ve mal]  birisi de sağlıklı yaşama hakkıdır.
İslâmiyet, insanları ancak güçleri nisbetinde sorumlu tuttuğu için, meselâ görme ve yürüme engelli insanlar, dînî görevlerle ilgili olarak, ancak güçlerinin yettiği şeylerden sorumlu olurlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.