Kadınların, cemiyetteki gerçek değerleri...

A -
A +
İslâmiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı.
 
 
Âilenin ve toplumun vazgeçilmez unsuru olan kadınlarımız, gerçek hayatta hak ettikleri değeri bulabiliyorlar mı? Burada önce bir vâkıayı ifâde edelim: Her kadın, bir erkeğin ya annesidir,  ya hanımıdır veya kızıdır, yahut da kız kardeşidir. 
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde (meâlen) şöyle buyurmaktadır:
“Ey insanlar! Sizi, bir tek canlıdan yaratan, ondan, yine zevcesini vücûda getiren ve ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbiniz’den çekinin.” (En-Nisâ sûresi, 1)
Yine Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerimde (meâlen):
“Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık (Yâni Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ’nın çocukları ve torunları olmak üzere vücûda getirdik). Ve sizleri milletlere ve kabîlelere ayırdık (yani, bir ana ve babaya mensup olan büyük tabakalara ve onun içinde çeşitli tâifelere ayrılmış bir hâlde teşkîlâta kavuşturduk) ki, birbirinizi tanıyasınız, aranızdaki yakınlığı anlamış olasınız!.." (Hucurât sûresi, 13) buyurmuştur.
İslâmiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı. Müslümânlık gelince, bu kötü âdetler son bulmuştur.
Bugüne kadar, dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmıştır. Mesela Rusya’da bir zamanlar kadınlara zulmedildi. Zorla Kolhozlara sokuldular. Erkekler gibi, en ağır işlerde, erkek şeflerin baskısı altında, insâfsızca boğaz tokluğuna, hayvanlar gibi, en ağır işlerde zorla çalıştırıldılar. Fakat zulüm pâyidâr olmadı; bilinen âkıbete uğradı.
Hür dünyâ dedikleri Hıristiyân ülkelerde ve İslâm ülkeleri denilen Arap ülkelerinde, "Hayât müşterektir" denilerek, kadınlar da, fabrikalarda, tarlalarda, ticârette, erkekler gibi çalışıyorlar. Çoğunun evlendiklerine pişmân oldukları, mahkemelerin boşanma davâları ile dolu olduğu, günlük gazetelerde sık sık görülmektedir.
Kadınlar, İslâm dîninin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru, hürriyeti ve boşanma hakkına mâlik olduklarını bilmiş olsalar, bütün dünyâ kadınları, hemen Müslümân olurlardı.
Âile, ne kadar sağlam olursa, toplum o derece güçlü temeller üzerine kurulmuş olur. Şu bir gerçektir ki, bir milleti yıkmak isteyen iç ve dış düşmanlar da, ilk tahrîbâtlarına âileden başlarlar.
Bir ana olan, çocuklarımızın mürebbiyesi olan, başlarımızın tâcı, evlerimizin orta direği olan kadınlarımıza, kötü muâmeleler revâ görülmemeli, onlara lâyık oldukları değer verilmelidir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.