"Nefsini terbiye ve terk et, hakikat âlemine kanat aç!"

A -
A +
"Pek yüksek mertebelere çıkmak için aşk gerek./Aşk sayesinde şifa olur zehirli engerek!"   İbrahim Hakkı, edeple dinleyen talebesine buyurdu ki: - Nefsini terbiye ve terk et, hakikat âlemine kanat aç! - Himmetiniz olmadan ne yapabilirim hocam! - Himmet tam muhabbet, tam bağlılık, tam inanmaktır Mahmut mollam! Onu da sen bilirsin zaten. - Hocam! - Bu sırrı, sakla! Sır saklamak ayrı bir meziyettir! - Evet efendim. - Ben sağ olduğum müddetçe kimseye de söyleme! - Peki efendim! Pek yüksek mertebelere çıkmak için aşk gerek.Aşk sayesinde şifa olur zehirli engerek!                     *** Aşkla dolup taşıyordu. Nerede, kimle karşılaşırsa karşılaşsın hocasından dinlediklerini, gördüklerini anlatıyordu Erzurumlu İbrahim Hakkı. Bildikleri öyle yabana atılacak şeyler değildi, pek kıymetli paha biçilmez mücevherlerdi. İstiyordu ki ziyan olmasın, kendiyle mezara gitmesinlerdi. Belki de o; çiçeklerle otların, dünyayla yıldızların arasındaki mesafenin büyüklüğünü ve renklerin güzelliğini, ahengini, her varlığın, her canlının yaratılışındaki yüksekliğini fark etmenin heyecanıyla konuşuyordu. İnsanlar, onun sohbetlerine katılmak için birbirleriyle yarış içindeydiler. Belki çiçekler derlenir, meyveler toplanır, aşılmaz zirveler aşılır, ne bileyim belki de yıldızlara ulaşılırdı da, bu sohbetlere her yerde ulaşmak mümkün olmayabilirdi... - Aziz kardeşlerim; ehlullah demişlerdir ki: “Kulların kalbi, nazargâhı Mevlâdır. Kalbi masivadan pak etmek, her taattan evladır. Gönül Hakkın esiridir. Sen bende gönül var diyorsun ama gönül arşın üstünde olur. Hâlbuki sen pek aşağılardasın. Kara çamurda su bulunduğunu herkes bilir. Fakat o su ile abdest alınmaz. Çamurun içinde su vardır ama o balçığa mağlûptur, balçığın içinde kaybolmuştur. Sen de gönlüne “bu da gönüldür” diyemezsin; çünkü senin gönlün kirli emellere, şehvete, hiddete, hırsına, dünya isteklerine mağlûp olmuş; onların arasında kaybolup gitmiştir. Göklerden de üstün olan gönül, abdalların, velîlerin, insân-ı kâmillerin yahut peygamberlerin gönülleridir. Onların gönülleri çamurdan, yani kirli isteklerden ve günahlardan arınmış, temizlenerek saf bir hâl almıştır. Manevî neşeleri arttıkça artmış ve coşmuştur. Sen kim, ben kim? - Ne hikmetli sözler! Aman Allah’ım! - Böyle sohbet de hiç duymamıştım! - İnsanda ufuklar açıyor, kalbini coşturuyor! DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.