Bugün dışarısı çok farklı; hatta sırlar âlemi gibiydi!

A -
A +
"Öyle değil emmi, öyle değil! Aha bu gözlerimle o meczubu gördüm!"   Molla İbrahim: - Bak emmi yine: “Ebedi saadeti isteyeni arıyorum! O seçilmişi, onu gören, bilen var mı?” diye feryat ediyor! Yırtıyor ortalığı! Nasıl lakayt kalayım emmi? - İbrahim, yeğenim anlaşıldı; sen satıcıları meczup olarak görüyorsun! Ortalıkta meczup falan yok! Hadi yürü eve gidelim! Öyle bakıp durma! Firdevs de merak eder hadi gidelim! - Aaa! Gözden kayboldu, âdeta yok oluverdi birden! Ama nasıl olur? - İbrahim hâlâ ısrar mı edersin meczup için? - Kusuruma bakma emmi, seni de üzdüm! - Yok yok, üzülmedim de... Her neyse... Bugünler pek... - Bi şeyim yok emmi! - Yoksa hâlâ İsmail Fakirullah hazretlerini mi düşünüyorsun? - Aklımdan çıkmıyor ki! - Peki ya o “Meczup” dediğin de ne? - Ne bileyim; milletin ortasında çıkmış bas bas bağırıyor, kimseler de dönüp bakmıyor! - Böyle şeylere aklını takma yeğen! Fazla yorgunluktan, çok okumaktan, çok tefekkürden, ne bileyim tarif edilemeyen birçok şeyden böyle hâller yaşayabilirsin... - Öyle değil emmi, öyle değil! Aha bu gözlerimle o meczubu gördüm, kulaklarımla da söylediklerini işittim! Peki ama niye sadece ben gördüm? Sahi kimi arıyordu? Niye bağırıp duruyordu? Ne demek istiyordu? Bu suallerin cevabı yok! Gördüklerim, duyduklarım kafamı karıştırıyor iyice. Mânâsını anlamaya, kavramaya çalışıyorum lakin gücüm, kuvvetim kâfi gelmiyor, beceremiyorum emmi! - Vardır bir hikmeti yeğen! Merhum baban evliyadandı, hocaların da öyle... Haram yemedin, giymedin, Rabbimizin rızası dışında bir fiil işlemedin yeğen; bazı hâllerin zuhur etmesi tabiidir! Fazla şaşırma! Nazar da var üzerinde... Dikkatli olman lazım İbrahim! - !!! Bugün dışarısı daha bir farklı; hatta sırlar âlemi gibiydi. Amcasına göre Molla İbrahim’in çalışıp manevi yükselişi; hâl ehli olmasından daha öte, daha derin bir şeydi. İbrahim; her zaman olduğu gibi bugün de amcasının şefkatli yardımlarına kavuşmuştu. İnsan ne kadar güçlü, kuvvetli olsa da zor durumlarda maddi ve manevi desteğe pek ihtiyaç duyuyordu. Aciz kuldu vesselâm… “Keşke dışarı çıkmasaydım! Evimin sultanı Firdevs hanımefendi kibar, anlayışlı, muhabbetli ve hürmetliydi her şeyden önce. Dışarıda ise bir keşmekeş, bir tuhaflık, yanlışlarla doğrular yer değiştirmiş, daha doğrusu yanlışın doğru olduğu iddiasındakiler sokaklarda, pazarlarda…” diye iç âleminde çeşitli fikirler yürütürken bir hayli yıpranmış, yorulmuş görünüyordu Molla İbrahim. Evinin bulunduğu mahalleden pazar yerine çıkan sokaklar satılmak için köylerden getirilen koyun, keçi, sığırlarla doldurulmuş gibiydi. Bir köylü hayvanlarını alıp çıkarken diğeri de “yola koyulayım” diyor, sokaklar tıkanıyordu. Zaten boş olan yer yok gibiydi. Tanıdık bir dost görme telaşı, hâl hatır sormalar; onları epey daha oralarda tutmuştu. Caddelerdeki manzara daha bir başkaydı. Köylüler alış-veriş dükkânlarının önünde âdeta kuyruk olmuş, ihtiyaçlarını temin etmeye çalışıyorlardı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.