“Söyleyene değil söyletene bak, vardır bir hikmeti...”

A -
A +
"Yolun da bahtın da açık olsun. Birinizi mutlaka emir tayin edin..."
 
 
Hocası, nasihatine devam ediyordu:
- Nefisle mücadele bitmez Kösem! İlahiyattan tıbba kadar bütün ilimleri öğrendin. Ahlak bakımından da senin gibi kâmil birini görmedim. Sense hâlâ kendinle kavga hâlindesin! Bu hiç olacak şey mi?
- Lakin hocam! Nefsimin bütün isteklerini terk etmem gerek ama bunu tek başıma yapamıyorum!
- Anlaşılan bu gidişte müderrisliği bırakacaksın! Öyleyse Ankara’ya Hacı Bayram-ı Veli’ye git! Çok büyük bir âlim ve veli, belki o sana yol gösterir kim bilir?
- Peki efendim!
“Söyleyene değil söyletene bak! Vardır bir hikmeti.” deyip Ankara’ya gitmek üzere bir yol arkadaşı bulmaya hazırlanıyordu ki hocasının sesiyle kendine geldi Akşemseddin Hazretleri:
- Bak Şemseddin!
- Buyur Hocam.
- Son nasihatim şu olsun.
- Dinliyorum hocam.
- Günlük güneşlik havada tiril tiril yola çıkarsın, akşam olur kalacağın yeri bilemezsen, hesap döner hava bozar yumurta büyüklüğündeki dolu başını kırar Allah muhafaza. En hızlı atla giderim dersin, at tökezlenir ayağı kırılır korkuyla ne yapacağını şaşırır rüzgârdaki kuru yaprak gibi sağa sola sürüklenirsin. Bakarsın kar yağıp her taraf buz tutar, yolsuz, izsiz donakalırsın, uzaktan gördüğün duman tüten evlere ve içindekilere imrenirsin.
- İnsanın başına her şey gelebiliyor hocam.
- Tecrübeyle sabittir Şemseddin. Kâinatta minik bir nokta olduğumuzu unutma! Ne kadar kuvvetli olsan da senden de kuvvetlisi çıkar, baş edemezsin! Öyleyse niçin yalnız kalasın ki? İyi günde edindiğin dostların, kötü günde destekçin olsun.
- Âmin, âmin...
- Tek olmak Allahü teâlâya mahsustur. Kula münasip olan sünnet-i şerife uymaktır.
- Münasiptir efendim!
- Hem yolcunun duası makbuldür. Bu garip hocana, akraba-i taallukatına ve bütün cümle Ümmet-i Muhammed’e de dua edersiniz. Yolun her türlü tehlikesi olur. Tedbiri elden bırakmayasın, Sebeplere yapışın, lüzumsuz masrafından kurtulun derim. Hem dost sohbetiyle yolun sıkıntılarını azaltırsın, hem de ilimden, öğrenmeden, öğretmekten kopmamış olursun. Tasarruf ve diğer faydalarını saymıyorum.
- Peki hocam! Bir iki arkadaş bulmadan yola çıkmayacağım.
- Yolun da bahtın da açık olsun. Birinizi mutlaka emir tayin edin, diğerleri de ona tabi olsun. Sünnet üzere yolculuk, niyeti düzeltmekle ibadete dönüşür.
- Nasihatlerini unutmayacağım efendim.
- Peki diyen kazanır Şemseddin...
- Peki efendim.
              ***
Ankara’nın pazar kurulan meydanlığı; şehrin en geniş yeri sayılırdı. Burası, bütün mahallelerin ortasında, oldukça ferah, aydınlık ve gölgeliklerin olduğu çimenlik bir yerdi. Serçelerin cıvıldaştığı, güvercinlerin, sığırcıkların uçuştuğu, çocukların koşuşturduğu hoş mekândı. İki katlı ahşap evler bir yanda, eski devirlerden kalma taş yapılar, kale bir yandaydı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.