Öyle bir nimete kavuşmuştu ki!..

A -
A +
Bu çeşmeden su getirme hadiseleri başına ne işler açmıştı...
 
İbrahim, o gidip de geri gelmeyecesi günü hatırladı. Çeşme başına gelen adamın at tekmeleriyle parçalanmış kafası gözünün önüne geldi. “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh…” çekti, hocasını düşündü. İsmail Fâkirullah ismi kalbinden geçince karanın ak olması gibi değişiyor, ferahlıyordu.
Bu çeşmeden su getirme hadiseleri başına ne işler açmıştı, ne şimşekler çakmış, gökyüzünden kavrulmuş karanfiller dökülüvermişti etrafına? Endişelerinden, korkularından olsa gerek boynu, boğazı sıkılıyor, göğüs kafesi daralıyor, nefesi ha kesildi, ha kesilecek gibi gerildikçe geriliyordu.
İsmail Fâkirullah hazretleri hiç boşa konuşmazdı. Her şeyi maksatlı ve yerindeydi. Ne fazla ne eksik. O sıradan, anlık bir şeymiş gibi olabileceklerden değil, o ebedi saadetten bahsederdi her yerde, herkese. Onun muhteşem gözleri; defalarca yanıp sönen çıra gibi süt beyazı kâğıttan, dipsiz karanlığa gidip geldikçe gönül alan bakışları ile insanın kalbi hoplardı.  Fazla bir şey söylemesine lüzum yoktu.
Sanki huzurlarındaymış gibiydi. O sohbete başlayınca gayr-i ihtiyari açık bırakılmış dudaklarından inci misali dişleri, şeffaf bir tülden nur hüzmeleri sızar gibi parıldardı. Öncesiz, sonrasız ve zincirleme bir görüntünün zihin boşluğunda salınımıydı her şey. Hayat kadar sıcak ve bir o kadar da vazgeçilmez bir hakikatle karşı karşıyaydı sanki.
O öyle bir nimete kavuşmuştu ki; gecesi gündüz olmuştu da farkında değildi sadece.
                             ***
Ey dîde nedir uyku gel uyan gecelerde.
Kevkeblerin et seyrini, seyrân gecelerde.
Bak, hey’et-i âlemde bu hikmetleri seyret.
Bul Sâniini ol O’na hayrân gecelerde.
Çün gündüz olursun nice ağyâr ile gâfil.
Ko gafleti, dildârdan utan gecelerde.
Gafletle uyumak ne revâ abd-i hakire.
Şefkatle nidâ eyleye Rahmân gecelerde.
Cümle geceyi uyuma Kayyûm’u seversen.
Tâhî olasın Hayy ile ey cân gecelerde.
Âşıklar uyumaz gece hem sen uyuma kim.
Gönlün gözüne görüne cânân gecelerde.
Dil beyt-i Hudâdır onu pâk eyle sivâdan.
Kasrına nüzûl eyler o Sultân gecelerde.
Az ye, az uyu hayrete var fânî ol ondan.
Bul cân-ı bekâ ol O’na mihmân gecelerde.
Allah için ol halka mukârin gece gündüz.
Ey Hakkı, nihân-ı aşk oduna yan gecelerde. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.