Dînî bayramların mana ve önemi

A -
A +
Cuma, Bayram ve Kandil geceleri ve günleri, Müslümânların mübârek gece ve günleridir. Şüphesiz ki, bu mübârek gece ve günlere kıymet veren Allahü teâlâdır.
 
Makâlemizin hemen başında, kıymetli okuyucularımızın, asîl milletimizin ve bütün İslâm âleminin, dün idrâkiyle şereflendiğimiz mübârek Ramazân Bayramlarını cândan tebrîk eder, sevdikleriyle birlikte sıhhat ve âfiyet içerisinde nicelerine kavuşmalarını, Cenâb-ı Hak’tan tazarru’ ve niyâz eyleriz.
Bilindiği üzere, bazı mekânlar emsâline göre daha mukaddes, bazı insanlar akrânına nisbetle daha muhterem olduğu gibi, bazı zamanlar da benzerlerine nazaran çok daha kudsî, mukaddes ve mübârek kılınmıştır. 
Cuma, Bayram ve Kandil geceleri ve günleri, Müslümânların mübârek gece ve günleridir. Şüphesiz ki, bu mübârek gece ve günlere kıymet veren Allahü teâlâdır.
Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için bazı gecelere, günlere ve aylara kıymet vermiş, bu gece, gün ve aylardaki duâ, tevbe, namâz ve oruç gibi ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir.
 Ayların sultânı diye tavsîf edilen Ramazân-ı şerîf ayı ve içerisinde  Kur'ân-ı kerîmin Resûlullah Efendimize vahyedilmeye başladığı, bin aydan fazîletli, kıymetli, hayırlı olduğu bizzât Allahü teâlâ tarafından beyân buyurulan Kadir gecesi geride kaldı.
Ramazân ayında yapılan bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâp, başka aylarda yapılan farz ibâdetlere verilen sevâp gibi idi. Farzlara verilen sevâb da, başka aylarda yapılan 70 farza verilen sevâb gibi idi. Bu ayda sâlih amel (iyi iş ve ibâdet) yapabilenlere, bütün sene boyunca da bu işleri yapmak nasip olur. Allahü teâlâ, bizlerin ve tüm sevdiklerimizin bütün ömrümüzü, hayırla geçirmemizi nasip buyursun.
Bilindiği gibi, “Ramazân” kelimesi “yanmak” demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tevbe eden müslümânların günâhları yanar, yok olur. İşte bundan dolayı da Müslümânlar bayram yaparlar. Nitekim bir hadîs-i şerîfte buyurulmuştur ki: "…Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret ve sonu Cehennemden âzâd olmaktır…"
Yine Sevgili Peygamberimiz bir hadîs-i şerîflerinde de şöyle buyurmuşlardır:
"Bir kimse, ramazân ayında oruç tutmayı farz (vazîfe) bilir ve orucun sevâbını Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları afv olur."
Peygamber Efendimiz yine buyuruyor ki:
“Ramazân ve Kurbân Bayramlarının gecelerini ihyâ eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez.” [İbn-i Mâce, Taberânî]
“Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Berât gecesi, Cuma gecesi, Ramazân ve Kurbân Bayramı geceleri.” [İbn-i Asâkir] 
Müslümânlar, her yıl, ramazân ayında ve Zilhicce ayındaki Arefe gününde günâhları afv edildiği için sevinirler, sürûrları avdet eder, tekrâr gelir, bundan dolayı "îd" denilmiştir ki, Arapça olan bu kelime, Türkçe’de “bayram” demektir.
 
 
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.