Koca bir miladi sene geride kaldı

A -
A +
Allahü teâlânın bizlere önemli lütuflarından birisi de zaman nimetidir. Şüphesiz ki, akıp giden zaman içerisinde, bize emanet edilen ömrümüzü tamamlamaktayız.
 
Dün (yani 31 Aralık Pazar günü), mîlâdî 2017 senesinin son günü idi. Bugün [1 Ocak 2018 Pazartesi günü], yeni bir mîlâdî sene başlamış oldu.
Böylece, bir mîlâdî seneyi daha geride bırakmış olduk. Bilindiği gibi, mîlâdî bir “Sene (yıl)”: 4 mevsim, 12 ay, 52 hafta, 365 gün ve 8.760 saattir. Bir “Gün” ise: 24 Saat, 1.440 Dakîka, 86.400 Saniye’dir.
Görüldüğü gibi, bir mîlâdî yılı tamamlamakla, -eğer boşa geçirilmişse- ömrümüzden uzun bir zaman dilimini [yani tâm 8.760 saati] kaybetmiş olmaktayız.
Allahü teâlânın bizlere önemli lütuflarından birisi de zaman nimetidir. Şüphesiz ki, akıp giden zaman içerisinde, bize emanet edilen ömrümüzü tamamlamaktayız.
Yalnız azamet ve ikrâm sâhibi Rabbi’nin zâtı bâkî kalacak” [Rahmân, 27] meâlindeki âyet-i kerîmede de ifâde edildiği gibi, Allahü teâlânın zâtı dışında bütün varlıklar fânidir.
Bu dünyâda yolcuyuz. Günün birinde, hepimiz ebediyet âlemine göçeceğiz... 
Sevgili Peygamberimiz: “İki [büyük] nimet vardır ki, insanların çoğu bunlarda hep aldanırlar: Bunlar: Sağlık ve boş vakittir” [Tirmizî] buyurmuştur.
Yine bir hadîs-i şerîfte “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır” buyurulmuştur. Unutmayalım ki, zaman en büyük sermayedir.
Sevgili Peygamberimiz: “Akıllı kimse [Müslümân], kendisini hesâba çekip ölümden sonrası için hazırlık yapan kişidir” buyurmuştur.
Onun için, geçmiş günlerimize yönelik bir muhâsebe ve murâkabe yaparak yeni yıla girmeliyiz. Bunu esnâf, dükkânlarında her akşam kasayı kapatırken yapmaktadır. Bizler de, kendimiz ve âilemiz adına, milletimiz, memleketimiz ve insanlık uğruna ne gibi güzellikler, hayırlar, fedakârlıklar yaptığımıza bir bakmalıyız.
Kur’ân-ı kerîmde, zamanın önemine şöyle dikkat çekilmiştir: “Fecir vaktine, on geceye and olsun” [Fecr, 1-2], “(Karanlığı ile etrâfı) bürüyüp örttüğü zaman geceye, açılıp ağardığı vakit gündüze andolsun” [Leyl, 1-2], “Asra yemîn ederim ki insan zarardadır.” [Asr, 1-2] [Bu konuda başka âyet-i kerîmeler de vardır.]
Allahü teâlâ, mükellef olan her insana düşünüp taşınacağı, öğüt alacağı ve hakkı kabul edebileceği kadar bir ömür vermiştir. Bu husûsta, Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Onlar Cehennem’de şöyle feryâd ederler: ‘Ey yüce Rabbimiz! Ne olur, bizi buradan çıkar! Dünyâya geri gönder de, daha önce yaptıklarımızdan farklı, güzel ve makbul işler yapalım!’ Allah onlara şöyle buyurur: ‘Biz, size, düşünüp ibret alacak, gerçeği görecek kimsenin düşüneceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size Peygamber de gelip uyardı. Öyleyse tadın azâbı! Zâlimlere hiçbir yardımcı yoktur!’" [Fâtır, 37]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.