Onu kıskanan Zülküf’ün kini, hasedi dinmiyordu!

A -
A +
Kerametlerini duyan geliyordu... Hacı Bayram Veli Hazretlerinin etrafı iyice kalabalıklaştı...
  Hacı Bayram onu yüksek manevi mertebelere eriştirmenin huzuru içindeydi. Eski talebeler kendi aralarında dedikodu ediyorlardı. “Kırk günde icazeti aldı” deyip söylenenleri toplayan Hacı Bayram Veli Hazretleri: - Evlatlarım; Akşemseddin bize tam bağlandı, dediklerimizi harfiyen tatbik etti. Zaten o, buraya gelmeden bulutların içinde saklı bir güneşti! Biz fazla bir şey yapmadık! Güneşin önündeki birkaç bulut geri çekilince gözleri kamaştıran şems ortaya çıktı! Bizimkisi sebepti sadece! Kırk yıllıklara gelince; onlar bir şey yapacakları zaman evirir, çevirir, sorup soruşturur, akıllarına da münasip gelirse yaparlar, gelmezse yapmazlardı. Bilmem anlatabildim mi? - !!! Akşemseddin diğer müridlerden çok farklıydı hızla ilerledi, çok uzun mesafeleri kısa zamanda katetti. Hocasının gönlüne taht kurdu. Hacı Bayram Veli hazretleri; onun ebedî saadete nail olması için nefsini tezkiye edip temizledi, zaten güzel olan ahlakını daha ziyadeleştirdi, güzelliklerle süsledi. Zâhirini ve bâtınını; yani dış görünüşünü ve iç âlemini her türlü küfür pisliklerinden temizleyip tamir etti… O şimdi hakiki derviş olmuştu. Allahü teâlânın muhabbeti, Sevgili Peygamberimizin aşkıyla doluydu, iyice doldu taştı. Yüksek huzur ve saadetlere kavuştu. Bu yolun sonunda müridlerin içi ilâhî aşk ile dışları da güzel ahlâkla dolar o muhabbetle hem kendilerini, hem de etrafındakileri Cehennem ateşine düşmekten kurtarmak için çalışırlardı. Bu yüksek vazife şimdi Akşemseddin Hazretlerine verilmişti. Bu ne büyük saadetti…                               ***           ZÜLKÜF RAHAT DURMUYOR!.. Bu arada kerametlerini duyan geldi. Hacı Bayram Veli Hazretlerinin etrafı iyice kalabalıklaştı. Ta çocukluğundan beri onu kıskanan Zülküf’ün kini, hasedi dinmiyordu. Hacı Bayram Hazretlerinin komşusu Numan olduğunu anlayınca hasetliği bir kat daha arttı. Onun üstün meziyetlerini, güzel ahlakını, ilimde, tasavvufta ilerlemesini ve insanlara yaptığı yardımlarını duydukça asabı bozuluyor, ondan daha çok nefret ediyordu. Hatta gittiği yerde onu övenlerle karşılaşsa mutlaka onları susturuyor: “Onu bir de bana sorun! O yere göğe sığdıramadığınız adam, komşumuzdur! Onun sümüklü hâlini bir ben bilirim! O, aklı erdiği günden beri insanların hürmet etmesini, peşinden gitmesini bekleyen biridir! Onun hedefi; baş olmak, belki de padişah!..” Hele bir de hemfikir birini yanına aldı mı… söylemediği söz, yapmadığı hakaret kalmıyordu. Bugün yine fena hâlde kinlenmişti. Doğru medreseye gidecek, onu talebeleri, müridleri, sevenleri karşısında mahcup edecek, gizli kötülüklerini milletin önünde haykırıp rezil edecekti güya! Niyeti çok kötüydü. Giyinip kuşanırken aklına bir hinlik daha geldi: Kadın kıyafeti giyinmek… Bu şeytani düşüncesine elinde olmadan bir kahkaha patlattı: “Yaktım seni Numan! Şimdiden kızardığını, bozardığını, kaçacak delik aradığını görüyorum! Çok keyifli olacak çook!” DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.