Muhammed aleyhisselâm son nebi ve son resuldür

A -
A +
Muhammed aleyhisselâm, hem Nebîlerin, hem de Resûllerin sonuncusudur; bugüne kadar bunun aksini söyleyen ve yazan hiçbir İslâm âlimi olmamıştır.     14 asır boyunca gelmiş-geçmiş bulunan bütün İslâm âlimlerinin, âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîflerden çıkardıkları manalara ve ittifâkla bildirdiklerine göre: Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm), hem Nebîlerin, hem de Resûllerin sonuncusudur; bugüne kadar bunun aksini söyleyen ve yazan hiçbir İslâm âlimi olmamıştır; buna aykırı bir inanış İslâm dînine göre küfürdür, dînden çıkmaktır.Peygamber Efendimizin peygamber olarak vazîfelendirilmesinden sonra, bugüne kadar herhangi bir Peygamber (Nebî veya Resûl) gelmemiştir; Kıyâmet kopuncaya kadar da gelmeyecektir. [Sâdece Hazret-i İsâ (aleyhisselâm), Kıyâmetin kopmasına yakın gelecek ve o da Peygamber Efendimizin getirdiği ahkâm-ı şer'iyyeye tâbi olacak ve onu teblîğ edecektir.] Peygamber Efendimizin son Nebî olduğu, ama son Resûl olmadığı iddiâsı, İngiliz kâfirlerinin ortaya çıkardığı Kâdıyânîler denilen dînsizlerin, kâfirlerin iddiâlarıdır. Pâkistân Parlamentosu, [7 Eylül 1974 târihli kararıyla] Kâdıyânîleri, İslâm dışı azınlık olarak ilan etmiştir. [Kâdıyânîlik, 1880 (H. 1296) senesinde, Hindistân’ın Pencap eyâletinde, Mirzâ Gulâm Ahmed Kâdıyânî tarafından kurulan sapık bir fırka, bozuk bir dîndir. İngilizlerin maşası olan Gulâm Ahmed Kâdıyânî öldükten sonra, yerine Hâkim Nûreddîn geçmiştir. Bu kimseden sonra da, 1914’te Kâdıyânîler’in başına Beşirüddîn Muhammed geçmiştir. Kâdıyânîlik, İngilizlerin Hindistan’ı sömürge yapmalarından bir sene sonra ortaya çıkmış, onlar tarafından kurulmuş ve beslenmiştir...] Mirzâ Gulâm Ahmed, önce "Müceddid (yenileyici)", daha sonra da "Mehdî" olduğunu iddiâ etmiştir. En sonunda kendisinin gökten ineceği bildirilen "İsâ Mesîh" olduğunu, yeni bir dîn getirdiğini söylemiştir. İstanbul’da basılan "El-Mütenebbiü'l-Kâdıyânî" kitâbı, Kâdıyânîliğin, İslâmiyeti içeriden yıkmak için İngilizler tarafından kurulmuş olduğunu vesîkalarla anlatmaktadır. Mirzâ Gulâm Ahmed, "Hakîkatu'l-Vahy" adlı kitâbının 68. sayfasında, “Allah, beni Peygamber olarak gönderdi. Bana 300.000 mûcize verdi” ve 148. sayfasında, “Allah bu ümmet arasında, İsâ’dan daha üstün bir Mesîh yarattı; o da benim. İsâ şimdi sağ olsaydı, benim yaptıklarımı yapamazdı. Bende görülen mûcizeler, onda görülmezdi” diyerek sapıklığını ve küfrünü alenî olarak, hiçbir tereddüde meydân bırakmayacak şekilde ortaya koymuştur. [Bu vesîle ile, yarınki makâlemizde, inşâallah birer nebze "zındîk" ve "mülhid" terimleri üzerinde durmak istiyoruz.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.