Bu güzel tavsiyeler dilden dile sürüp gider inşallah...

A -
A +
"İlkin kayınvalidemin ne demek istediğini pek anlamamıştım. Düşündükçe hak verdim..."
 
Kayınvalide:
- Âmin! Güzel gelinim ben de sana aktarmak istiyorum o emanetleri. Benimle mezara gitmesin. Yeri ve vakti geldiğinde belki sen de gelinlerine anlatırsın. Bu güzel tavsiyeler elden ele, dilden dile sürüp gider inşallah.
- He anlat anacığım! Pek de meraklandım.
- Güzel gelinim; kayınvalidem söze şöyle başladı: “Hayatın hakikatlerini, nerede, kiminle ve hangi şartlarda olduğunu unutma! Kendin için olduğu gibi başkaları için de iyi şeyler dile Cenâb-ı Allah’tan. Kalben mutmain olmadığın, kendini iyi hissetmeyeceğin hiçbir şeye başlama! Maharetlerini, kabiliyetlerini bil ama daha az iyi olan taraflarını ve korkularını da hesaba kat…” 
-İlkin kayınvalidemin ne demek istediğini pek anlamamıştım. Düşündükçe hak verdim. Unutmamaya çalıştım bu rehber sözleri.
- Pek yüksek ifadeler anacığım. Eee, başka ne nasihatler etti?
- Başka; “ne ile meşgul olduğun çok mühim güzel gelinim” dedi. “Ruhi tekâmülün, gelişmen elzemdir, pek mühimdir. Meşgul olduğun şeylerin iyi ve kötü taraflarını mutlaka öğren, yakinen tanı ve daha fazla alakadar olduklarını hatasız bir şekilde öğren, hayatına da tatbik et” dedi.
- Hoca hanım gibi konuşuyorsun ana.
- Zaten kayınvalidem de âlime bir hanımefendiydi. Şunu iyi bilmek lazım; doğru birdir, tekdir güzel gelinim. Ha onlar dile getirmiş, ha da biz, fark etmez. Yine buyurdu ki: “Yeni şeyler öğrenmeye gayretli ol, kullanmak ya da yapmak istemeyeceğin şeylerin de iyi ve kötü taraflarını bil. Hislerinle değil, bilerek yapma istemediklerini... İrtibat kurduklarını derinlemesine araştır, iyi tanı. Her şey hakkında yeteri kadar malumat edinmek ruhi tekâmül kadar mühimdir.
- Hakikaten de ne âlime kayınvalideniz varmış anacığım. Pek şanslıymışsın.
- Bu sözler sana, bana, evlâtlarımıza, daha doğrusu hepimizedir gelinim. Yine demişti ki: “Her zaman anlayışlı ol ve edindiğin malumatları hayata geçirirken kalbinin sesini de dinle. İslâmiyet'e muhalif olup olmamasına bak. Haram işlerde kalp rahatsız olur, elin ayağın titrer…”
- Hepsi de mücevher kıymetinde. Bitti mi ana?
- Bizde söz de, nasihat de çok, kolay kolay bitmez güzel kızım. Nasihatlerinin biri de şöyleydi: “Bedenin sağlığı, ruhun sağlığı tam olsun. Düşündüklerin ve yaptıkların birbirini tamamlasın ki kalbin her dem rahat etsin. Öyle şey yap ki neticesinden Allahü teâlâ razı olsun, eş dost, hısım akraba, konu komşu herkes memnun kalsın. Sevmediğin şeyleri yapmaya mecbur değilsin. Tabii hâline, mizacına göre davran. Neşeli ve huzurlu hâlin yaptığın işlerde görünsün. Bunları iyi anlamaya çalış ve hayatındaki güzelliklerin fakında ol, hep onları ara. Bu senin ifrattan, tefritten uzak, orta yolda olmana da yardım eder.
- İfrat, tefrit de ne demek anacığım?
İfrat; herhangi bir mevzuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık demek. Tefrit de; herhangi bir mevzuda geride kalma, yeterli ölçüde olmama durumudur. İfrat ve tefrit; iki sivri ucu, aşırılığı, yani münasip olandan uzaklaşmayı ifade ediyor. Ben de rahmetliye sormuştum böyle izah etmişti. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.