Yaratılış gayesi Allah'a ibadettir

A -
A +
Allahü teâlâ, Zâriyât sûresinin 56. âyet-i kerîmesinde meâlen buyurdu ki: “Cinnîleri ve insanları, ancak (beni bilmeleri, tanımaları) bana ibâdet etmeleri için yarattım”
 
Mevcûdât (Varlıklar) bir taksîme göre, ana hatlarıyla, “Hâlık=Yaratıcı; Yaratan)” ve “Mahlûkât (yaratılmışlar)” diye iki ana kategoriye ayrılmıştır. Diğer bir taksîme göre ise, "Vâcibü’l-vücûd=Varlığı muhakkak lâzım olan", "Mümteniu’l-vücûd=Bulunması mümkün olmayan, muhâl olan" ve "Mümkinü’l-vücûd=Bulunması imkân dâhilinde olan" diye üçe ayrılmaktadır.
Mahlûkât (Yaratılmışlar) ise, bir taksîme göre: “Ahyâr=İyiler (Melekler ve Peygamberler)”, “Evsât=Orta Tabaka (İnsanlar ve Cinnîler)” ve “Eşrâr=Kötüler (Şeytânlar)” şeklinde üçe ayrılmaktadır.
Diğer bir taksîme göre de: “Mevcûdât, Mahlûkât=Varlıklar, Yaratılmışlar”“Cemâdât (Cansızlar)”, “Nebâtât (Bitkiler)” ve “Hayvânât (Hayvânlar, canlılar)” olmak üzere yine üç kısımdır.
“İnsan” denen değerli varlığın mantık kitaplarında bir tarifi var: “El-insânü medeniyyü’t-tab’” şeklinde. Bu ibâre, “insan medenî tabîatlidir” demektir.
“Kınalızâde Alî Efendi” isimli ahlâk âlimi, “Ahlâk-ı Alâî” isimli kitâbında şöyle diyor: “İnsan” denen şerefli varlık, “medenî” olarak yaratılmıştır. Yani insanlar topluluk hâlinde, yardımlaşarak yaşayan, kibâr, nâzik, terbiyeli, görgülü kimselerdir..."
Kitaplarda "Medeniyet"in tarifi şöyle yapılır: “Ta’mîru’l-bilâd ve terfîhu’l-ıbâd”. Bunu kısaca şöyle îzâh edebiliriz: “Beldeleri imâr etme (bayındır hâle getirme) ve kulları refâha kavuşturma (müreffeh kılma).”
İslâm dîni de, Peygamber Efendimiz tarafından, iki madde hâlinde özetlenmiştir: “et-Ta’zîmü li-emrillah ve’ş-şefekatü li-halkıllah”. Yani Allah’ın emrine tazimde bulunmak ve mahlûkâta şefkat etmek.
Allahü teâlâ, bütün kullarının, verdiği nimetlere şükretmelerini, şükür olarak da îmân etmelerini, ibâdet yapmalarını, güzel ahlâka sâhip olmalarını, kendi aralarında kardeşçe yaşamalarını, sevişmelerini, birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş ve bunları emretmiştir.
Dünyanın insanlarla meskun kılınması, beşeriyet târihinin 1. kilometre taşıdır. İnsanlara, sayılamayacak kadar çok nimet ihsân edilmiştir. (Bu konuda, 2 âyet-i kerîme var.) İnsanın "eşref-i mahlûkât" kılınması, "muhâtap" ve "mükellef" kılınması [hattâ yeryüzünde "Halîfe" yapılması] ve "Kâinât"taki her şeyin insanoğlunun hizmetine verilmesi, Cenâb-ı Hakk'ın biz kullarına olan en büyük ihsânlarından biridir...
Bütün insanların yaratılmalarındaki maksat, ma’rifetullah (Cenâb-ı Hakk'ı tanıma, bilme) ve Allahü teâlâya ibâdet etmeleridir. Nitekim Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîminde, Zâriyât sûresinin 56. âyet-i kerîmesinde meâlen: “Cinnîleri ve insanları, ancak (beni bilmeleri, tanımaları) bana ibâdet etmeleri için yarattım” buyurmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.