İnsan, medenî bir hayat yaşamaya layık bir varlık

A -
A +
İslâmiyet, insanoğlunun "ölümsüzlük" arzûsuna da cevap vermekte, insana ebedî bir hayât ve saâdet taahhüt etmektedir.   İslâm dîninde, insan dünyâda medenî bir hayât yaşamaya, rahat ve huzur içinde olmaya, âhirette ise ebedî saâdete kavuşmaya lâyık bir varlıktır. Peygamberler, insanlara bunu haber vermek, hatırlatmak ve rehber olmak için gönderilmişler, insanları hakîkî insanlığa kavuşturmak için çalışmışlardır.İslâmiyet, insandan aklını, ilmini ve diğer kuvvetlerini kullanarak dünyâda medenî yaşamak için icap eden her şeyi yapmasını, toprağı, mâdeni, okyanus diplerini ve fezânın derinliklerini bunun için kullanmasını, yeni yeni âletlerle ve cihâzlarla işlerini kolaylaştırmasını istemekte, bunlara teşvîk etmektedir. Ayrıca beraber yaşadığı insanlarla medenî, olgun münâsebetler kurmasını, hoş geçinmesini, onlara yardım ve ikrâm etmesini emrederek insan cemiyetlerinin sosyal vasıflarını da yükseltmektedir. İslâmiyet, insanoğlunun "ölümsüzlük" arzûsuna da cevap vermekte, insana ebedî bir hayât ve saâdet taahhüt etmektedir. Her insana, maddî ve mânevî olarak ilerleme, yükselme yolu açıktır. İslâm dîninde insanın cesedi de kıymetli ve mübârektir. Rûhu o taşımakta ve rûhun sonsuz derecelere yükselmesinde güzel ameller yapan cesedin, çok büyük payı bulunmaktadır. İnsanların organları, parçaları da kıymetlidir. Saç, sakal, tırnak gibi parçaları da muhterem tutulmuş, yakılması, tahkîr edilmesi yasaklanmış, kesildikten sonra gömülmeleri istenmiştir. Anatomik olarak insan; baş, gövde, kollar ve bacaklardan meydana gelmiştir. Baş, içinde beyni koruyan ve en önemli duyu organlarını bulunduran bir vücut kısmı olmasıyla en mühim bölümdür. Kollar ve bacaklarda vücudun kas gücünün önemli bir bölümü toplanmıştır. Gövde iki bölüm olup, göğüs ve karın diye adlandırılır. Göğüste, akciğerler, kalp, büyük damarlar bulunur. Karın bölümünde, karaciğer, mide, böbrekler, dalak, bağırsaklar, pankreas gibi önemli organlar toplanmıştır. Her biri bir fabrika gibi muntazam çalışan bu organlar, sürekli ve uyum içinde faaliyet gösterirler. İnsan vücudunda, her dakîka yüz binlerce kimyâsal reaksiyon vuku bulur. İslâmiyet, insanın kendisini tanımasına o derece önem vermektedir ki; “Kendini tanıyan, Rabbini tanır” buyurulmuştur. İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin; “Anatomi ve astronomi bilmeyen kimse, Allahü teâlânın kudret ve azametini anlayamaz” sözü de meşhur olmuştur. İslâm dîninde insan; kısaca, maddî ve mânevî bütün varlığı, şahsî ve sosyal hayâtı, evveli ve âhiri, dünyâsı ve âhireti ile tam olarak ele alınmakta, hakikî insan ve hakîkî  "Halîfe-i Rahmân" olmaya dâvet edilmektedir. Zâten İslâm dîni, Allahü teâlâ tarafından bunu sağlamak için gönderilmiştir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.