“Ehl-i Beyt”in üstünlüğü ve onları sevmenin önemi

A -
A +
“Ehl-i Beyt”i sevmek, her mümine farzdır; onlara kıymet vermek, saygı göstermek her Müslümânın vazîfesidir. Bunlarda Resûlullah’ın zerreleri vardır.
 
 
“Ehl-i Beyt”, hem mukaddes kitâbımız Kur'ân-ı kerîmde (Ahzâb, 33; Şûrâ, 23), hem de Sevgili Peygamberimizin hadîs-i şeriflerinde medhedilmektedir.
Peygamber Efendimiz, hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki:
“Ehl-i Beytim, Nûh aleyhisselâmın gemisi gibidir. Buna binen kurtulur, binmeyen helâk olur.”
“Ümetimden, Ehl-i Beytimi sevenlere şefâat edeceğim.”
“Sizlere dîn-i İslâmı getirdiğim için, bir karşılık istemiyorum. Yalnız, bana yakın olan Ehl-i Beyt’imi sevmenizi istiyorum.”
İmâm-ı Şâfiî (rahmetullahi aleyh) buyuruyor ki:
“Ey Ehl-i Beyt-i Resûl! Sizi sevmeyi, Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde emrediyor. Namazlarında size duâ etmeyenlerin, namazlarının kabul olmaması kıymetinizi, yüksek derecenizi gösteriyor. Şerefiniz ne kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde sizleri selâmlıyor.
Büyük İslâm âlimi İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh) de buyurdu ki:
“Babam, zâhir ve bâtın ilimlerinde yâni kalp ilimlerinde çok büyük bir âlim idi. Her zaman Ehl-i Beyti sevmeyi tavsiye ve teşvîk buyururdu. ‘Bu sevgi, insanın son nefeste îmânla gitmesine çok yardım eder’ derdi. Vefât edeceklerinde baş ucunda idim. Son anlarında şuûrları azaldığında, kendilerine bu nasîhatleri hatırlattım ve o sevginin nasıl tesîr ettiğini sordum. O hâldeyken bile: 'Ehl-i Beyt’in sevgisinin deryâsında yüzüyorum'  buyurdu...”
İslâm âlimleri, “Ehl-i Beyt” sevgisini, son nefeste îmân ile gitmek için şart görmüşlerdir. “Ehl-i Beyt”i sevmek, her mümine farzdır; onlara kıymet vermek, saygı göstermek her Müslümânın vazîfesidir. Bunlarda Resûlullah’ın zerreleri vardır.
Birisi bir iyilik yapınca, ona teşekkür etmek insanlık îcâbıdır. Bu iyilik ne kadar fazla olursa, ne kadar kıymetli olursa, teşekkür de o oranda artar. Bize en büyük iyiliği, “Ehl-i Beyt”, "Hulefâ-i Râşidîn", "Aşere-i Mübeşşere", “Eshâb-ı kirâm”, "Dört Mezheb İmâmı", "Fukahâ-i Seb'a", "İki Akâid İmâmı"mız, "Oniki İmâm" hazerâtı, "İslâm Âlimleri" ve "Evliyâ-yı kirâm" yapmışlardır. Çünkü dünyâ ve âhiret saâdetinin yolunu gösteren İslâmiyet, onlar vâsıtasıyla bizlere gelmiştir. Bunun için bunlara ne kadar teşekkür etsek, duâ etsek yine de azdır.
Peygamber Efendimiz, “Eshâbımı, zevcelerimi ve Ehl-i Beyt’imi seven ve onlara dil uzatmayan, Cennet’te benimle berâber olur” buyuruyor. İstisnâsız, bütün “Ehl-i Beyt”i ve “Eshâb-ı kirâm”ı sevmek, âhirette kurtuluş vesîlesidir. Nitekim Peygamber Efendimiz, “Kıyâmette, insanların hepsinin kurtulma ümîdi vardır. Eshâbıma sövenler bunlardan müstesnâdır. Sırât köprüsünden ayakları kaymadan geçenler, Ehl-i Beytimi ve Eshâbımı çok sevenlerdir” buyurdu...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.