Allahü teâlânın nimetlerine karşı şükür lazım...

A -
A +
Her nîmetin hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık îcâbıdır. Aklın lüzum gösterdiği bir vazîfe, bir borçtur.
 
Dünkü makâlemizde, Allahü teâlânın kullarına olan nimetlerinin sonsuz olduğuna dâir 2 âyet-i kerîme meâli verdik; nimetlere şükür gerektiğinden de kısaca bahsettik. Bugün, bu konuda, sizlere, biraz daha bilgi arz etmek istiyoruz...
Bütün mahluklara her nîmeti, iyilikleri veren yalnız Allahü teâlâdır. Sayılamayan nîmetleri hep O vermektedir. İnsanları sıkıntıdan kurtaran O’dur. Duâları kabul eden, belâlardan kurtaran hep O’dur. Öyle bir rezzâk (rızk verici)dir ki, kullarının rızklarını, günâhlarından dolayı kesmiyor. Affı ve merhameti o kadar boldur ki, günâh işleyenlerin yüz karalarını meydâna çıkarmıyor. Hilmi, yumuşaklığı o kadar çoktur ki, kullarının cezâlarını vermekte acele etmiyor.
Öyle bir ihsân sâhibidir ki, kerem ve ihsânlarını dost ve düşmân, herkese saçıyor. Bütün nîmetlerinin en şereflisi, en kıymetlisi, en üstünü olarak da, kullarına Müslümânlığı açıkça bildiriyor ve beğendiği yolu gösteriyor. Mahlûkların en iyisi olan Muhammed aleyhisselâma uyarak, saâdet-i ebediyyeye kavuşmayı emir buyuruyor. İşte, O’nun nîmetleri, ihsânları güneşten daha açık ve aydan daha âşikârdır.
İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. O hâlde, her nîmetin hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık îcâbıdır. Aklın lüzum gösterdiği bir vazîfe, bir borçtur. Fakat kullar, O’nu nasıl büyük bileceklerini, nasıl şükredeceklerini anlayamazlar. O’na hürmet ve şükür şekilleri, yine O’ndan bildirilmedikçe, O’na lâyık olacağına güvenilemez ve O’nun kabul edeceği bir ibâdet olamaz. İşte, O’nun tarafından bildirilen, tâzim, hürmet ve şükür şekli, Peygamberlerin (aleyhimüs-salevâtü vet-teslîmât) bildirdikleri dînlerde açıkça beyân edilmiştir.
Bu söylenilenlerden anlaşılıyor ki, dîne uymak, insanlık îcâbıdır ve aklın istediği ve beğendiği bir şeydir.
Şükür, Allahü teâlânın verdiği nîmetleri, O’nun emrettiği gibi kullanmaktır. Beden nîmetinin şükrü, bedendeki her uzvun, organın, Allahü teâlânın beğendiği işleri yapmasıyladır. Malın şükrü, parayı harâm, günâh olan yerlere harcamamak, isrâf etmemek ve zekâtının verilmesi, hayır, hasenâtın yapılmasıyla olur. Rütbe, mevki sâhibi olanların bu nîmete şükretmeleri, İslâmiyete ve insanlara hizmet etmeleri, kimseye, zulüm, kötülük ve haksızlık yapmamalarıyladır.
Şükür, nîmetlerin artmasına, devâmına sebep olur. Allahü teâlâ, İbrâhim sûresinin 7. âyetinde meâlen; “Nîmetlerime şükrederseniz, arttırırım. Nankörlük ederseniz, muhakkak azâbım çok şiddetli olur” buyuruyor.
İnsanlardan gelen iyiliklere teşekkür etmek de, Allahü teâlâya şükretmek olur. Hadîs-i şerîfte; “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükretmiş olmaz” buyuruldu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.