Kudüs’e İngilizler girince...

A -
A +
1917’de İngilizler Kudüs’e girdiler. Bu İslâm beldesindeki dört asırlık Osmânlı dönemindeki huzûr da maalesef sona ermiştir.     Yavuz Sultân Selîm Hân’ın Mısır’ı fethetmesiyle, Memlûklülerden 1516 yılı sonunda Kudüs de alınmış ve tâm 401 sene Osmânlı Devletinin hâkimiyetinde kalmıştır. Osmanlı’nın son dönemlerinde, 17.100 kilometrekare yüzölçümüne sâhip müstakil bir sancak idi. Doğrudan Dâhiliye Nezâretine bağlı olarak merkezden tayîn edilen bir “Kuds-i Şerîf Mutasarrıfı” tarafından idâre edilirdi. Bu dört asır zarfında, Müslümânlar oraya çok saygı göstermişler, orada sâdece Müslümânlar değil, Hıristiyânlar da, Yahûdîler de, huzûr ve refâh içerisinde yaşamışlardır. Osmânlılar, Kudüs’e gerekli bütçeyi fazla fazla ayırıp oraları çok güzel bir şekilde devâmlı surette imâr etmişlerdir. Osmânlı Devleti, 11 Aralık 1917’de Kudüs’ten çıkıp İngilizler oraya girince, 1.200 senelik bu mübârek İslâm beldesindeki dört asırlık Osmânlı dönemindeki huzûr da maalesef sona ermiştir. "1917’de İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Siyonist lider Baron Edmond de Rothschild’e yazdığı mektupta, Filistîn’de bir Yahûdî devletinin kurulmasını İngiltere’nin destekleyeceğini bildirdi. Bu deklarasyona güvenen Yahudiler, Filistîn topraklarına sür’atle yerleşmeye başladılar. 1922 yılında, Filistîn’deki Yahûdî nüfusu, 83 binden 467 bine çıktı.1947 yılına gelindiğinde, bölgeyi elinde tutan İngiltere, Filistîn toprakları üzerindeki çatışmaları sonlandırmak için, BM’ye mürâcaatta bulundu. Kurulan Filistîn Özel Komisyonu, Filistîn’in en verimli kısımlarını oluşturan %55’lik kısmını Yahûdîlere, geri kalan verimsiz toprakları ve çölleri ise Araplara bırakan bir plan teklîf etti. Bu arada İngiltere, BM’deki oylamayı beklemeden, 15 Mayıs 1948’de Filistîn manda idâresinin sona ereceğini deklare etti. Bunun hemen akabinde, 14 Mayıs 1948’de Yahûdîler de İsrâîl devletinin kurulduğunu ilân ettiler...” Bilâhare, Kudüs 29 Kasım 1947’de "Birleşmiş Milletler Cemiyeti" tarafından Milletlerarası bir statüye kavuşturuldu. Bu karârı, Yahûdîler benimsedi, fakat Araplar ona karşı çıktı.Mûsevîlerin, Hıristiyânların ve Müslümânların mukaddes saydığı yer ve makâmlar, eski Kudüs’ün doğu kenarında olup, buraya "Harem-i şerîf" adı verilmektedir. 1967 Arap-İsrail (Altı gün) savaşı sırasında, Kudüs’ün Ürdün kesimi İsrâîl birlikleri tarafından işgâl edildi. Kudüs’te bulunan masum ve korumasız Müslümân-Araplara her gün akla gelmedik işkence ve zulüm yapıldı. "İsrâîl Parlamentosu"nun, 30 Temmuz 1980 târihli karârıyla, Birleşik Kudüs, İsrâîl’in başkenti îlân edildi.Son duruma gelecek olursak: 14 Mayıs 1948’de, İngiltere, Kudüs üzerindeki koruma rejimine son verdi. Aynı gün İsrâîl Devleti kuruldu. İsrâîl Devleti, Kudüs’ü de içine alırken, Ürdün, Filistîn’in geri kalan bölümünü, eski Kudüs şehriyle birlikte ilhâk etti. Bir müddet sonra, İsrâîl hükûmetinin birkaç bakanlığı Kudüs’e taşındı. Kutsal yerlerin idâresi, korunması ve bakımı, her dînin yetkililerince yerine getirilmektedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.