İslam âlimleri felsefeyle meşgul olmuşlar mıdır?

A -
A +
Batı âleminde, İslâm dünyâsındaki “tasavvuf” felsefe zannedilmiş ve tasavvuf büyüklerinin pek çoğu yanlış olarak “filozof” olarak isimlendirilmiştir. 
 
Şurası bir hakîkattir ki, imânın altı esasını iyi öğrenen ve son Peygamber Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği gibi inanan bir Müslümanın, felsefecilerden soracağı bir şey ve felsefe yapacağı bir konu kalmaz. Asırlar önce yaşamış bazı büyük İslâm âlimlerinin, felsefeyle meşgul olduklarına dâir gelen haberlerin iki mânâsı vardır:
Birincisi, Yunan felsefesine cevaplar verdikleri, diğeri de o zamanlar felsefe kelimesinin içinde yer alan matematik, mantık, fen ve tabîat bilgileri gibi ilimlerle meşgul olduklarıdır.
Batı âleminde ve bilgileri tamamen Batı'ya dayananlar nazarında, İslâm dünyâsındaki “tasavvuf”, felsefe zannedilmiş ve tasavvuf büyüklerinin (evliyânın) pek çoğu haksız ve yanlış olarak “feylesof=filozof” olarak isimlendirilmiştir. “İslâm felsefesi” tâbiri de, bu yanlışlıktan doğmuştur.
Ayrıca, “İslâm felsefesi” denilen bilgileri öne sürenlerden bazıları, Ehl-i Sünnetin dışındaki 72 dalâlet fırkasının (sapık grupların) mensuplarıdırlar...
Maalesef felsefecilerin bir kısmı ateist olmuştur...
Diğer bir kısım filozoflar ise, “materyalist” olmuşlardır. “Materyalizm”: “Toplum hayâtını ve fertler arasındaki ilişkileri ve davranışları belirleyen tek faktörün madde olduğunu savunan felsefe akımıdır.” 
Materyalizm, rûhî ve zihnî kâbiliyetlerin maddî bir açıklaması olduğunu ileri sürer. “Mekanik materyalizm” adı verilen birinci maddeci yaklaşımda bütün biyolojik, psikolojik, târihî ve içtimâî (sosyal) olaylar basit bir mekanik süreç olarak kabul edilir. Buna göre, düşünce ve her çeşit duygular, maddenin (insan beyninin) oluş ve davranış biçimidir. Bu temelleri ile mekanik materyalizm tabii bir determinizm şeklinde görünür.
Materyalizmin ikinci türü olan “Evrimci materyalizm”e göre madde, evrim geçirir ve insanların hissî ve rûhî davranışları da, ya daha önce bilinmeyen kâbiliyetlerin ortaya çıkması veya sonradan elde edilen nitelikler hâlinde tezâhür eder.
“Diyalektik materyalizm”de, maddenin kendisini evrimle ilgili harekete iten zıt bir güçle karşılaştığı kabul edilmektedir. Birbirleri arasında da tenâkuzları olan bütün materyalizm türlerinin temel ortak vasfı, rûhu inkâr ederek, felsefeyi, ateizm (Allah’ı inkâr) hâline getirmektedir.
Yirminci yüzyılda “Kuvantum Fiziği” ve “İzâfiyet Teorisi” (Relativite) alanlarında meydana gelen gelişmeler, “Materyalizm” felsefesinin geçersizliğini, bu felsefenin doğum yeri olan Batı dünyâsında da kesin bir biçimde ortaya koymuştur.
Ne var ki materyalizm, hâlâ cemiyetin bir kısım kesimlerinde revaç bulabilmektedir. Bunun sebebi ise, inançsızlık ve yeterli bilgiden mahrum olmaktır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.