"Bana Gülşah’tan haber ver diyorum sana!"

A -
A +
"Gülşah’ı Doğan’a nişanladılar. Nikâhını Emir Sultan hazretleri kıydı" dedi, başını öne eğdi...
 
Erkara, ilk defa gördüğü bu filozof yapılı, feleğin çemberinden geçmiş bilge kişiyi içinden tasdik etti. “Söyledikleri doğru değil mi? Evet doğru değil mi? Her akşam dediği gibi yapacak, hayatın tadını çıkaracağım. Söz!.. Söz!..” diyordu bütün kalbiyle… Kendi kendine kararını vermişti. Kimse onu, sonuna kadar inandığı bu hayat dolu âlemden kolay kolay döndüremezdi artık.
Yeni dünyanın genç müdavimi Erkara, pencereleri sarı güllerle örtülmüş Kızıl Köşk’ten dalgın dalgın çıkarken azıcık daha samimi arkadaşı Aşır’a toslayacaktı.
- !!!..
- Bana böyle ne oldu Aşır?
Aşır geriledi. Kan ter içinde soluyan Erkara’yı dikkatlice süzdü.
- İyisiniz canım!..
- Hayır Aşır. Aşırı iyiyim. Bana ondan haber veriniz Allah aşkına!..
- Bugünlük bu kadar yeter.
- Sözümü değiştirme Aşır. Gülşah’tan haber ver diyorum.
Aşır, dua eder gibi tombul ellerini havaya açtı. Boynunu sola, çarpık eğri burnunu sağa, sola oynatıp, bükerek;
- Beni isterseniz öldürünüz. Maalesef mâni olamadım.
- Neye mâni olamadın?
- Gülşah’ı Doğan’a nişanladılar. Nikâhını Emir Sultan hazretleri kıydı, dedi, başını öne eğdi. Dudaklarını ısırdı. Erkara, duydukları karşısında şoke olmuştu. Kanlı çanaklarından fırlayan iki parlak gözleri pek fena, pek acı, fevkalâde korkunç baktı, baktı.
Erkara’nın aklı örtülmüş, gözü dönmüştü. Aşır ve birkaç güvendiği adamıyla birlikte Gülşah’ı dağa kaldırmaya kararlıydı. Gizlendiği ağaçların arkasında ruhunu tahlil ederken, Hiç fazilet sahibi olmadığını acı acı duydu. İffetli bir bey kızını, üstelik de yeni nişanlı birini zorla kaçıracaktı.
Başka ufuklarda, farklı bir hayat, yeniden doğmak gibi apayrı bir âlem düşünüyordu.
“İyi de! Hayal ettiğim bu dünyamda ne anam, ne babam, ne evim, barkım ne de yurdum olacak. Yalnız başına bir haydut. Ben gerçekten serseriyim. Hep arzum; çevremdekilerden kaçmak. Buralardan kurtulmak. Vatanı, aileyi ebediyen terk etmek. Karşılıksız bir aşk uğruna bilinmez yerlerde yaşamak oldu. Olanca kuvvetiyle de devam ediyor bu önü alınmaz, azgın isteklerim. Dineceğe, sakinleşeceğe de hiç benzemiyor. Tasarladıklarımı yapmak, o kadar kolay mı?..” dedi kendi kendine. İç âlemindeki fırtınalar bir türlü dinmek nedir bilmiyordu.
“Ben… Eşkıya takibine, zalimlere dair haberler edinmeye memur genç akıncı, neler düşünüyor, nelerle uğraşıyorum? Hele bir bak hâline ey Erkara!..” diyerek sayıklar gibi inledi. İçinde bulunduğu durumdan rahatsız olduğu aşikârdı. Lakin hain, kâfir nefsine söz geçiremiyordu. İşin zor olanı da buydu zaten. “Ah! Ah azgın nefsim ah!” diye yakındı, durdu.
İtibarlı bir bey kızını rahatsız etmek. Hele hele zorla kaçırmak, olacak şey değildi. Bu, tekfurların binbir oyunlarıyla meşgul olan devletin başına, yeni müşkülatlar çıkarmak demekti!.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.